İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bir sempozyumun düşündürdükleri

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin beşincisini
düzenlediği Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yaşayan
Yazarlar Sempozyumu’nun bu yılki konuğu, yazarlığının
yirminci yılını kutlayan Aytül Akal idi.

Prof. Dr. Hasan ERKEK

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü, 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde, Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yaşayan Yazarlar Sempozyumu dizisinin beşincisini düzenledi. Sempozyumun konuğu ve konusu, 20 yılı aşkın bir süredir alana yapıt sunan ve 100’ü aşkın kitabı bulanan Aytül Akal’dı. Akal’ın ilk kitabını yayımlayan yazar, yayıncı Dr. Fatih Erdoğan ile birçok kitabını bir ressam titizliği ve inceliğiyle resimleyen Mustafa Delioğlu ise sempozyumun “Onur Konukları” olarak yer aldılar.

Bugün çocuk ve gençlik edebiyatı hatırı sayılır bir noktaya gelmiş olmakla birlikte, küçümsemeli bir bakıştan kendini yeterince kurtaramamıştır. Geleneksel toplum dokumuz bunda etkili olmaktadır. Çocuk, gerek fiziksel, gerekse toplumsal “statü” açısından “küçük” olduğundan, onun için yapılan edebiyat da “küçük” olarak değerlendirilmekte, bu zihinsel yanılma yapıtlara da yansımaktadır. “Çocuğa göre”lik genellikle yanlış anlaşılmakta, çocuklar için yazılan şiirlerin, öykülerin, romanların, tiyatro oyunlarının “çocukça” ya da “çocuksu” olabileceği düşünülmektedir. Edebi düzeyi düşük, sığ, “sade suya tirit” niteliğinde ama kitap formunda olan metinler yayımlanabilmekte, çocukların eline “çocuk kitabı” olarak ulaştırılabilmektedir. Ne çocuklara ne de edebiyata uygun olan bu metinler “kötü örnek” oluşturmakta, onlardan esinlenerek yazılan metinlerse, öncekileri meşrulaştırabilmektedir. Benzer bir durum, gençlik edebiyatı için de geçerlidir. Gençler kendileri için yazılmış bu metinlere gülüp geçmekte, meraklıları, klasiklere ya da yetişkinler için yazılmış yapıtlara yönelmektedir. Gelişmiş bir çocuk ve gençlik edebiyatı için bu kısır döngünün hızla kırılması, çizgisel ve çoğulcu bir gelişimin bir an önce sağlanması gerekmektedir.

Sempozyumda, üç ayrı salonda eşzamanlı olarak sunulan bildirilerde, Aytül Akal’ın çocuklara, çocuk ve gençlik edebiyatına karşı böyle küçümseyici bir bakışa sahip olmadığı, yapıtlarında deneyselliği öne çıkardığı ortaya kondu. Bir kısmını, Mavisel Yener (iki tiyatro oyunu ve 10 kitap) ve Nilay Yılmaz’la (iki tiyatro oyunu) birlikte kaleme aldığı yapıtlarında, sanatsallıktan ödün vermediği belirtildi.

Alanda düşülen bir başka yanlış da uzmanlıkla ilgilidir. Çocuk ve gençlik edebiyatının ayrı bir uzmanlık gerektirdiği genellikle unutulmaktadır. Bu hedef kitleye yapılan edebiyata, “acemilik” giderme sürecinin geçirileceği bir alan olarak bakılabilmektedir. Önce çocuk edebiyatı alanında yapıtlar ortaya koyup sonra yetişkin edebiyatına yönelme “stratejisi” büyük bir yanılgıdır.
Tersi belki anlaşılabilir ve daha anlamlı olabilir. Çünkü çocuk da, edebiyat da “muazzam”dır. Çocuğu derinliğine tanımadan, edebiyatın geleneğini özümsemeden, yazınsal açıdan ustalaşmadan, çocuk edebiyatına yönelme, çocuğa da, alana da büyük bir haksızlık olmakta, dahası zarar vermektedir. Oysa çocuklar ve gençler için yazılmış olan şiir, öykü, roman ve tiyatro oyunlarının “sanat yapıtı” düzeyine erişmiş olması beklenir. Çocuk ve gençlik edebiyatı, “yetişkin yazarların çocuklar ve gençler için yazdığı edebi yapıtlar bütünü” olarak da tanımlanabilir. Sözkonusu hedef kitle için yazılmış olan kitapların bu tanımı doğrulaması arzulanmalı ve bu arzu ortaya konan yazınsal ürünlerle gerçekleştirilmelidir.

