İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Güle güle Dinçer Abi…

Güle güle Dinçer Abi…

Nareg BARAN

Çocuk edebiyatının değerli emekçilerinden Dinçer Sezgin’i geçtiğimiz ay kaybettik. Edebiyattaki yeri doldurulamayacak Sezgin’in gidişiyle herkesten bir parça koptu; ama en çok da İzmirliler’den…

“su sızdı denize / bulutun gölgesi büyüdü / tenime yağmur değdi / ellerimi en önce sardunyalar beğendi” diyordu bir şiirinde Dinçer Sezgin… Şiirinin adı Yağmurla Geldim’di. Ve yağmurlu, soğuk bir Ocak günü ayrıldı (!) aramızdan. 19 Ocak 2010 günü vefat eden yazar, bir röportajında da söylediği gibi, bakmaya doyamadığı Ege Denizi’ni ve kapılıp sürüklendiği İzmir esintilerini öksüz bıraktı.

1939’da İzmir’de doğdu Dinçer Sezgin. Aydınlık geleceğin en önemli eğitimcilerini yetiştirmiş öğretmen enstitülerinden biri olan Çanakkale Öğretmen Okulu edebiyat bölümünü bitirdi ve öğretmenlik yapmaya başladı. Dokuz yıl sonra kariyer çizgisini televizyona çeviren Sezgin, uzun yıllar TRT’nin kültür programlarının prodüktörlüğünü yaptı. İlk yazısı (Tekerlemeler) 20 yaşındayken Türk Dili dergisinde yayımlandı. Bu yazıyla birlikte içindeki yazma aşkı tutkuya dönüştü. Hastalanıp yatağa düşene kadar yazmaya devam etti. Edebiyatçılığının yanı sıra birçok dergi ve gazetede makaleler yayımladı. En son Radikal Gazetesi’nde her cumartesi İzmir Esintileri adlı köşesinde, okuyucularına güncel meselelerden sanata kadar farklı konularda fikirlerini sunuyordu. Her zamanki gibi, üslubu alaycı ama alayı kıvrak zekâsı ve kaleminden dökülen yazılardı bunlar…

Yazarın en çok ürün verdiği alan öykü ve denemeler olsa da şairliği es geçilemez bir önem arz eder. Şiirlerini okuyanlar mutlaka hüzün ve yalnızlık duygularını hisseder. Kendisi de inkâr etmez bunu, üstüne üstlük “sadece sanatın değil, insanın da acıdan ve hüzünden meydana geldiğini” düşündüğünün altını çizer söyleşilerinde… Ve ekler: “İçinde hüznün var olmadığı bir şiir düşünemiyorum. Yalnızlık olmasaydı insanların şair olabileceklerine de inanmıyorum.”

KENDİ ÇOCUKLUĞUNA DOĞRU
Sezgin en son Sır Gecesi’nde topladığı öykülerle buluşmuştu okurlarıyla. Yazar, çocuklar için de öykü ve roman türünde eserler vermişti. Düş Sokağı Çocukları, Çılgın Geliyor ve Lastik Top, kendi çocukluğuna doğru da çıktığı içsel yolculukların dışavurumlarıydı aslında. Hele Lastik Top, üzerine epey konuşulması gereken bir öykü kitabı. Çünkü tıpkı edebiyatı gibi Sezgin’in yürek burkan gerçek bir anısına dayanıyor kitabın hikâyesi… İkinci Dünya Savaşı yıllarında, memlekette ekmeğin karneyle dağıtıldığı zor zamanlarda, elinde kâğıttan yapma toplarla lokma taşlı Ege sokaklarını arşınlayan bir çocuktur Sezgin. Futbol oynamaya bayılır. Yoksulluk sebebiyle, oturdukları mahallede ancak birkaç kişinin lastik topu vardır. Elinde topuyla salınan bu çocuklara herkes özenir. Günlerden bir gün küçük Dinçer’in de bir lastik topu olur. Ama sert mizaçlı babası, oynamasını bilmez ya kaybeder ya patlatır diye topu elinden alır. Dinçer de babasına içlenir, küser. Bir gün babası oğlunu yanına çağırıp ayakkabı derileri kullanarak, bir futbol topu gibi kapladığı lastik topunu Dinçer’e geri verir. İşte o an küçük çocuk babasının hiç unutulamayacak, özel bir baba olduğunu anlar. Lastik Top, yazarın babasına,zorluklara karşın keyifle anımsadığı çocukluğuna iade-i itibar niteliğinde.

Çılgın Geliyor ise, apartman katlarına sıkışıp kalan evcil hayvanların gözünden modern şehir insanlarının halini gözler önüne seriyor. Yazar, Çılgın adındaki köpeği sahiplenen, ama günlük hayat koşuşturmacasında onunla ilgilenemeyen modern şehirli aile üzerinden hayatın gerçekleri ve hayvan sevgisi üzerine sürükleyici bir hikâye fısıldıyor; yine özenle seçtiği sıcak ve yumuşak ifade biçimiyle kuşkusuz…

Düş Sokağı Çocukları’nda ise iyi niyetli insanların yaşadığı ve birbiriyle dayanışma içinde ürettiği, geliştiği hayali bir sokağı, ‘Düş Sokağı’ sakinlerini anlatarak, büyük şehirlerde ancak birbirine yabancılaşarak birey olabileceğine koşullandırılan çocukları komşuculuk oynamaya davet ediyor âdeta.

İzmirliler bilirler, her yıl kitap fuarında okuyucusuyla buluşurdu Dinçer Sezgin. Onu görmek ve tanışmak için, yazdığımız iki satırı eline tutuşturmak için yanıp tutuşurduk. İşte bu nedenle okuldan kaçmalarımızın en masumları, kitap fuarı zamanlarına denk gelirdi. Dinçer Sezgin, bütün içtenliğiyle dinlerdi bizleri, hatta yazdıklarımızı okuyup yorum yaptığı olurdu… Edebiyat içinde yeri doldurulamayacak Dinçer Sezgin’in. Bütün Türkiye’nin canını yaktı ölümü. Ama İzmirliler’in canının, çocukluğunun bir parçasını aldı götürdü…

Lastik Top
Dinçer Sezgin
Resimleyen: Mertcan Mertbilek
Tudem Yayınları / 104 sayfa
Show More