İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çocukça sorulara lirik cevaplar

Çocukça sorulara lirik cevaplar

Kutlukhan KUTLU

Enis Batur’un yazdığı ve Selçuk Demirel’in resimlediği, Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi? adlı kitap, çocukluk ertesinde, üzerinde “Dikkat, Saçmadır!” yazan, kocaman kırmızı bir kapının arkasına kilitlediğimiz ve bir daha bakmaya korktuğumuz türden bir düzine soruyla dolu.

Ağaçlar kendi aralarında tartışırlar mı? Nereden baksanız, basit bir evet/ hayır sorusu gibi görünüyor bu, öyle değil mi?

Ne cevap beklersiniz ki böyle bir soruya? “Tartışmazlar, çünkü bildiğimiz anlamda dilleri yoktur,” diye noktayı koyabilir biri. Veyahut başka biri, “Evet, tartışırlar, çünkü ağaçlar şu biyolojik süreç vasıtasıyla birbirleriyle sürekli etkileşim halindedir ve bunu da bir tartışmaya benzetebiliriz,” diyebilir. Hani vardır ya, tuhaf sorulara yalın bilimsel cevaplar.

Eh, Enis Batur’un kitabı öyle bir kitap değil, bunu peşinen söyleyelim. Yer verdiği bir düzine sorunun cevapları (kimi daha makul, kimi iyice coşkun bir hayalhanenin eseri gibi görünen, ama hepsi çocuk çekincesizliği ve dolaysızlığıyla sorulmuş sorular bunlar), dünyanın kişisel, duyumsal, düşünce kadar düş gücüyle de harmanlanmış bir resmini çiziyor.

“Böyle bir durumla hiç karşılaşmadığımı hemen söylemeliyim,” diye başlıyor mesela yazar, ağaçların kendi aralarında tartışıp tartışmadıkları sorusunun cevabına. Ama “söylediklerine bir kesinlik tınısı yüklemediğini” de hemen ardından belirtiyor. Onun cevabını okudukça, meseleyi akla gelecek ilk şekliyle bir “tartışma” olarak değil, daha geniş anlamda, bir ihtilaf hali, bir uyumsuzluk olarak ele aldığını görüyoruz. Nitekim ağaçların “tartışmadığı” kanaatini, onlar arasında tam bir uyum bulunduğu yolundaki gözlem ve hisleriyle açıklıyor: Macbeth’in yürüyen ormanlarından bonsai’lere, ağaçların hep uyum içinde düşündüklerini, uyum içinde davrandıklarını söylüyor.

İNSANIN “ŞEY”LERLE İLİŞKİSİ
Bütün kitapta kendini gösteren “uyum” temasının, özellikle de insanla çevresi arasındaki ilişkide uyuma (ya da çoğu zaman bu uyumun yokluğuna) dikkat çekme tasasının, iyi bir örneği bu. Soruların kahramanlarına bakın bir: balıklar, taşlar, ay, serçeler, gece, su, masalar. Çocukken hemen öğrendiğimiz, merak ettiğimiz, ancak hayatımız boyunca bize eşlik etseler de, büyük bölümüne yönelik o fal taşı gözlü ilgimizi giderek yitirdiğimiz varlık ve “şeyler”. Onların birbirleriyle ve bizle
alışverişi. Bizim onlar konusundaki umarsızlığımız, düşünme kıtlığımız, onları görme biçimimizdeki kısırlık…

Bu bakımdan Enis Batur’un kitabı, alttan alta, çevremize dair deneyimimizin giderek “elden düşme” bir hal aldığı dünyada, çevreyle alışverişimizi sadece pratik açıdan değil, şeylere bakma, onlar üzerinde düşünme cephesinde de iyileştirmeyi, en azından bu konuda ilham vermeyi isteyen bir kitap. “Canlılar arasında, öteki canlılar konusunda en sık yanılan, kendisini ve ötekini en az tanıyabilen, anlayabilen insandır,” diyor bir yerde Enis Batur, bir Çek ve bir Alman serçesinin
arasındaki olası farklardan söze girerken. Nihayetinde uyum olması için, o uyumu gösterecek farklı iki “şey” gerekmez mi? Çevremizle uyumsuzluğumuzun bir parçası da, bu farkları görmemek zaten. Nitekim, “Her serçe ayrı bir serçedir,” diyor yazar, “bütün serçeleri birbirlerine ancak ham insanlar karıştırır.” Nasıl ki yağmur damlaları birbirinin aynı değil de, her biri bir buluttan kopmuş ayrı parçalar, kendi huyu suyu bulunan tanelerse.

Enis Batur, düz yazılarında da, şiirinde de, insanın çevresiyle, etrafındaki “şeyler”le ilişkisi üzerine çok söz yazmıştır; onlarda iç dünyamızın akislerini arar sık sık. Çağrışımı bol ama nihayetinde bütünüyle kişisel, samimi ve bu yüzden de aslında dolaysız bir ilişkidir bu. Çocuklarla on iki soruya birer sayfa cevaplık bir sohbet biçiminde yazılmış ve Selçuk Demirel’in, hayal gücünü ateşleyen resimleriyle bezeli bu kitap da aslında aynı şeyi yapıyor: Dünya üzerine hem düşünmenin, hem de onunla zengin bir duyumsal ilişki kurmanın bir örneğini sunuyor.

“Benim bir masam var, eskiden bir başkasının masasıymış, ara sıra bana büsbütün yabancı gelen düşüncelerde onun payı var mı, hep merak etmişimdir,” diyor Enis Batur kitabın bir yerinde. Farklı açılardan düşünmek, hele ki başkalarının düşüncelerinde gezinmek, dünyayı daha renkli görmek değil midir? O halde, başkalarının masalarında çalışmaya biraz daha açık olmalıyız belki de!

Bir Balık Bir Başka Balığa Onu
Sevdiğini Söyler mi?
Enis Batur
Resimleyen: Selçuk Demirel
Gelengi Yayınları / 56 sayfa
Show More