İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Ergenle uğraşma, yenilirsin!

Ergenle uğraşma, yenilirsin!

Nazan ÖZCAN

Ortaokul-Hayatımın En Kötü Yılları’nın üzerinde “Çocukların Seçtiği Yılın Kitabı” yazıyor. Sebebini anlamak zor değil, hangimiz ergen olmadık ki! Üstelik Rafe’nin berbat bir ağbisi, her şeye karışan bir kızkardeşi ve aileyi geçindirmek için 24 saat çalışmak zorunda olan bir annesi var.

Hatırladıkça tüylerimin “tiken tiken” olduğu zamanlar var elbet! Sıraya koysam, en başta ortaokul yılları gelir. Bırrrrr, evlerden uzak zamanlar ve iyi ki geçmiş! Hiç tanımadığın yaşıtlarınla aynı sınıfa tıkılmışsın, herkes birbirinden zalim. Bir taraftan ergenlik vurur, bir taraftan seni “adam etmek” için disiplin disiplin diye tepinen hocalar! Sonra o acayip dersler! Ama esas dert, öğretmenlerdir! Onlar da bilir ergensin, isyanlardasın, asinin önde koşanısın, o yüzden daha da çökerler boğazına. Her yaptığın hatadır, yanlıştır, saçmadır! Onlar yanlış dedikçe, yasak dedikçe, hata dedikçe, bilmezler ki, senin daha ısrarla ve şiddetle yapasın gelir. Zaten, “Yassak çocuuum, disipline gönderirim valla,” lafları seni gram korkutmaz, daha da heveslenirsin. Yani en azından ben öyleydim. İlla da siyah ayakkabı diyen hocamın karşısına, üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun ayakkabılarımla çıkıp saatlerce bağırmasını, azarlamasını, aşağılamasını dinledim mi, dinledim! Duydum mu, hayır! Yarınsı gri-lacivert sıkıcılığındaki üniformanın altına yine kırmızı ayakkabılarımı çekip ön sıraya ısrarla geçtim. Gözüktü disiplin yolları. Çok da fifi! Çünkü en sonunda ağır darbe hazırlamıştım. “Hocam, ailemin bana yeni ayakkabı alacak parası yok ki, bu ayakkabılar da ablamdan bana kalanlar,” diye yalandan ağlak sesimle savunmamı yapmıştım. Beni disipline gönderen hocamın yüzünü hiç unutamam!

Evet, yalandı ama ben ergendim! Üstelik kırmızı ayakkabının kime ne zararı dokunurdu? Üzerime üzerime gelmeyeceklerdi! Çünkü ortaokulda her şey yasak denizine dönüşmüştü. Nefes almak için yasakları kırmak gerekti. Çok şükür, hepsini yaptım! Hoca iki örgü yapmadığım saçımdan tutup çekince, yapmayacağım işte diye ağlayarak gidip üç numaraya vurdurmuştum. Ammaaa, arkada kocaman bir kuyruk bırakmayı da ihmal etmeden! Onu da bir güzel örmüştüm. Prezentabl’lık mı, buyrun sizin olsun! Saçsa saç, örgüyse örgü! Yani mesele şu: Ey öğretmen, ergenle uğraşma, yenilgiye mahkûmsun!

YASAKLAR YASAKLAR

İşte o yüzden, James Patterson’ın Ortaokul-Hayatımın En Kötü Yılları kitabını okurken, Rafe’yi o kadar iyi anlıyor, bağrınıza basmak ve anlattığı hikâyenin içinde olup onunla birlikte okulu, yeni korkunç arkadaşları ve zalim öğretmenleriyle omuz omuza çarpışmak istiyorsunuz! Yeminle! Çünkü Rafe Hacadoryan, tıpkı senin gibi, benim gibi bir ergen, tamam, belki biraz daha fazla sorunu var. Berbat bir ağabey, ki kendisine Ayı diyoruz, her şeye karışan minik bir kızkardeş ve aileyi geçindirmek için 24 saat çalışmak zorunda olan bir anne. Babanın esamisi bile okunmuyor! İşte bu ahval ve şerait içinde Rafe, ortaokula başlayınca karşısında okulun kabadayısı Katil Miller, zalim öğretmenler ve binlerce ve on binlerce “yapılmaması gereken” buluyor. Damarlarındaki “deli kanı”yla öğretmenlerinin her yapma dediğini, yasak dediğini yapmaya karar veriyor. Üstelik bunu bir oyun şekline de getiriyor, her yasak olanı yaptığında arkadaşı Sessiz Leo’dan puanları kapıyor. Okuldaki giyim kurallarına uymak şart mı; Rafe çırılçıplak okulda koşuyor!

Paten mi yasak; kaykaya atlıyor! Yangın alarmıyla mı oynamak yasak; çekiyor! Okulda satış yapmak mı yasak; ağabeyinden aşırdığı gazozları peynir ekmek gibi satıyor! Kavga etmek mi yasak; dev gibi Katil Miller’ın tepesine atlıyor! Tamam, dayak yiyor ama olsun!

SORUN BENDE DEĞİL, SENDE!

Ceza alıyor, etüde kalıyor, okuldan atılıyor ama ne ki kuralların alayına isyanını bırakmıyor. Tam bir ergen gibi! Ergen demişken, elbette okulun en popüler kızına da âşık oluyor. Ha elbette, Rafe’ye beş para etmez bir çocuk gözüyle bakabilirsiniz ki çok yanılırsınız. O sadece herkes için belirlenen standart kurallara uyamıyor, bütün meselemiz bu. Bir başka gözle baktığınızda, ki en çok cezaya kaldığı öğretmeni öyle bakıyor, Rafe’nin müthiş resim yeteneğini keşfediyor ve… Yok, o kadar da değil, devamını okuyunuz. Ortaokulun ve ergen olmanın ne çekilmez ne karanlık ne tatsız olduğunu, hem yazarın üslubu hem de Chris Tebbetss’in gotik resimleri apaçık ortaya seriyor. Sorunun çocuklarda değil, sistemde olduğunu da! Ha unutmadan, evet disipline gitmek o zaman çok sinir bozucuydu ama şimdi hatırlayınca kahkaha atmaktan başka bir şey yapmıyorum.

Ortaokul-Hayatımın En Kötü Yılları James Patterson Resimleyen: Chris Tebbetss Çeviren: Petek Demir Altın Kitaplar, 272 sayfa
Ortaokul-Hayatımın En Kötü Yılları
James Patterson Resimleyen: Chris Tebbetss
Çeviren: Petek Demir Altın Kitaplar, 272 sayfa

 

Show More