İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Umut kalbin ışığıdır

Berivan karakteri çok güçlü çizilmiş. Kendisinden büyük ve küçük kardeşleri olan, gözünü budaktan sakınmayan, sözünü kimseden esirgemeyen, çalışkan, herkesin kalbini fethedecek iyilikte bir kız Berivan.

Yazan: Dilek Büyük

Ülkemizin batısı ile doğusu arasındaki yaşam koşullarının farkı hepimizin malumu. Ahu Gölcüoğulları, Mektup Arkadaşım – Rüzgârın Kızı kitabında bu konuyu anlatmış. Zeynep’in bir mektubundaki, “Aynı ülkede yaşasak da her çocuğun kendine ait bir hikâyesi olduğunu anladım,” cümlesi âdeta kitabın ana fikri.

Kitap, doğudaki bir köy okulunda birleştirilmiş sınıfta, dördüncü sınıfı okuyan Berivan ile İstanbul’da orta sınıf bir ailenin, beşe giden kızları Zeynep arasındaki mektuplaşmalardan oluşuyor. İlk mektup, okullarına gönderilen kitaplara teşekkür etmek için Berivan’dan Zeynep’e gidiyor. Ve Zeynep’ten de karşılık gelince yıl boyu sürüyor mektuplar. İki kız, bu mektuplarla bambaşka dünyalarda yaşadıklarını fark ediyorlar önce. Sonra hem birbirlerini merak ediyorlar hem de birbirlerine, kendi koşulları dâhilinde destek oluyorlar. Berivan Zeynep’in köy konulu ödevi için yazılı ve görsel kaynak toplarken, Zeynep de önce yakın arkadaşları ile kullanmadıkları eşyaları köye göndermeyi düşünüyor, sonra okuldaki diğer öğrenci ve öğretmenlerin desteği ile kapsam genişliyor. Hatta çocukluğu benzer koşullarda geçmiş dedesi de bu iyilik çemberine dâhil olup birleştirilmiş köy okulunun boyadan sıraya her şeyinin yenilenmesini sağlıyor.

Berivan karakteri çok güçlü çizilmiş. Kendisinden büyük ve küçük kardeşleri olan, gözünü budaktan sakınmayan, sözünü kimseden esirgemeyen, çalışkan, herkesin kalbini fethedecek iyilikte bir kız Berivan. Öyle ki, herkesin yaka silktiği köyün ileri gelenlerinden birinin bile karşısında lafını esirgemez. Berivan’ın ailesi de çocuklarını okutmak uğruna varını yoğunu ortaya koyan bir ailedir. Aile bu duruşuyla köydekilerin bir bölümüyle çatışma yaşasa da geri adım atmaz. Berivan’ın ablası ve abisi şehirde üniversite öğrencisidir. Özellikle ablasının şehre okumaya gitmesi, köyün ileri gelen varsıllarının olumsuz ve çirkin yorumlar yapmalarına sebep olsa da aile bu sözlere pabuç bırakmaz. Yaşadıkları ortamdaki coğrafi ve kültürel zorluklara direnmeyi bu ailenin duruşunda görüyoruz.

“Altı aydır buranın kışı, kargadır kuşu,” “Bizim buralarda iki çocuk hiç çocuktur,” gibi ifadeler Zeynep’in yabancı olduğu köy ortamı hakkında net fikirler veriyor. Çocukların ayaklarında kara lastikle kış kıyamette parmakları donmak üzere hâlde okula gitmeye çalışması, okulda ısınabilmek için sobada yakmak üzere yanlarında tezek taşımaları, dördüncü sınıftaki kızın okul yolunda kendilerinden küçüklere sahip çıkmak zorunda olması anlatımın samimiyeti nedeniyle okurun kalbine işliyor. Ayrıca sadece çocukların değil, öğretmenin de köy koşullarındaki yaşamının şehirdekinden çok farklı olduğunu görüyoruz Nebi Öğretmen karakterinde.

Kız çocuklarının köyün ekonomik koşulları ve ağa baskısının varlığı nedeniyle okul yerine işe koşulması, ülkenin batısındakinin tersine doğuda hâlâ feodal yaşamın baskı unsuru oluşu gibi konular da metinde yerini almış. Bu yanıyla metin batılı genç okurda muhtemelen şaşkınlık yaratacaktır. Günümüzde yeni nesil dünyayı kendi koşulları ile sınırlı sanıyor çok kere. Bu yüzden genç okurun ezberini bozabilecek bir metin Rüzgârın Kızı. 

Yazar kitapta masal, efsane, ninni, atasözü ve deyim gibi farklı örneklere de yer vermiş. Böylece iki kızın hayatlarını ve gün içinde yaşadıklarını anlattıkları mektupları edebiyatın farklı unsurlarıyla güçlendirmiş. Ayrıca çocukların anlamayacağını, bilmeyeceğini düşünerek kullanmaktan kaçınmak yerine yapak yatak, emmi, güğüm, urgan, yiyinti, kuzine, yüklük, çıkıl çıkıl buz tutmak  gibi şehir hayatına ait olmayan pek çok sözcüğü de kullanmış. Tüm bunlar metni zenginleştirmekle birlikte, okurun yeni sözcüklerle tanışmasına, yaşadığı bölge dışında kullanılan bir dile bir miktar da olsa aşinalaşmasına yardımcı olan önemli bir unsur. Günlük dilde kullanılan sözcük sayısının giderek azalmakta olduğunu düşünürsek bu dil zenginliğinin tek bir yeni sözcük bile öğrense okura katkısı olacaktır.

Mektuplarda iki kızın kendilerini ifade biçimi benzer. Ancak Berivan’ın zaman zaman yaşından büyük biri gibi konuştuğu yerlerin varlığı, karakterin ifade biçiminde az da olsa dalgalanmaya sebep olmuş. Zeynep’in ifade biçimi ise genel olarak çizgisini daha sağlam sürdürüyor. Sadece Berivan’ın abisinden “ağam” olarak bahsetmesinden etkilenerek, onun da “Seyit ağam” diye bahsetmesi, ifade biçimini gerçekçiliğinden biraz uzaklaştırmış. 

Şehir ve köy yaşamının farkları, zorlayıcı yaşam koşulları, doğuda kadın ve kızların toplumdaki yeri, aile yapıları, zorluklarla mücadelede umudu korumak, farklılıklara rağmen birini anlamaya çalışmak, akran zorbalığı, herkesin farklı şekillerde birbirine yardımcı olabileceği gibi zengin bir malzemeyi mektuplardan oluşan bir çerçeve hikâyenin içine oldukça iyi bir kurguyla yerleştirmiş Ahu Gölcüoğulları. 

Zaman zaman kendimize hatırlatmanın da iyi olacağını düşünerek, Berivan’ın ninesinin bilge cümlesiyle noktalamak istiyorum: “Umut kalbin ışığıdır”. 

Rüzgârın Kızı 
Ahu Gölcüoğulları 
Final Kültür Sanat Yayınları, 248 sayfa

 

Show More

1 Comment

  • Nigar
    Nigar

    Berivan’ın gece düşlerinide görür gibi oldum. Eline sağlık Dilekcim

Comments are closed