İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Mini mini bir Minimoy pencereme konmuştu

Mini mini bir Minimoy pencereme konmuştu

Umay SALMAN

Yetenekli yönetmen Luc Besson’un keyifli kaleminden çıkan Arthur ve Minimoylar hikâyeleri, ikinci filmle yeniden beyazperdede. Afacan Arthur ve balina gibi gülen, en ufak zorlukta muslukları açan iki milimetrelik sevimli yaratıkların maceraları yine heyecan dolu.

Çocukken her şey mümkündür, çünkü hayal gücü yerini gerçekliğe bırakmamıştır. Her şeyi mümkün kılmak hayal gücünün yanı sıra bir de kitaplarla olur. Şimdi sizlere müthiş bir hayal gücünün ürünü olan bir kitaptan söz edeceğim. Ünlü yönetmen Luc Besson’un kaleminden çıkan Arthur ve Minimoylar hikâyelerinden bahsediyorum. On yaşındaki ufaklığın maceralarını anlatan serisinin üçüncü kitabını konuk edeceğiz SineKitap’a. Zira Arthur – Maltazar’ın İntikamı, beyazperdeye de aktarıldı.

FRANSIZ FANTAZYASI
Derinlik Sarhoşluğu, Beşinci Element, Leon gibi filmlere imza atan ünlü Fransız yönetmen Luc Besson, çocuklar için yazdığı Arthur serisinde yeni bir kahramanla tanıştırıyor bizi: Melek yüzlü, fırça saçlı, çilli suratlı Arthur’la. Benzetmeleriyle, yaratıcılığıyla, minik yaratıkların farklı dünyasına yolculuk yaptıran Arthur serisine geçmeden, Luc Besson hakkında birkaç kelam etmek şart.

Fransa’nın Steven Spielberg’i olarak anılan Besson 1959 yılında Paris’te doğdu. Çocukluğunu dalgıç eğitmenliği yapan anne babasıyla ülkeleri dolaşarak geçiren Besson’un ilk aşkı dalgıçlık oldu. Sualtıyla yunuslarla yüzerek tanışan Besson, on yedi yaşında geçirdiği bir kaza yüzünden dalması yasaklanınca, deniz biyoloğu olma tutkusundan vazgeçip sinemaya yöneldi. Yunuslarla ve denizaltında geçen çocukluğunun etkisiyle hayal gücü oldukça gelişen, Beşinci Element’in hikâyesini daha o yıllarda kafasında tasarlayan Besson, on dokuz yaşında da Hollywood’a giderek yönetmen olmaya karar verdi. ABD’de üç yıl kaldı. Dalgıçlığa olan tutkusuyla imza attığı filmlerden biri Derinlik Sarhoşluğu oldu. Küçük bir kızla bir kiralık katilin arasındaki sevgiyi anlattığı Leon’la dünya çapında üne kavuştu. Beşinci Element’le de çocukluk düşünü gerçekleştirdi.

Besson kaleme aldığı ve iki cildini beyazperdeye de aktardığı Arthur ve Minimoylar’ın hikâyeleriyle de çocukların hayal gücüne tohumlar ekiyor. Birbirinden keyifli seri dört kitaptan oluşuyor. Serinin ilk kitabı Arthur ve Minimoylar’ı, Arthur ve Yasak Kent, Arthur – Maltazar’ın İntikamı, Arthur – İki Dünya Savaşı izliyor.

Besson, ilk kitabı beyazperdeye de aktardı. Beyazperdedeki ikinci film ise Arthur – Maltazar’ın İntikamı oldu. Film geçen aylarda gösterime girdi. Kitabın ve filmin konusuna değinmeden önce serinin en başına dönmek şart, zira üç kitap da birbiriyle bağlantılı.

Arthur ve Minimoylar’da, on yaşındaki Arthur, anneannesiyle yaşıyor. Çok sevdiği dedesi ise dört yıl önce kaybolmuş. Kocaman bahçeli bir evde oturan Arthur’un en büyük eğlencesi, dedesinin Afrika’dan getirdiği eşyalarla dolu odasında vakit geçirmek. O odada birçok hikâyenin bulunduğu kitapları okuyarak esrarengiz şekilde ortadan kaybolan dedesini bekleyen Arthur’un dünyası, bir gün evlerinin elinden alınacağını öğrenince yıkılıyor. Yaşadıkları çiftlik evinin yerine yeni bir site inşa edilmek isteniyor çünkü. Dedesinin kitabında okuduğu bir hikâyede Afrika’da yaşayan ve iki milimetrelik yaratıklardan oluşan Minimoy kabilesiyle tanışan Arthur, yine aynı kabilede dedesinden emanet bir hazine olduğunu öğreniyor. Arthur, evi kurtarmak için hazinenin peşine düşünce tuhaf kulaklı, fırça saçlı, küçük, sevimli yaratıkların dedesi tarafından bahçelerinin altındaki bir dünyaya getirildiğini öğreniyor. İpuçlarını takip ederek Minimoylar’ın dünyasına geçiyor.

