İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dedektifin gezgini, baykuşun pembesi!

Dedektifin gezgini, baykuşun pembesi!

Serda SEMERCİ

İtalya’da yaşayan yazar Almıla Aydın’ın Gezgin Dedektifler ve Bay Kuş’un Anıları başlıklı serileri farklı yaş gruplarından çocukların sevgilisi. Bazısı Bay Kuş’la beraber eğlenip gülüyor; bazısı Gezgin Dedektifler’le maceracı hikâyelerin heyecanına kapılıp gidiyor.

Şimdinin büyümüş ‘çocuk’ları iyi bilir Afacan Beşler ve Gizli Yediler’i. Bu iki seri, bir dönemin çocuklarını dedektiflikçilik oyunu müptelası etmişti zira… Almıla Aydın’ın Gezgin Dedektifler serisi de aynı tadı bırakıyor insanda. Hepsi birer küçük dedektif olsa da, yaz tatillerinde kimisi İtalya’dan kimisi İngiltere’den, hatta Japonya’dan ve Türkiye’den gelen bu dünya çocukları karması sıkı dostlar aslında. Zaten beş kitaplık serinin her kitabında ‘arkadaşlık’ temasının altı özellikle çiziliyor.

Almıla Aydın’ın eğlenceli kalemi daha küçük yaş grubu için yazdığı Bay Kuş’un Anıları serisinde de kendini belli ediyor. Bay Kuş, dünyadaki tek pembe baykuş. Üzerine boya kovasını dökünce rengi pembe oluyor! Sadece sakar da değil üstelik: Biraz huysuz ve yazık ki fena halde yalnız! Yaşamını İtalya’nın Como kentinde geçiren Almıla Aydın, İstanbul Kitap Fuarı bahanesiyle birkaç gün için İstanbul’a düşürdü yolunu. Biz de onu fuarda, kitaplarını imzalarken yakalayıp sohbet ettik.

Yazmaya İtalya’ya yerleştikten sonra başlamışsınız. Yazarlığınızın tohumları orada, İtalya’da mı atıldı, yoksa öncesinde Türkiye’de mi? İtalya’ya yerleşmeden önceki deneyimlerim günlük tutmaktan ya da şiir denemelerinden öteye gitmedi. Bu yüzden yazmaya İtalya’da başladım diyebiliriz. Ama her insanın daha küçük yaşta yapmayı hayal ettiği bir meslek vardır ya, işte benimki yazarlıktı. Ancak kimi zaman hayat insanı ardından sürüklüyor; benim de İstanbul’dayken yazarlıktan farklı bir çalışma hayatım oldu. Ardından İtalya’daki sakin yaşantım, yazma isteğimi iyice yoğunlaştırdı.

İlk kitabınız Gezgin Dedektifler serisinden ‘Eski Evin Kiracıları’ idi. Neden dedektiflik ve gezgin dedektiflerin maceraları? Çocukluğumdan beri dedektiflik maceraları okumaya bayılırdım ve her zaman seyahat etmeyi çok sevdim. Yazmaya başladığımda da bu ikisini birleştirmeye karar verdim.

Aylin, Aslı, Marco ve Alessandro her macerada başroldeler, son iki kitapta Japon arkadaşları Yuko ile Toku da ön plana çıkıyor… Dünya çocuklarını buluşturmaya çok önem veriyor olmalısınız… Sanırım bunun nedeni, dünyanın değişik köşelerinden, birbirinden farklı milletlerden arkadaşlarımın oluşu. Yıllar geçtikçe bu dostlukların beni geliştirdiğini, dünyaya ve yaşama bakış açımı etkilediğini gördüm. Elbette olumlu etkiler bunlar ve yazdıklarıma da yansıyor.

