İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Komiser Rastlantı ile randevu

Komiser Rastlantı ile randevu

Mehmet ATİLLA

Hemen her kitabında bizi akılda kalıcı karakterlerle baş başa bırakan Nöstlinger’in sevimli olduğu kadar aykırı kişiliğiyle de öne çıkan Paul Pistulka’sının (Puding Poli) serüvenlerini daha önce iki kitapta okumuştuk. Şimdi üçüncü kitap raflarda: Puding Poli Aydınlatıyor.

Ünlü yazar Christine Nöstlinger’in birçok özelliğinden söz edilebilir elbette. Çocuk gözüyle yetişkin eleştirisi, bağımsızlığına düşkün kahramanlar, sürükleyici kurgu, mizah yüklü anlatım, gündelik yaşamdan yararlanan olay örgüsü vb. Bunlara karakter yaratmayı da rahatlıkla ekleyebiliriz. Hemen her kitabında bizi akılda kalıcı karakterlerle baş başa bırakan Nöstlinger’in sevimli olduğu kadar aykırı bir kişiliği olan Paul Pistulka’sının (Puding Poli) serüvenlerini daha önce iki kitapta okumuştuk. Şimdi üçüncüsü raflarda: Puding Poli Aydınlatıyor.

YASAL VE ETİK AÇMAZLAR

İlk kitaba göre 15 ay daha büyümüş olan Puding Poli ve arkadaşı Rozi, yine bir kayboluş öyküsüyle karşı karşıya. İlk olayda sınıf arkadaşları Lea’nın kaybolan kolye ucunun, ikincisinde ise komşuları Bayan Mader’in çalınan köpeğinin peşine düşen iki kafadar, bu kez de okullarında baş gösteren hırsızlığın gizemini çözmeye çalışıyor. Bu tür kurgularda yazarın sonuca adım adım gitmesinin önemi tartışılmaz, fakat daha da önemlisi, oluşturulan düğüm noktalarının ve bunların çözülmesinin okurda yarattığı doyum duygusudur. Buna okuru “ikna etmek” ya da ona “güven vermek” de diyebiliriz. Christine Nöstlinger’in bu sorunu aşmak için harika bir soyut kahraman yarattığını görüyoruz: Komiser Rastlantı. İlk iki romanda adından daha belirgin bir şekilde söz edilen Komiser Rastlantı (bir başka deyişle şans faktörü), bu romanda adıyla sanıyla vurgulanmamasına karşın yine görevde. Eğer onun katkıları olmasa, sonuca ulaşmak hayli zorlaşacak çünkü.

Şimdi burada biraz soluklanmak gerekiyor. Bir edebiyat metniyle karşı karşıya kalan okur, kuşkusuz ki “inançsızlığını askıya almış” birisidir. Bu nedenle metnin içeriğiyle kaba gerçeklik arasındaki boşluğun farkındadır. Edebiyat da bu boşlukta üretilir zaten. Nöstlinger ilk bakışta gündelik yaşamdan, aile içi ilişkilerden, öğrenci-öğretmen çelişkisinden besleniyor görünse de romanlarının özerk yapısını toplumsal olguların tutsağı olmaktan kurtarıyor. Suya sabuna dokunan şeyler yazıyor oysa. Kendi sorunlarının yanı sıra çevrelerinde olup bitenlerle baş etmeye çalışan iki kahraman var önümüzde. İçinde yasal ve etik açmazları barındıran bir bilinmeyenin peşine düşüyorlar. Karşılaştıkları sorunları aşarken yardımcı karakterlerin aldığı tavırlar bile okuru sorgulamaya yönelten etkenler olarak göze çarpıyor. Ayrıca Poli ile Rozi arasındaki ilişkinin oldukça küçültülmüş bir kadın-erkek ilişkisi olarak sunulmasının, belli ölçüde bir yaşam deneyimi kazandırmaya yönelik olduğu düşünülebilir. Üstelik bu ilişkide de kayda değer bir itiraz var: Poli’nin uzmanlaşmış aşçılığına karşılık Rozi’nin üstün bir matematik zekâsına sahip olması, becerileri cinsiyetlere göre kategorize eden toplumsal algıya karşı duran bir eleştiri sayılmalı. Kimi sayfalarda Poli’nin daha baskın, daha kaprisli, Rozi’ninse daha uyumlu ve alttan alan bir profil çizdiğini gördüğümüzde yazarın zaman zaman direnç kaybettiğini düşünsek de bunu karakterlerin öznelliği olarak yorumlamak da mümkün.

Nöstlinger’in bütün bunları bilinçli yaptığı belli. Amacı çocukların yalnızca oyun parklarında değil, yaşamın tam göbeğinde olduklarını öne çıkarmak. Öte yandan her üç kitapta da annelerin ilgisizliği, babaların ise neredeyse kayıp olması, başka bir toplumsal olguya işaret ediyor. Nöstlinger bütün bu “kocaman” sorunları, işin içine mizah ögeleri katarak, kendine güveni olan kahramanlar yaratarak ve Komiser Rastlantı’ya özel görevler yükleyerek yalınlaştırmayı başarıyor, alt metin olarak da hepimizi düşünmeye çağırıyor. Kısacası Puding Poli serüvenlerinde, olay örgüsünün sürükleyiciliğiyle birlikte insan ilişkilerindeki çok yönlülüğü aydınlatan başka bir ışığın varlığına tanık oluyoruz.

Öteki romanlarda olduğu gibi Puding Poli Aydınlatıyor’da da yemek pişirme sahnelerinin metne sağladığı katkı tartışılabilir, verilen yemek tarifleri yazarın “yoğurt yiyişi” olarak kabul edilebilir, son sayfaya düşülen not aracılığıyla olayların sonrası hakkında açıklama yapılması yadırgatıcı bulunabilir ama nereden bakarsak bakalım, usta bir yazar var karşımızda. Okuyanların bir kez daha buluşmaktan pişman olmayacakları, okumayanların ise geç kaldıkları için hayıflanacakları bir birikim…

Puding Poli Aydınlatıyor  Christine Nöstlinger Resimleyen: Tülay Sözbir-Seidel  Çeviren: Tuna Alemdar Tudem Yayınları, 176 sayfa
Puding Poli Aydınlatıyor
Christine Nöstlinger Resimleyen: Tülay Sözbir-Seidel
Çeviren: Tuna Alemdar Tudem Yayınları, 176 sayfa

 

Show More