İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Soluduğumuz hava neden satılık değil peki?

Soluduğumuz hava neden satılık değil peki?

Şiirsel TAŞ

Doğadan kopuk büyüyen çocuklarımızın doğa ne kadar umurunda? Küresel ısınma gibi bir kavramdan haberdar olsa da çoğu, acaba çevre bilincine ne kadar sahip? Bu soruların ışığında, doğa-çevre konulu kitaplardan bazılarının kapaklarını araladık bu sayımızda.

Arkadaşım Tilki’yi izlemiş miydiniz? Fransa’nın doğusundaki dağların eteklerinde yaşayan, gün boyu kâh bisikletiyle kâh yaya dağ yollarında, orman içi patikalarda imrenilesi yolculuklar yapan ve bu sırada tanıştığı bir tilkiyi evcilleştirmeye çalışan (Küçük Prens’in kulakları çınlasın!) on yaşındaki bir kızla ilgilidir film.

Tilki ile o dünya tatlısı, kızıl saçlı, çilli orman perisinin dostluğu bir yana, bir çocuğun doğanın parçası olarak büyümesinin ne büyük bir şans olduğunu düşünmeden edemezsiniz filmi izlerken. Arkadaşım Tilki, çocuğun doğayla olan bağını (evet, ilişkisini değil bağını) öyle büyük bir başarıyla canlandırır ki, bana
sadece, “Kolunuzu çocuğunuzun omzuna dolayıp filmi izleyin lütfen,” demek düşer.

PRATİKTE NASILIZ?
Dağın eteklerinden kent yaşamına dönelim. Kabul etmeliyiz ki, pek çoğumuz için durum şundan ibarettir: Çocuğu önce doğadan kopuk bir yaşamın ortasında yetiştirmeye çalışırız; yeterince serpilip büyüdüğünde de yaşına uygun bir doğa koruma ve çevre bilinci kazandırmaya çabalarız. Buna karşılık, elinden tutup su sergisine götürdüğümüz çocuklarımız, suyun damacanayla evlere dağıtılmadığı dönemi hiç yaşamadıklarından, suyu neden satın almak zorunda olduğumuzu
sormazlar. Çünkü kafalarında böyle bir seçenek yoktur, hiç olmamıştır. Haklı olarak, bu vahim durumun çevre-insan ve insan-insan ilişkisiyle olan bağlantısını sorgulamamaktadırlar henüz. “Peki o zaman, soluduğumuz hava neden satılık değil?” diye sorarsak, belki konu üzerinde kafa yormaya başlarlar (Bu noktada, “Ellerinden gelse onu da satarlar,” demek daha da kafa karıştırıcı olabilir).

Çevre-doğa korumacılığı konusunun yavaş yavaş eğitim müfredatında da kendine yer edinmesiyle birlikte, çocuklardaki farkındalık düzeyinin artmaya başladığından söz etmek mümkün. Pek çoğu atık pil kutularıyla tanışık, geri dönüşüm kavramına aşina; ‘küresel ısınma’ sözünü beş altı yaşlarındaki bir çocuğun ağzından duymak bizi şaşırtmıyor artık. Bu kuramsal bilgi yığınının yaşam pratiğine ne kadar geçirilebildiği ise tartışmalı.

Sözgelimi, bir proje kapsamında okuldaki atık pil kutusuna evdeki atık pilleri götüren çocukların evinde şarj edilebilir pil kullanma oranının yüzde kaç olduğunu merak etmişimdir. Bu proje evde bir şeyleri değiştirir, dönüştürür mü? Yoksa bir sonraki yıla kadar kutuya atılacak yeni atık piller mi biriktirilir?

Doğa-çevre konulu kitaplarla kuramsaldan uygulamaya uzanan bir yolculuğa çıkalım.

