İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Büyümek kurallara aykırıdır

Büyümek kurallara aykırıdır

Zarife BİLİZ

Büyüdüğünüz an, hayatta yokluğuna alışmak zorunda olduğunuz ilk dostunuz Peter Pan… Çünkü çocuklar geceleri onu bekler. O büyülü düşler ülkesine yolculuk edebilmek için. Pencereleri açık bırakıyorsanız hâlâ şansınız var…

Kalkıyor, kalkıyor!.. Büyümenin yasak olduğu düşler ülkesine kalkıyor. Aslında hiçbir şeyin kalktığı falan yok. Çünkü düşler ülkesine uçarak gidiliyor ve eğer bir gece vakti, gece lambaları yandıktan sonra, uykunun en güzel yerinde, açık kalan pencere aralığından hafif bir esintiyle gelen Peter Pan söylemediyse size ben söyleyeyim: Üzerinize peri tozu serpilmeden uçamazsınız, hiç uğraşmayın!

Uçmayı öğrendiniz diye her şey halloldu sanmayın. Peki nasıl gideceksiniz düşler ülkesine? Size bir tarif lazım: Sağdan ikinci sokağa girin ve sabaha dek dümdüz gidin. Gidin gitmesine de, sonunda oraya bir ay sonra, üstelik her zaman düz giderek ulaşsanız bile, orayı kendi kendinize buldunuz sanmayın; ada sizi aramaya
çıkmış olmasaydı, orayı biraz zor bulurdunuz. Düşler ülkesini ilk görüşte tanıyacaksınız, çünkü düşlerinizdeki her şey zaten orada. Mercan kayalıkları, korsan gemileri, vahşi yerlileri, ıssız inleri, çoğu terzi olan cüceleri, içlerinden ırmak geçen mağaraları, altı ağabeyi olan prensleri, çengel burunlu minicik hanımları ve sizden başka kimsenin bilmediği nice varlıklarıyla düşler ülkesi hemen her zaman bir adadır. Ama ada bu kadarla kalsa çok basit bir ada olacağından, içinde
okulun ilk günü, din, babalar, yuvarlak havuz, dikiş-nakış, cinayetler, darağaçları, ismin -e hali, kakaolu muhallebi günü, pantolon askısı takmak, doksan dokuz demek, dişini kendin çekmen için üç peni ve buna benzer şeyler de vardır. Evet, Düşler Ülkesi’ne hoş geldiniz. Çocukluğun peri tozuna bulaşmış, korsanlar, evcilikler, yalancıktanmış gibi yapılarak içilen ilaçlar ve mahsuscuktanmış gibi yapılarak yenen yemeklerle dolu o müphem ve ezeli dünyasına hoş geldiniz!

ANNELERİN ALIŞKANLIKLARI
Ölen ağabeyinin yerini tutabilmek için annesine hiç büyümeme sözü veren birinin, ancak böyle bir yetişkinin yazabileceği bir roman Peter Pan. Gerçeği oyunla, düşü gerçekle böylece ustaca karıştırabilmek için, çoğumuzun iki yaşlarındayken öğrenmek zorunda olduğu şeyi, yani büyüme mecburiyetini, bir gün gerçeğin katı dünyasına sürüleceğimizi, belli ki kulak arkası etmek gerekir. Bir eserin klasik olabilmesi için neye ihtiyaç duyduğunu, Peter Pan’ı okurken daha iyi anlıyor insan. Peter Pan’ın, aynen sonu gibi, bizden çocuğumuza, sonra çocuğumuzun çocuğuna, ondan da kendi çocuğuna, kuşaklar boyunca, ama ille de çocuklara kalacak ve her çocuğun hangi çağda olursa olsun zevkle okuyacak olması, onu hiç eskimeyen bir klasik yapıyor. Peter Pan hiç eskimeyecek, çünkü, her şeye rağmen, çocukluk hiç eskimeyecek. Ve anneler Peter Pan’ı bakın nasıl keşfedecek:

“… Bayan Darling, Peter’ın varlığından, çocuklarının düşüncelerini derleyip toplarken haberdar olmuştu ilk kez. Çocuklar uyuduktan sonra onların düşüncelerini altüst edip, gün boyu oradan oraya dolaşan bir yığın şeyi tekrar gereken yerlere yerleştirerek bunları ertesi sabaha hazırlamak, iyi annelerin her geceki alışkanlığıdır. Uyanık kalabilseydiniz (ama kalamazsınız elbet), kendi annenizin de böyle yaptığını görür ve onu seyretmeyi çok ilginç bulurdunuz. Bu iş çekmeceleri derleyip toplamaya çok benzer. Öyle sanırım ki, annenizin diz çökerek keyifle kafanızın içini karıştırdığını, bazı şeylerin üstünde durup bunları nereden bulduğunuzu merak ettiğini, hoşuna giden ve gitmeyen düşünceler keşfettiğini, birini tatlı bir yavru kedi gibi yanağına bastırırken, bir başkasını alelacele gözden uzak bir yere sakladığını görecektiniz.”

Peter Pan – J. M. Barrie
Çeviren: Betül Avunç
İthaki Yayınları / 192 sayfa
Show More