Sempozyum boyunca, Akal’ın, yazdığı yüzü aşkın yapıtıyla, çocuk ve gençlik edebiyatını-tiyatrosunu ayrı bir uzmanlık alanı olarak gördüğü, alanda derinleştiği ve kendini bu alana adadığı sonucuna varıldı. Yazdığı hemen her yapıtın, çocuklar ve gençler için “sanat yapıtı” düzeyine ulaştığı tescil edildi. Alanda hem bu kadar yetkin hem de bu kadar yaygın olarak yazan ve okunan
bir yazarın sağlığında, böyle bir sempozyumla değerlendirilmeyi çoktan hak ettiğinin altı çizildi.

Bu alandaki bir yanlış anlaşılma da, çocuk ve gençlik edebiyatı ile eğitim ilişkisinde yatmaktadır. Çoğunlukla, çocuk ve gençlik edebiyatının eğitimin hizmetinde olduğu yanılgısına düşülmektedir. Oysa bu çok eskimiş ve gelişmiş Batı ülkelerinde artık “tedavülden kalkmış” bir düşüncedir. Uygulamalarına da nadir olarak rastlanmaktadır. Elbette, eğitimin de, çocuk ve gençlik edebiyatının da, hedef kitlesi çocuklar ve gençlerdir. Ama bu, her ikisinin aynı amaçları taşıdığı, aynı işlevleri yerine getirdiği anlamına gelmemelidir. Eğitimin amacı ve işlevi öğretme ve eğitmeyken, çocuk ve gençlik edebiyatının amacı ve işlevi daha çok estetiktir. Edebiyat, yetişkinleri olduğu gibi, çocukları ve gençleri de sanatsal zevklerle buluşturur. Dünyalarını zenginleştirir. Hayal güçlerini
harekete geçirerek onu daha da genişletir. İnsanı derinliğine tanıtır. Empati duygularını geliştirir. Demokratik tutumlarını pekiştirir. Hayata dair yeni ufuklar açar. Onların, olaylara çok yönlü bakmalarına, her şeyi katmanlarıyla görmelerine katkıda bulunur. Edebi yapıtların, çocuklar ve gençler için yardımcı, pekiştirici “ders kitabı” olarak değerlendirilmesi bir yanılgıdır. Çocuk ve gençlik edebiyatı kuşkusuz, çocukların ve gençlerin gelişiminde önemli rol oynar. Böylece eğitimlerine katkıda bulunur. Ama bu işlevi ikincil ve dolaylıdır. Çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatının-çocuk tiyatrosunun, çağdaş eğitim kuramlarına aykırı düşmemesi kuşkusuz önemlidir. Ancak, çocuk ve gençlik edebiyatının da, tiyatrosunun da birincil amacı ve işlevi eğitimsel değil, sanatsal olmasıdır.

Sempozyumda, Akal’ın, eğitimi dışlamamakla ve ona aykırı yazmamakla birlikte, hemen bütün yapıtlarının edebi niteliği ortaya kondu ve hakkı teslim edildi. Yapıtlarının empati duygusunu nasıl geliştirdiği, demokratik tutumu nasıl öne çıkardığı, düşsel olanı yerli yerinde kullanarak çocukların ve gençlerin hayal gücünü nasıl harekete geçirdiği, sanatsal olarak onları nasıl esinlediği sunulan çeşitli bildirilerle saptandı.

