İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dünyaya doğru yürürken…

Dünyaya doğru yürürken…

Betül DÜNDER

Annelik, bir canlının hayatında oynadığı eşsiz rol nedeniyle özel, çok tartışmalı ama kritik olduğu su götürmez bir konum. Psikoterapist Jasmin Lee Cori, kuşaklar arası aktarım aracı olduğu kadar kişilik oluşumunda da önemli rol oynayan annelik durumlarına yakın mercekten bakıyor.

Kitabın yazarı, aynı zamanda lisanslı bir psikoterapist olan Jasmin Lee Cori; hislerimizin, inançlarımızın ve davranışlarımızın oluşmasında birinci dereceden etkili olan anne’nin bebeğine/çocuğuna yaklaşırken, onu büyütürken gösterdiği özenin, yetişkinlik döneminin kodlarını önemli ölçüde oluşturduğuna dikkat çeker. Cori’ye göre; “dikkatli, becerikli ve ilgili bir anne diğer birçok olumsuzluğun düzelmesine yardımcı olabilir”. Bu vasıfları gösterebilecek bir anne “yok”sa, büyümekte olanın işi gerçekten zordur: “Boşluk boşluğu çeker, yokluk yokluğu çeker. Anne yoksa benlik de yoktur.”

İşin açıkçası anne-baba ve çocuktan oluşan küçük bir aile mensubu olduğumdan “anne”nin bütün ilgisinin üzerinde olduğu bir çocukluk yaşadım. Kendim anne olduktan sonra -tam anlamıyla yazarın belirttiği gibi-; anneden aldıklarını yeterli bulmayan ve ihtiyacımız olan şeyleri sağlamakta yetersiz olduklarını düşünenlerin arasında buldum kendimi. Önü arkası olmayan çocuklardan biri olarak, anneyi değerlendirirken kardeşsiz olmanın bütün handikaplarını anneye dönük gizli bir hesaplaşmayla atlatmaya çalışmak, “anne yarası” olarak Cori’nin adlandırdığı duruma teğet geçmiş demek ki!

Annenin, kendi içinde büyütüp dünyaya armağan ettiği o küçük canlıdan -çoğunluk ergenlik evresinde- onu acımasızca sorgulamasını hazmetmesini beklemek büyük hata olur. Üstelik zaman zaman su yüzüne çıkan bütün çatışmalarda, sevgi/nefret ikiliğini içinde barındıran en ender ilişkilerden biridir bu. Cori, anne konusuna odaklanmasının gerekçelerini izah ederken, amacının anneye suçluluk hissettirmek olmadığını söylüyor; o, kaliteli bir annelikle, gelişim sağlanabileceğine inanıyor sadece. Böylelikle “içimdeki çocuk” mitinin yerine geçen bir “içimdeki anne” ile karşılaşmış oluyoruz. Toplumca çok benimsenen ve sahiplenilen, hatta olur olmaz yerde kullanıma sokularak; daha çok ağlak ve suistimale olanak tanıyan bir “içimdeki çocuk”tan “içimdeki anne”ye geçiş, yine bu minvalde olacaktır sanırım. Yeni çağın kadınını hemen her koşulda “kusursuz/mükemmel” olarak addedip, bir ahtapot olarak düşünen zaman, ona bir takım ölçüler ve kurallar da koymuyor değil. Var’olan Annenin Yok’luğu, adından da anlaşılacağı gibi var/yok çatışmasından hareket eden bir kitap. Yazar, bu çalışmanın başlangıcında “kötü annelik görmüş” yetişkinlerle görüşmek için bir ilan verdiğinden ve ilana anında yanıtların yağmaya başladığından söz açıyor. Bilimsel olmayan bir çalışma bu, ancak “anlatı”ya dayalı olmasından dolayı deneyimsel olarak ortaklıklar herkesi etkileyecektir, herkes kendi hikâyesinden bir parça bulacaktır.

On iki bölüm halinde tasarlamış yazar kitabı. “İyi anne”nin kim olduğu ile açılan kitap, anne olanın anne ile kurduğu ilişkinin olumlu bir şekilde yapılandırılmasına yönelik. Üstelik uygulayıp uygulamamakta tamamıyla özgür olduğunuz birçok uygulama var. Bu durumda denemesi bedava! Hem bu oldukça zihin açıcı kitabın size katkılarından bence en kayda değer olanı şu olacaktır: “İyi anne” olabilmenin birinci şartı “uyum sağlayabilmektir.” Bu uyumu sağlamış kişi; yani “sizi besleyen, koruyan, sizinle ilgilenen” kişi, sizi doğuran kadın olmayabilir! Bu bana Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi” adlı müthiş tiyatro oyununu anımsattı. Dilerim; “anne-çocuk” sürecine dair yeni bir farkındalık kazanmak adına, bu kitabı okuduğunuz tarihlerde ülkede bu oyunu oynayan bir tiyatro ekibiyle de yolunuz kesişir. Ne olursa olsun “iyi anne”de ısrarcı olunuz! Ve bunun için, yazarın önerdiği on tane “iyi aile” mesajını aklınızda tutup paylaşınız. Belki birileri bir yerlerde “iyi”leşir.

Var’olan Annenin Yok’luğu Verilmeyen Sevginin Telafisi

Jasmin Lee Cori

Çeviren: Erhan Akay

Okuyanus Yayınları, 266 sayfa

 

Show More