ARTHUR, MİNİMOY OLURSA…
Arthur, onların dünyasında bir Minimoy’a dönüşüyor. İkinci kitap Arthur ve Yasak Kent, Arthur’un Minimoylar’ın güzel prensesi Selenya ve kardeşi Betameş’le birlikte atıldığı heyecanlı ve tehlikeli bir macerayla devam ediyor. Kayıp dedesini ve hazineyi bulmak için Yasak Ülke’ye doğru yola çıkıyorlar. Yolculuk hem bir savaşın hem de Selenya ile Arthur arasında tohumları atılan aşkın başlangıcı oluyor. Cevizden yapılmış gemiler, sivrisinekler üzerinde savaşan kötü adamlar ve Minimoy ülkesinin en büyük düşmanı Maltazar… Kitapta hepsini bulmak mümkün.

Arthur – Maltazar’ın İntikamı’nda, Arthur önceki maceralarda dedesini bulduğu ve evlerini kurtardığı için dedesinin evinde tatilin tadını çıkarıyor. Bu arada Bogo-Matassalai savaşçılarının yardımıyla doğayla bütünleşmeyi öğreniyor. Belli etmese de Minimoylar’ın dünyasına geçip Prenses Selenya’ya kavuşacağı anı bekliyor. Dolunaylı gecelerde özel bir törenle yapılan bu geçiş için Arthur’un beklediği gün gelip çattığında ise büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Babası tatili erken
bitirmeye, Arthur’u ve annesini de alıp eve dönmeye karar veriyor. Fakat tam çantasını toplarken bir örümceğin getirdiği bir mesaj, Arthur’un yüreğini hoplatıyor: İmdat! diyor mesajda. Bunu ona Minimoylar’dan başka kim göndermiş olabilir? Arthur, onların yanına koşmak zorundadır. Yine Minimoylar’ın ülkesine geçer. Diğer kitaplarda da olduğu gibi birbirinden heyecanlı maceralar yaşar, tehlikeler atlatır. Ancak Arthur, Maltazar’ın tuzağına düşmüştür. Minimoylar ülkesinde kalır, çıkamaz. Maltazar ise insanların dünyasına geçer. Kitap tam da bu heyecanlı yerde biter. Besson bundan sonrasını Arthur – İki Dünyanın Savaşı’nda anlatıyor.

Besson diğerlerinde olduğu gibi bu kitapta da kalemine usta yönetmen gözünü katıyor. Kitapta görsel bir dil hâkim. Böylece maceranın içine bizzat dahil olmak mümkün. Kitabın dili bir o kadar da komik. Fantastik bir ülkeye yolculuk yapmak bir yana, Besson’un yaptığı benzetmeler sayesinde yüzünüzden tebessüm eksik olmuyor. “Peynir görmüş tilki gibi ağzının suyu akacaktı neredeyse”, “pencerenin altında havlayıp duran köpeklere metelik vermeyen tembel bir kedi gibi”, “dondurması bitmiş bir çocuk gibi olduğu yerde donup kaldı”… Keyifli benzetmelerden sadece birkaçı. Besson doğayı da öyle güzel anlatıyor ki: “Doğa da öğretir, ona kendini korumayı, ama paylaşmayı öğretir. Rüzgâr dalları kırarken bir yandan da oksijen taşır…”

Kitabımızın kahramanı Arthur duyarlı bir çocuk. Yaşı küçük olmasına rağmen en tehlikeli yaratığın insan olduğunu bilecek kadar da bilge. Minimoylar ülkesi ise yaşadığımız dünyadan çok farklı. Arthur’un deyimiyle, “Bizim toplumumuzun sadece iyi taraflarını benimsemiş gibi görünüyorlardı; âdeta altında yaşadıkları toprak, dünyamızın bütün pisliklerini, tarih boyunca yaptığımız hataları süzgeç gibi tutmuştu.” Kitapta doğadaki canlıların yaşam hakkına saygı göstermeyen, birbiriyle iletişimi olmayan insanoğlu da eleştirilerden nasibini alıyor. Arthur serisi ve iki film, doğadan kopmuş şehirlerde, sanal bir gerçeklikte büyüyen yeni nesil için takip edilmesi gereken önemli çalışmalardan.

Arthur – Maltazar’ın İntikamı
Luc Besson
İllüstrasyon: Patrice Garcia
Çev: Saadet Özen
Can Çocuk / 208 sayfa
Show More