İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Herkesin tek doğrusu olursa!..

Herkesin tek doğrusu olursa!..

Ceyhan USANMAZ

Hiç sorunsuz ideal yaşamın, ideal davranışlar sergileyen ideal insanların olduğu örnek bir yerleşim Candor. Çatışma yok, çünkü herkesin beyni “doğru”larla yıkanıyor. Toplum mühendisliği tartışmalarının ışığında, insan olmakla karşı çıkmak arasındaki ilişki üzerine düşünmek için.

Kitabın kapağını hemen çevirmeyelim bu sefer. Ne görüyoruz Candor’ın kapağında? Belli bir düzende sıra sıra dizilmiş, aynı renkte ve aynı tipte evler; ayrıca o evlerin tam önlerinde de yine belli bir düzende, sırtlarında çantalarıyla belli ki okulun yolunu tutmuş öğrenciler. Herkes ve her şey birbirine benziyor… Aralarındaki “turuncu” öğrenciyi ise fark etmemek mümkün değil tabii ki. Hatta kapakta ilk göze çarpan o hiç kuşkusuz. Diğerlerinden farklı renkteki bu “farklı” öğrenci de kim acaba? Merakımız biraz daha arttığına göre, işte şimdi sayfaları çevirmeye başlayabiliriz. Candor isimli kasabanın örnek genci Oscar Banks karşılıyor bizi: “Uzun boylu, şık ve yakışıklı. Münazara kulübü başkanı. Mezuniyet töreni konuşmacısı. Özgür dünyanın gelecekteki koruyucusu!..”

KARŞI ÇIKMAK YASAKTIR!

Bilinen otoyollardan ve şehirlerden uzakta, mutlu ailelerin yuvası olarak nitelendirilen Candor’da günlük yaşam bile belli başlı kurallar çerçevesinde yaşanıyor. Kasaba sakinlerinin belirlenen kurallara harfiyen uyduğu, “kötü” hiçbir olayın yaşanmadığı, yaşanamayacağı bu şartlar, Oscar’ın babasının (yani Candor’ın kurucusunun) “beyin yıkayan mesajlar”ı sayesinde sağlanıyor: “Bu mesajlar ilginç bir şey yapacağınız ana kadar beyninizin bir köşesinde öylece durur. Zamanı geldiğindeyse, beyniniz sizi neyle besleyeceğini çok iyi bilir: Bir mesaj aniden aklınıza giriverir. Kendi dışındaki her şeyi örtbas eder. Geriye ne arzu kalır ne de korku. Hatta açlık bile hissedemezsiniz.”

Mesela birine sinirlendiğiniz zaman aklınıza hemen şu mesaj geliyor: “Her zaman kibar ol.” Ya da çocuklar ev işlerine yardım etmeleri gerektiğinde şunu hatırlıyorlar: “Bir çocuğun anne babasına yardım etmesi önemlidir.” Bu mesajlar okullara, kasabanın merkezindeki çalılıklara, parklara ve dükkânlara yerleştirilmiş hoparlörlerden çıkan ve bilinçaltına hitap eden müziklerle birlikte yayılıyor. Belki yukarıdaki iki örnek mesaja karşı çıkmak pek mümkün görünmeyebilir, ancak şu örnekler de kolay kolay kabul edilebilir değiller: “İhtiyacın olan her şey Candor’da. Candor’dan uzaklaşma!” ya da “Sanat bir hastalıktır! Sanat iğrençtir!” ya da “Her yerde saygılı bir mesafe koru. Fiziksel temastan kaçın,” gibi… Ama asıl mesele, bu mesajların “kötü” ya da “iyi” olmalarının ötesinde, mesajların kendisi.

İnsanların birbiriyle temas etmesini önleyerek, sanata yaşam şansı vermeyerek kurulan bir yaşam ne kadar sürdürülebilir? Candor kasabasındaki gölet gibi, kayalar gibi ancak suni olabilir bu yaşam. Oscar Banks’in yeteneği ise beyninin mesajlarla onu beslediği ânı fark edip onlarla mücadele edebiliyor olması. Yani onları duyuyor, ama bu onlara boyun eğmek zorunda olması anlamına gelmiyor; Oscar’ı diğerlerinden “farklı” kılan da bu özellik işte. Ancak o da beyninden atamadığı bir “mesaj”la karşılaşıyor: Nia. Özgürlük yalnızca Oscar’a ait bir kavramken Nia tüm dengeleri altüst ediveriyor. Nia’ya duyduğu aşk, Candor kasabasındaki olumsuzluklara karşı çıkma noktasında Oscar’a güç veren en önemli etmen haline geliyor: “Nia ile birlikte… her şey yoluna girecek!”

Şimdi de Candor’ın arka kapağına biraz daha uzun süreli bakalım. “Turuncu” Oscar burada görünmüyor belki ama onun yerine bir söz önplana çıkarılmış: “Farklı olmak çaba gerektirir.” Çıkışın olmadığı, karar almanın, söz sahibi olmanın imkânsız olduğu, seçim şansının tanınmadığı Oscar’ın hikâyesinde de işte bu çabanın bir örneğini görüyoruz. Ödenecek bedeller ağır olsa da…

Candor Pam Bachorz Çeviren: Muzaffer Mankır Delidolu Yayınları, 280 sayfa
Candor Pam Bachorz Çeviren: Muzaffer Mankır Delidolu Yayınları, 280 sayfa
Show More