İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Canavardan kaçış yoksa…

Yetişkin hayatın “gündelik” korkularına yaptığı göndermeler ve başından sonuna öyküye hâkim olan çaresizlik hissiyle Kujo, Stephen King’in en karanlık eserlerinden biri… Türün meraklısı gençler, kitap raflarda!

Pelin ÖZER

Sizi lime lime etmeye kararlı bir hayvan mı daha korkunçtur, bir katilin hâlâ belleklerde gezinen anısı mı? Aileniz maddi açıdan sırtını size yaslamışken işsiz kalmak mı, eşinizin sizden bir şeyler sakladığı kuşkusu mu veya çocuğunuzu koruyamayacağınız hissi mi? Ya da dolapta gizlendiğinden emin olduğunuz bir canavar mı? Yoksa hepsi aynı şeyin farklı yüzleri midir? Otuz beş sene öncenin Stephen King’ine göre, biraz öyle! “Kujo” deyince hepimizin aklına aynı dehşet geliyor elbette: Filmdeki hâliyle zihnimize kazınmış o köpeğin saçtığı dehşet. Oysa King’in kitabı Kujo’da, bundan öte bir dehşet var: Yazarın, daha kitabın girişinde açılışını yaptığı ve öykünün hayli iç karartıcı sonuna ulaştığımızda dahi üzerimizden silkip atamadığımız bir karanlık.

CANAVARIN DÖNÜŞÜ

“Günün birinde, Maine Eyaleti’ne bağlı Castle Rock kasabasına bir canavar geldi…” diye başlıyor öyküsüne King… Frank Dodd adlı “katil polis”i ve öldürdüğü insanları anlatıyor; Dodd sonunda kendi canına kıyıyor ama yazar “kuytularda gizlenen yaratıklar”ın asla ölmediği konusunda bizi uyarıyor… Ardından da “1980 yazında canavarın yolu Castle Rock’a yeniden düştü,” sözleriyle yaşanacak felaketin ilk sinyalini veriyor. Peki, nedir geri dönen bu canavar? Önce New York’tan taşınmış Trenton ailesinin dört yaşındaki oğlu Tad’in dolabındaki canavarla tanışıyoruz. Geceleri karanlık çöktüğünde, odada başka kimse yokken, ışıltılar saçan gözleriyle çocuğa tehditler savuran, eziyet eden bu canavar acaba Dodd’un ruhu mu? Yoksa büyüklerin dediği gibi sadece bir hayal mi? Yoksa başka bir şey mi?Sonra Trentonlarla birlikte, Camber ailesinin St. Bernard cinsi köpeği Kujo ile tanışıyoruz. O cinsten çoğu köpek gibi, dev gövdesiyle ilk bakışta belki tedirgin edici ama huy itibarıyla uysal ve canayakın bir hayvan (İsviçre menşeli St. Bernardlar Alpler’deki kahramanlık öyküleriyle nam salmış kurtarma köpekleridir). Derken Kujo’nun bir yaramazlık ânında bir tavşanın peşine düştüğünü; tavşanın kendini kurtarmak için bir deliğe saklandığını ve Kujo o delikten içeri kafasını soktuğunda burnunu bir yarasanın ısırdığını okuyoruz. Ve bu ısırıkla Kujo’ya kuduz virüsü bulaştığını… Evet, King’in bahsettiği “canavar”ın bu öyküde cisimleşmiş hâli Kujo. Daha doğrusu, Kujo’nun dönüştüğü şey. Tamamen güvenilir, iyi niyetli bir varlığın, sinir sistemini kemiren kuduz hastalığı yüzünden kendini kontrol edemeyerek etrafa dehşet saçmasını anlatıyor kitap. Bu yönüyle de aslında duygularımızda ilginç bir çift başlılık yaratıyor. Bir taraftan hakikaten de “canavarlaşmış” gibi görünen bu yaratıktan korkuyor, diğer taraftan ona acıyor, onun için üzülüyoruz. Hatta King, hayli ilginç bir kararla bizi Kujo’nun “düşüncelerinde” gezdiriyor, bu hissi güçlendirmek için. Kujo’nun yazarın en karanlık kitapları arasında anılmasının sebebi de bu galiba. “Canavar” kötülüğünün sorumlusu değil burada, kendi de bir kurban. O yüzden de karakterlerinkine denk bir çaresizlikle, herkes için üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden. Ve King’in “canavar” dediği şeyi, giderek yetişkin hayatının karanlığı olarak görmeye başlıyorsunuz. Yorganı kafanıza çekmekle yok olmayan baskılar, geçim derdi, ailenizle yeterince ilgilenemediğiniz korkusu, çocuğunuzun geleceğine dair korkular… Madalyonun öbür yüzündeyse çocukların büyükler tarafından kandırılma ve yüz üstü bırakılma korkusu var. Peki, zaten öykü anlatırken fazlaca “sağa sola sapmakla” eleştirilen King, bu uğurda ana damardan (Kujo’nun kıstırdığı anne-oğuldan) sık sık kopmuyor mu? Evet, ama yazar tutturduğu aman vermez akışta bu sapmalarla atmosferi pekiştirirken sürükleyiciliğe zarar vermemeyi başarıyor. Adı en çok anılan Stephen King kitaplarından olmayabilir Kujo, ama elden bırakması zor bir kitap olduğu kesin!

Kujo Stephen King Çeviren: Oya Çakır Altın Kitaplar, 288 sayfa
Kujo Stephen King Çeviren: Oya Çakır Altın Kitaplar, 288 sayfa

 

Show More