İlk Ansiklopedim Larousse: Gezegenimiz, yeryüzünün geçmişini, bugününü, nereye doğru gittiğini bütüncül bir yaklaşımla ele alan bir kaynak. Büyük Patlama’dan başlayıp güneş sisteminin oluşumunu, yeryüzü şekillerinin ortaya çıkışını, yaşamın başlangıcını ve evrimi, yeryüzünün yapısını, iklim kuşaklarını birbirine bağlayarak anlatıyor. Gerçekten de konuyla ilgili ilk ansiklopedi gibi kabul edilebilir. Çok zengin bir içeriği, her alt başlığı iki sayfada toparlayan asgari yazı ve çok başarılı bir görsel destekle sunuyor.

DOĞA’NIN HİK ÂYESİ
Benim Çevre Kitabım, TEMA Vakfı’nın desteğiyle yayımlanmış olan, okul öncesi dönem ve ilköğretim döneminin ilk yıllarında çocuğa toprak, su ve hava ile ilgili temel bilgileri aktarmada yardımcı olabilecek bir kitap. Kitapta, bu temel kavramların ansiklopedik bilgi şeklinde verilmesinden kaçınmak için farklı bir yöntem
izlenmiş. Ailesiyle birlikte ormana giden (mangal yakmak için değil şüphesiz) Doğa adlı küçük bir kızın gün boyunca ormanda yaşadıkları, hayvanlarla kurduğu dostluk anlatılarak, kavramlar öykü kurgusunda, diyalogların içine yerleştirilmiş. Küçük Doğa, humuslu toprağın ne olduğunu bir solucandan, erozyonu Güleç Meşe’den öğrenir; suyun vazgeçilmezliğini Yosun Teyze’den dinler.

Bu kitapta takıldığım bir yer var; yazmadan geçemeyeceğim. Ancak kitap bir pedagoğun da katkılarıyla hazırlanmış olduğu için, bunları yalnızca öznel düşünceler olarak paylaşıyorum. Öykünün başında Doğa ile ailesinin günlük yaşamını kıyısından köşesinden de olsa görürüz. “Anne kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Babası da sofraya oturmayı beklerken gazete okuyordu.” Günün sonunda anneye yardımcı olmayı akıl eden de baba değil Doğa olur nedense. Kitap, olması gereken bir değişimin, bilinçli bir ailenin çocuğu olduğu halde çevre konusunda bilmediği pek çok kavram ve alınabilecek pek çok önlem olduğunu fark eden bir çocuğun dönüşümünün öyküsü aynı zamanda. Durum buyken, okura bu dönüşümün aslında çok daha geniş kapsamlı olması gerektiğinin hissettirilmesi daha doğru olmaz mıydı? Yalnızca doğa karşısında insanın, çocuk karşısında yetişkinin değil, ailedeki işlevselliği açısından rol modeli olarak anne babanın daha iyisini yapabilmeye güdümlü, daha fazla paylaşıma yönelik dönüşümünden söz ediyorum.

Arkadaşım Tilki örneğindeki şansı yakalayamasak bile doğa gözlemcisi olmak için her fırsatı değerlendirmek mümkün. Ancak doğa yürüyüşüne çıkan çocuğun, gözlemlerinde kılavuz olarak kullanabileceği Türkçe kaynak sayısı yok denecek kadar az.

AYRICALIKLI BİR ÇALIŞMA
Doğa Etkinlikleri: Doğa İzcisi bu boşluğu bir ölçüde doldurmaya aday. Bir doğa gözlemcisinin gereksinim duyacağı basit malzemelerden, doğadan nasıl örnek toplanacağı, bunların ne şekilde saklanacağı, farklı ekosistemlerde hangi canlı türlerine ilişkin gözlemler yapabileceğine dair pek çok ipucu veriyor kitap. Etkinliklerin hepsinin değilse bile önemli bir bölümünün uygulanabilir olması önemli. Sözgelimi, yarasa kutusu yapmak belki bizim koşullarımızda pek de uygulanabilir değildir; buna karşılık bir terraryum oluşturup küçük canlıları gözlemlemek fazlasıyla mümkün. Kitapta, özellikle bitkiler dünyasıyla ilgili tanımlanan pratik deney düzenekleri, çocukların tek başına ya da gerektiğinde bir yetişkin eşliğinde rahatlıkla oluşturabilecekleri türden.