İtalya’dan Japonya’ya kadar uzandılar çocuklar bu maceralarda. Bu ülkeleri siz bizzat ziyaret ettiniz mi? Bu ülkeler hakkında bilgileri nasıl ediniyorsunuz? Seyahat etmeyi çok seviyorum. Kitaplarda adı geçen şehirler ise gezip gördüğüm, hatta birkaç kez ziyaret etme şansını yakaladığım yerler. Japonya’nın Shimonoseki adındaki şehri dışında. Shimonoseki kardeşimin bir dönem yaşadığı bir şehir. Kitabı yazarken onun Japonya’daki yaşam deneyiminden yararlandım. Yirmi yıla yakın süredir arkadaşlık ettiğim Japon dostlarımın, kültürlerini benimle paylaşmalarının da çok yardımı oldu.

Bana biraz Afacan Beşler, Gizli Yediler gibi serileri anımsattı Gezgin Dedektifler… Enid Blyton hâlâ çocuk edebiyatının en sevdiğim yazarlarından biri. Çocukken de o dönem Türkçe’ye çevrilmiş tüm kitaplarını okumuştum sanırım. İster istemez etkisi olmuştur.

Bay Kuş’un Anıları’na gelirsek… Diğer bütün baykuşlardan farklı, çünkü pembe renkte! Ama bu onu diğerlerinden ayrıcalıklı da kılıyor… Buradaki mesaj, kendini diğerlerinden farklı hisseden çocuklara mı? Kendinizi farklı hissediyorsanız belki de ayrıcalıklısınız mı demeye mi çalışıyorsunuz? Aslında aynılık bana sıkıcı geliyor. Farklı olmanın ilgi çekici, özel ve hoş bir durum olduğunu düşünenlerdenim. Belki de farkına varmadan, “Farklılıklarınızdan çekinmeyin, sizi siz yapan ve tanınmaya değer kılan o farklılıklardır,” demek istemiş olabilirim! Bay Kuş karakterini sevmemin nedeni de sıradışı ve benzersiz oluşu.

Çocuklar yalnız ve dışlanmış kahramanların maceralarını daha bir sahipleniyorlar sanki. Bu yüzden mi Bay Kuş için işler beklediği gibi gitmiyor hiçbir defasında?
Bizim için de öyle değil mi? Benim başıma çok gelir. Bir beklentim vardır, her şeyin tam da istediğim gibi mükemmel olacağını düşünürüm. Sonra işler hiç de ummadığım şekilde gelişiverir ve beni sinir eder! Bu yüzden beklentilerden arınmaya çalışıyorum! Şaka bir yana, Bay Kuş bile serinin son kitabında beklentilerinden kimilerine ulaşıyor.

İlk iki macerada Bay Kuş sanki daha bir çekingen, daha huysuz. Son iki macerada ise cesaret kazanıyor sanki; kahraman olmak için kendini ortaya atıyor. Bay Kuş da onu okuyan çocuklar gibi yavaş yavaş büyüyor mu yoksa?(!) Evet, tam da dediğiniz gibi oluyor. Hem büyüyor, hem de çocuklar tarafından ilgi görüp sevildikçe iyi ve sevecen tarafı ağır basıyor. Hatta bırakın kahraman olmayı, hiç düşünmeden tüylerini yolduğu baş düşmanı (!) havalı papağan Roni’den kurtulma planları yaparken, kendini birdenbire Roni’yi kötü korsanların elinden kurtarırken bile buluyor.

Gezgin Dedektifler ve Bay Kuş’u karşılaştırın desem… İkisi birbirinden çok farklı kitaplar. Birinde (Gezgin Dedektifler) arkadaşlığı ön planda tuttum. Diğerinde
ise daha çok güldürmek, eğlendirmek istedim.

Gezgin Dedektifler – Tapınaktaki Sır
Almıla Aydın
Resimleyen: Ferihan Şen
Altın Kitaplar / 128 sayfa
Huysuz, Sakar ve Yalnız Bay Kuş’un
İsola’daki Anıları
Almıla Aydın
Resimleyen: Reha Barış
Altın Kitaplar / 64 sayfa
Show More