Aytül Akal Sempozyumu nedeniyle gündeme gelen ve düşündürücü olan konulardan biri de, bu alandaki bilimsel ve eleştirel çalışmaların niteliği oldu. Geçmişi üçbin yılı aşan yetişkin edebiyatı ile karşılaştırıldığında, kurumsallaşmış hali iki yüz yılı aşmayan çocuk ve gençlik edebiyatı-tiyatrosu alanının çok yeni olduğu açıktır. Bu yeni alanda, sanatsal yapıtların azlığının yanı sıra, bilimsel ve eleştirel yapıtların da azlığı bir gerçektir. Ülkemizde, çocuk ve gençlik edebiyatı-tiyatrosu üzerine çalışma yapanlar kaynak sıkıntısıyla karşılaşmaktadır. Çoğu “malumun ilamı”ndan ileri gidemeyen birkaç kitabın sürekli kaynak olarak kullanılması, dipnot olarak gösterilmesi yapılan çalışmaların bilimsel niteliğini zayıflatmaktadır. Bilimselliğin tek ölçütü dipnot göstermek değildir. Yapılan istatistik çalışmaları da, yeni bakış açılarına, derinlikli yorumlara muhtaçtır. Bu yapılmadığı sürece, alt alta sıralanan sayıların da bilimselliğe yeterince katkı sağlamayacağı unutulmamalıdır.

Çocuk ve gençlik edebiyatı-tiyatrosu alanında yapılacak olan eleştirel ve bilimsel çalışmaların bu kısırdöngüden kurtarılması gerekmektedir. Bu alan, psikoloji, sosyoloji, felselefe, siyasetbilimi, dilbilim, göstergebilim… alanlarıyla ilişkilendirilerek derinleşebilecektir. Yeni bilimsel alanlarla ilişki kurularak ortaya konan çalışmaların sayısı sınırlıdır. Daha çok disiplinlerarası ve karşılaştırmalı çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yabancı literatürün iyi takip edilmesi, ortaya konacak bilimsel ve eleştirel çalışmaların gelişmiş ülkelerde aynı alanda yapılmış olan çalışmalara dayandırılması önemli bir açılım sağlayacaktır.

Aytül Akal sempozyumunda bu nitelikte bildiriler sunulmakla birlikte, katılımcılarda bunların çoğalması arzusu belirtildi. Sanatsal çalışmalar kadar, bilimsel ve eleştirel çalışmaların da nicelik ve nitelik açısından artması, çocuk ve gençlik edebiyatını-tiyatrosunu daha güçlü bir noktaya taşıyacaktır. Çocuk ve gençlik edebiyatı-tiyatrosu alanlarında, böylesine nitelikli ve bu kadar çok sayıda yapıt ortaya koyduğu için Aytül Akal’ı, onun adına sempozyum düzenleyen, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanları Prof. Dr. Ali Gültekin’i ve Doç. Dr. Medine Sivri’yi, Sempozyum Düzenleme Kurulu Üyeleri, Doç. Dr. Tamilla Aliyeva, Doç. Dr. Makbule Muharremova, Yrd. Doç. Dr. Şeyda Ülsever, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Semerci, Yrd. Doç. Dr. Fesun Koşmak, Yrd. Doç. Dr. F. Betül Üyümez, Yrd. Doç. Dr. Engin Bölükmeşe, Yrd. Doç. Dr. Farzaneh Doulatabadi, Yrd. Doç. Dr. Özlem Özen, Öğr. Gör. Zeynep Çiftçi’yi kutlamak gerekiyor. Kutlanması gereken iki önemli kuruluş da, çocukları ve gençleri kaliteli kitaplarla buluşturan Uçanbalık ve Tudem Yayınevleri. Sempozyumun düzenlenmesinde önemli katkıları olan, sempozyum boyunca günlük bir gazete çıkaran Mavisel Yener, Nilay Yılmaz ve Çiğdem Gündeş de özel birer teşekkürü hak ediyor.

Sempozyumda, yazarlar, eleştirmenler, biliminsanları, öğretim elemanları, öğrenciler, okurlar olarak, Aytül Akal’ın kitaplarıyla oluşan ateşin etrafında toplandık. Bu ateşin güçlenerek ileriye taşınması için herkese büyük sorumluluk düşüyor.

 

Show More