22 Adımda Do-ğa Eğitimi, daha çok eğitimcilerin ilgisini çekebilecek, farklı ve üzerinde durulması gereken bir kitap. Kitap, ilköğretim çağındaki çocukların uygulamalı doğa eğitimine büyük katkısı olabilecek bir çalışmanın ürünü. Kuramsal olanın uygulamaya geçirilmesini sağlayan bir projenin nasıl başladığını ve yürütüldüğünü, yöntemlerini ve sonuçlarını ayrıntılı olarak tanımladığı için mevcut yayınlar içinde ayrıcalıklı bir yeri var. Çocuklarla benzer çalışmalar yürütmeyi planlayan eğitimcilere yardımcı olabilecek bu kaynak, Türkiye, ABD, Romanya ve Bulgaristan’daki 4-8. sınıf öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirilmiş olan, küresel ölçekli olması hedeflenmiş, uluslararası bir projeyi (Eşsiz ve Evrensel Projesi) tanıtıyor. Projenin amaçları, öğrenci ve velilerin tehdit altındaki ekosistemler ve nesli tehlikede olan canlılar ile ilgili farkındalık düzeylerinin yükseltilmesine katkıda bulunmak ve bu amaçla gerçekleştirilen alan çalışmalarında öğrencilerin inceleme, keşfetme, deneysel yöntemlerle test etme, bulguları karşılaştırma ve yorumlama gibi bilimsel süreç becerilerini kazanmalarına yardımcı olmak, taşınır laboratuvar gereçleri ve eğitim kitleri üretmek ve öğretim programına entegrasyon için bir model önerisi oluşturmak şeklinde özetlenmiş.

Bu emek yoğun projenin ayrıntılı olarak açıklanan aşamaları daha çok eğitimcilerin ilgi alanına giriyorsa da, Mogan Gölü ve Eymir Gölü’nde çocukların yaptığı gözlemleri, bilimsel çalışmalara ilgi duyan yaşıtlarının da okuyacağını umuyorum. Gözlem araçgereçlerinin tasarlanması bölümünde Asit Dedektifleri Kutusu’nun hazırlanması özellikle mutfağa giren anne babaların ilgisini çekecektir. Lahana salatası hazırlarken kullandığınız sirke ya da limonun, mor lahananın rengini nasıl değiştirdiğini anımsayın ve bu ampirik bilgiden yola çıkarak, çocuklarınızın lahana suyunu laboratuvarda bir tür turnusol kâğıdı elde etmek için nasıl kullanabileceklerini okuyun.

Kaynak taramasından veri toplamaya, alan çalışmalarından veri analizine, raporun hazırlanması ve sunumundan projenin sürdürülebilirliği açısından ürünlerin ulusal ve uluslararası platformlarda paylaşımına, okullar ve STK’lar ile iletişime varan ve bütünü 22 adımdan oluşan, incelenmeyi fazlasıyla hak eden bir program var önümüzde. Nilgün Erentay ile Mehmet Erdoğan’ın “model önerisi”, doğa ve çevre okur yazarlığının bir adım ötesine geçmek isteyenlere tavsiye olunur.

Doğa İzcisi
Richard Walker
Çeviren: Hüdayi Cilasun
Tudem Yayınları / 72 sayfa
22 Adımda Doğa Eğitimi
M. Erdoğan – N. Erentay
ODTÜ Yayıncılık
174 sayfa
İlk Ansiklopedim
Larousse Gezegenimiz
Kolektif
Çev: Y. Işıl Türkşen
Mandolin Yayınları / 156 sayfa
Benim Çevre Kitabım
Ayşe Başçı
Resimleyen: Can Baytak
Kelime Yayınları / 84 sayfa
Show More