İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Ne güzeldir at kokusu!

Ne güzeldir at kokusu!

Elif TÜRKÖLMEZ

Alman yazar Dagmar Hossfeld’in Atların En Havalısı, Hain Ördekler ve Ben adlı kitabı, supangle kıvamında, at kokulu bir öykü anlatıyor ve insanın burun kökünde çok fena sızı bırakıyor. Üstelik hatırlatıyor: Sevgi kötü kokuları bile güzelleştirir.

At kokusu lafını duyunca, “Öğğğk” demiş olabilir misiniz? Merak etmeyin, kitabımızın kahramanı Lotte de ilk duyduğunda öyle düşünmüştü. “Neee at mı? Onlar çok kötü kokar, ben almayayım,” demişti. Ama sonra müptelası oldu. Anlatacağım.

Ama önce başka bir şey anlatacağım. Benim küçük bir köpeğim var. Onu sokakta buldum. İki aylık, koca kulaklı, şapşal bir çoban… Eve ilk getirdiğimde kirli çorap gibi kokuyor ve tüylerinin arasından pireler zıplıyordu. Ben de onu yıkadım. Aslında veteriner aşıları bitmeden yıkamamamı, böyle bir bebek köpeğin çok kolaylıkla üşütüp hastalanabileceğini söylemişti ama işte o kadar kötü kokuyordu ki!..

Onu yıkadıktan sonra havlularla kuruladım ve battaniyelere sarıp uyuttum, neyse ki bir şey olmadı, canavar gibi. (Koltuğun kenarını, bir battaniyeyi, bir çift terliği, spor ayakkabımın tekini, televizyon kumandasını, banyodaki paspası ve hırkamın kolunu bile yedi. Şimdilik!)

Ama işte sonra bir şey oldu. Üzerinden bir ay bile geçmeden kokusuna fena alıştım, hatta çok sevmeye başladım. Şimdi zamanı gelse bile pek yıkama taraftarı değilim. Bilmeyene, sevmeyene kötü geliyor herhalde “köpek kokusu”. Ama  alışınca… Hatta geçen gün sokakta yürürken bir kadın yanımıza gelip onu uzun uzun kokladı ve “Benim köpeğim öldü, o kadar özlemişim ki bu kokuyu,” dedi. Tabii ona köpeği yıkadığımdan söz etmedim ve bilmiş bilmiş, “Evet, ben de,” gibi bir şeyler söyledim.

Bütün bunları şu yüzden anlattım. Habitus’un çocuklar için çok güzel kitaplar yayımladığı Minör serisinden nefis bir kitap çıktı. Adı, Atların En Havalısı, Hain Ördekler ve Ben. Yani kısaca, AEHHÖVB. Ve bu kitap, başlangıçta hiç sevmediğimiz şeyleri alışınca ne kadar çok seveceğimizi anlatıyor. Ya da en azından ben öyle anladım. Ve çok komik bir kitap. Çünkü kızımız çok zeki.

KÜÇÜK MOTTE

Kahramanımız Lotte, ilkokula gidiyor. Kaykay yapmaya ve babaannesinin yemeklerine bayılıyor. Çünkü babaannesi, annesi gibi soya kıymasından köfte yapıp yanına da havuç ve maruldan oluşan yavan salatalar koymuyor. Büyükanne Li’nin yemekleri, üzerini tıpkı bembeyaz kuğulara benzeyen bezelerle süslediği supanglelerden, çikolatalı kurabiyeler, üzümlü kekler ve mısır gevreği gibi şeylerden oluşuyor. Lotte de tabii bunları bayıla bayıla, hapur hupur yiyor. Lotte’nin en sevdiği şey kaykayına atlayıp arkadaşlarıyla sokakta takılmak. Ancak bir pazar, annesini kıramadığı için onunla at binmeye gidiyor. Tabii oflaya poflaya. Ve o gün başına gelen bir olay hayattaki tutkularının tepetaklak değişmesine sebep oluyor. Mahallede açılan binicilik okulu Lotte’yi büyütüyor.

Bindiği ilk at, küçük Motte, zamanla kızımızın aklını başından alıyor. Hatta öyle ki, onun kokusunu özlüyor Lotte. “Acaba şimdi ne yapıyor?” diye düşünüyor. Kitap, bir hayvanla bir çocuğun duygu dolu arkadaşlık hikâyesini mükemmel bir olay örgüsü içinde anlatıyor. Lotte’nin, Motte’nin satılacağını öğrenince bir plan yapıp onu kurtarmaya çalışmasını okurken ağlayabilirsiniz. (Tamam, belki ben biraz duygusal günler yaşıyorumdur. Ama kesin gözleriniz dolacak. En azından biraz durup düşüneceksiniz.)

ÖRDEKLER NEREDE?

Ördekler bu işin neresinde derseniz, onlar Lotte’nin biyoloji ödevini yapmak için sık sık gittiği gölde. Lotte’nin, her ne kadar hain olsalar da onları da kurtarma planları var. Bu kız, Lotte yani, kesinlikle yeni kahramanım. Çünkü çok zeki, soya kıyması gibi şeylerle dalga geçiyor ve büyükannesi düşüp kalçasını kırdı diye çok üzülebiliyor.

Ama en önemlisi “kötü kokuları” sevmeyi biliyor. Ya da en azından bunu öğrenmeyi…

Atların En Havalısı Hain Ördekler ve Ben  Dagmar Hossfeld Çeviren: Berna Topal Habitus Kitap, 232 sayfa
Atların En Havalısı Hain Ördekler ve Ben
Dagmar Hossfeld Çeviren: Berna Topal Habitus Kitap, 232 sayfa
Show More