İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Büyük ustaların çocuk kitaplarına bakışı

Yetişkin edebiyatının önemli iki ismi Margaret Atwood ile Sylvia Plath’ın çocuklar için yazdığı iki kitap Türkçeye çevrildi. Atwood’un 1978 tarihli Ağacın En Tepesinde adlı resimli öyküsü ile şair Plath’ın üç öyküsünü içeren tek çocuk kitabını mercek altına aldık.

Simlâ SUNAY

Margaret Atwood ve Sylvia Plath’ın ortak yönleri şiir ve kimi zaman açık kimi zaman örtük feminist söylemleridir. Atwood romancı olarak bilinir ama şiirleri de edebiyatta yer bulmuştur. Plath modern şiirin kurucularındandır. Ortak yönleri bunlarla sınırlı kalmamış, ikisi de çocuk kitabı yazmıştır. Atwood çocuk edebiyatında daha çok ürün vermiş, Plath’sa kısa süren ömründe sadece çocukları için tek bir eser kaleme almıştır. Yetişkin edebiyatındaki ürünleri bağlamında baktığımızda çocuk edebiyatı ürünleri pek kayda değer değildir.

ÇOCUK NE ANLAR?

Yetişkin edebiyatında ürün verdikten sonra çocuk edebiyatında da yazmaya başlayan yazarların beylik çelişkilerine düşmekten kaçamamıştır ikisi de; çocuklar için yazdıklarının fena halde bilincindedirler. Çocuk edebiyatında daha önce olagelmiş öğeleri malzeme seçerler kendilerine, risk almazlar. Yeni bir şey söylemezler. Peri masallarının etkisinden kurtulamazlar. Çocuk edebiyatı yazarken birincil öncelikleri haz değildir çünkü gerçek haz alanı onlar için yetişkin edebiyatıdır. Yazarken dillerini özgür bırakmazlar, çocuğa görelik kavramı kıskacında “Çocuk ne anlar?” sorusunu sormadan edemezler. Atwood’un kendi resimlediği Ağacın En Tepesinde adlı kısa öyküsünde, ağacın tepesinde zaman geçiren, ikiz kardeş olduklarını düşündüğüm iki çocuk kahraman yer alır. Yazar, kitabın önsözünde, kitabı Kanadalı çocuk kitaplarının ilk yayımlandığı yıllarda resimlediğini ve kendi el yazısıyla yayımladıklarını özellikle vurgulayarak “Çocuk edebiyatı vardır,” demek istemiş ve bu edebiyatı önemsediğini bu önsözle açıkça ifade etmiştir. Resimler hayli yalındır ve Türkçe baskısında yazarın orijinal el yazısı kullanılmadığı için kitabın tasarımı ve dolayısıyla resimler de özelliğinden kaybeder. Böylece önsöze de sadık kalınmamış olur. Hikâye ise Cemal Süreya’nın “Eğer çocuk edebiyatı varsa bu çocukların zekâsını küçümsemek olur,” ifadesini örnekler niteliktedir. Bu ifadeye katılmasam da çocuk edebiyatında kalem oynatırken henüz yeterince deneyimi olmayan geleceğin büyüklerine, çocuğa değil “çocukluğa”, yani bir zaman dilimine yazdıklarının bilincinde değillerdir. Eğer çocuğa yazıyorlarsa sormak gerekir, “Hangi çocuğa?” Çocuk edebiyatı edebiyat içi bir türdür. Var olduğu, edebiyattan ayrıldığı anlamına gelmez. Yaşar Kemal, Enis Batur ve Cemal Süreya da zaten mevcut ürünlerde bu koşullar karşılanmadığı için “Çocuk edebiyatı yoktur!” demişlerdir. Plath’ın hareketli, eğlenceli öykülerinde çocuğu sadece eve odaklı, eve bağımlı görüyor olmasının sakıncaları ilk bakışta fark edilir. Şairin dili çocuk okur için keyifli ve besleyicidir. Ancak günümüzde kadın özgürlüğünün simgelerinden sayılan, kadınların özgürce yazmasını savunan Plath, bu tek çocuk kitabında, kadını çocukla mutfaktan ayrı bir yerde buluşturmaz. Çocukların uyku sorunları, karanlık korkularını dert edinerek yazdığı Yatak Kitabı’nda edebiyatın gerçeküstü fırsatlarını değerlendirerek yatak olgusunu hayalgücü sınırlarının ötesine taşır. Bu hikâyeleri kendi çocukları için yazdığını düşünürsek belli bir amacı güttüğünü de anlarız. Bunda kötü bir unsur yoktur. Plath “hangi çocuğa” yazdığını bilerek yazmıştır. İkinci öykü, Hiç Önemi Yok Elbisesi’nde masallardan etkilenmiştir. Olay örgüsünün tekrarlarla aktığı, bu tekrarların arasına keşfedilmesi için serpilmiş ufak değişikliklerle çocuktaki güven duygusuna hitap ettiği gözlenir. Yoksulluğu naifçe, neşeli resmeden bu güzel öykü, çocukluk sürecinin tanımı açısından da önem taşır; elbisenin ailenin en küçük çocuğuna uyması için sayısız değişimden geçmesi gerekir. Elbise, ailenin diğer fertlerinin eylemlerine uymadığı için uygunsuzdur. Ancak bir çocuk hep farklı devingen eylemler içinde olduğundan elbisenin uyup uymamasının hiç önemi yoktur.  Kitaba adını veren öykü Kiraz Hanım’ın Mutfağı’nda, ev kadını Kiraz Hanım’ın mutfak cihazlarına bakarak kendini şanslı ilan etmesi ikinci öyküdeki yoksulluk tanımıyla tezat oluşturmakta ve kadının yerini çok keskin olarak “mutfakta” çizmektedir. Kiraz Bey gazete okuyan ve önüne hizmet bekleyen bir karakterdir.  Plath onca cihazı değiştirip hareketlendirirken evde yaşayan çifti aynı bırakmıştır. Dolayısıyla aslında hiçbir şey değişmez hikâyede. Makinelerin işlevlerini birbirleriyle değiştirmeleri, bu değişimlerden doğan karışıklıklar, ancak sonra pişman olup geri dönmeleri,çocuk okuru güldürüp eğlendirecektir hiç şüphesiz. Atwood ve Plath’ın belki de çeviriden kaynaklanan sorunlarla (ses ve uyak kaybı) çocukları edebi okumadan mahrum bıraktığına dair öznel bir yorumdan sonra yetişkin edebiyatı yazarlarının yazdığı çocuk edebiyatı eserlerini ve çevirilerini tartışmaya açmak, bu iki yeni kitap raflarda yerini alırken tam yerinde olacaktır.

Ağacın En Tepesinde Margaret Atwood Resimleyen: Margaret Atwood Çeviren: İlknur Özdemir Kırmızı Kedi Yayınevi, 32 sayfa
Ağacın En Tepesinde Margaret Atwood Resimleyen: Margaret Atwood Çeviren: İlknur Özdemir Kırmızı Kedi Yayınevi, 32 sayfa
Kiraz Hanım'ın Mutfağı Sylvia Plath Resimleyen: David Roberts Çeviren: İlknur Özdemir Kırmızı Kedi Yayınevi, 88 sayfa
Kiraz Hanım’ın Mutfağı Sylvia Plath Resimleyen: David Roberts Çeviren: İlknur Özdemir Kırmızı Kedi Yayınevi, 88 sayfa

 

 

Show More