İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Aynalar, hayvanlar, masallar, çocuklar…

Hainlerin ceza olarak öldürülmesi ya da yuvasını ezen filin gözlerini, arkadaşlarıyla oyan tarlakuşu gibi öğeler küçük yaştaki okurları, hatta hassas bünyeli yetişkinleri bile rahatsız edecektir.

Yazan: Sanem Erdem

Açık fikirli olmanın kişinin en önemli gücü olduğuna inanırım. Yeni fikirlere açık olmanın, düşünmenin, sorgulamanın ve bunun sonucunda yenilenen bilgilere uyum sağlamanın insanı güçlü kıldığını düşünürüm. İnsanın kendini tanıması da güçlü kılar kişiyi. Aynaya doğrudan bakmaya korkarız; bunun için edebiyatta, sanatta ararız kendimizi. Kimi zaman açık fikirlilikle buluruz gerçeği kimi zaman gördüğümüzü reddeder ve yanılgıya devam ederiz. Edebiyatın binlerce faydasından biri budur bence, insana ayna tutmak.

Kelile ve Dimne de bu amaçla kaleme alınmış bir hikâyeler derlemesi. Daha doğrusu Batı edebiyatında Ezop’la yaygınlaştığı düşünülen fabl türünün Doğu edebiyatındaki bilinen ilk örneği. Bir Hint şairi- filozofu olan Beydeba tarafından, Debşelim adındaki bir hükümdara öğütlerde bulunmak için yazılmış ve yıllar içinde çeşitli dillere çevrilerek dünyaya yayılmış. La Fontaine fabllarında, eserin izlerini bulmak mümkün.

Öyküleriyle tanıdığımız Faruk Duman, Doğu edebiyatının bu kadim eserini yeniden yazarak kültürümüzle tekrar tanıştırıyor. Dostluk, güven, adalet, önyargılar, mülkiyet, saygı gibi hayata dair pek çok konuyu ele alan hikâyelerin çeşitli hayvanlar üzerinden anlatıldığı Kelile ve Dimne, insana ve topluma berrak bir ayna tutuyor.

Masalların kahramanı olan hayvanlar, yaşadıkları veya dinledikleri olaylardan ders çıkarırken sanki dördüncü duvarı delip insana, okura sesleniyor. Örneğin Kelile ve Dimne adındaki iki “çakal” arasındaki konuşmalarda şöyle sözler geçebiliyor: “Hissettim diyelim, insan yakınlarının duygularını hissedebilir.” Ufak bir araştırma için başvurduğum Ömer Rıza Doğrul, Yakup Kenan Necefzade, Selâhaddin Alpay çevirilerinde de aynı şekilde yer alan “insan” sözcüğü, hedef okurun hikâyelerde verilen dersi kaçırmaması için vurgulama niyetiyle kullanılmış olabilir belki. Bunu anlamak için o dönemin benzer türde eserlerine bakmak gerekir.

Bir eserin ders verme amacı taşıması, o eserin çocuklara yönelik yazıldığı anlamına gelmez. Geçmişten kalan tüm masallar yetişkinlere ders olması için yazılmıştır. Çocuklara uygun çağdaş masal örneklerini bunun dışında tutuyorum. Ama eski masallar, ders vermek amacıyla yer yer şiddet içerdiği için çocuk okuru huzursuz edebilir. Hainlerin ceza olarak öldürülmesi ya da yuvasını ezen filin gözlerini, arkadaşlarıyla oyan tarlakuşu gibi öğeler küçük yaştaki okurları, hatta hassas bünyeli yetişkinleri bile rahatsız edecektir. Ancak Burcu Yılmaz’ın kendine özgü basit ama güzel üslubu, kitapta yer yer karşımıza çıkan şiddetten uzak bir denge yaratıyor.

Hayat da şiddetle dolu, hayatta ne varsa kitaplarda da olmalı, diye düşünebiliriz. Ama kitaplar, edebiyat bize hayatı anlatırken bazen de hayattan kaçış sağlar. Kötülükleri görmemek için hayal dünyamıza kaçmak, orada bir süre huzurla dinlenmek isteriz. Hayat ile ilgili güzel dersler veren masal şiddetle sonlandığı takdirde bulduğumuz o huzur zamansız bozulur; yersiz çalan bir saat yüzünden uykumuzdan oluruz, dinlenemeyiz. Her konuda olduğu gibi şiddetin de ele alınış şekli önemlidir tabii. Şiddet, cezalandırma yöntemi gibi olumlu bir şekilde değil de zararlı ve olumsuz bir bakış açısıyla sergilendiği takdirde hayatı çocuk kitaplarına doğru olarak yansıtabileceğimizi düşünüyorum.

Şiddetten kaçış yok. Şiddete uğramamak ya da şiddete şahit olmamak modern dünyada imkânsız. Her ne kadar bu sarmalın farkında olsak da zaman zaman içine biz yetişkinler de düşüyoruz ve hissizleşmeye başlıyoruz. Bize normal gelen şeylerin çocuklara ağır gelebileceğini düşünemiyoruz bazen. Kendi çocukluğumuzdan faydalanmak bize yeni bakış açıları kazandırabilir belki.

Beydaba’dan Kelile ve Dimne
Faruk Duman
Resimleyen: Burcu Yılmaz
Hep Kitap, 108 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More