İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Sinirnaz’ın tek derdi kendini anlatabilmek”

“Sinirnaz’ın tek derdi kendini anlatabilmek”

Elif TÜRKÖLMEZ

Karikatürist ve mizah yazarı Cihan Demirci çocuk edebiyatına el attı, çocuklar yaşadı! Günümüz çocuklarının dünyayı algılarken kullandıkları sözcüklere nasıl anlamlar yüklediklerini anlatan Sinirnaz’ın Sözlüğü çocuk okuyucularını bekliyor!

Gelecek yıl meslek hayatının 30. yılını kutlayacak olan karikatürist ve mizah yazarı Cihan Demirci şimdi de çocuklar için bir kitap yazdı. Tudem Yayınları’ndan çıkan Sinirnaz’ın Sözlüğü adlı kitap, günümüz çocuklarının dünyayı algılarken kullandıkları sözcüklere nasıl anlamlar yüklediklerini anlatıyor. Cihan Demirci’yle yeni kitabını konuştuk.

Çocuklar için hayatı anlatan bir sözlük yazma fikri nereden çıktı? Günümüz çocuğu artık çocukluğunu yaşayamadan varolan bozuk sistemin elinde anında paketleniyor ve konserve bir hızla büyüyor. Bu anlamda günlük tutmak nasıl bir çocuğa daha çok yakışırsa, sözlük yazmak da çocukluğunu pek yaşayamayan şu
anki kuşağa yakışır diyerek yola çıktım. Tabii ben aracıyım, aslında yıllarca gittiğim okullardaki pek çok çocuğu gözlemleyerek ortaya çıkardığım Sinirnaz’ın gözüyle bakacak olursak; onun tek derdi bu kişiye özel sözlükteki sözcüklerin yardımıyla kendini anlatabilmek. Kendini çok basit sözcüklerle bile anlatamayan kuşakların art arda yetiştiği bir ülkede hiç de fena bir düşünce sayılmaz sanırım.

Sözlükler, ansiklopediler pek okunmaz ancak ihtiyaç olduğunda bakılır. Ama Sinirnaz’ın Sözlüğü öyle değil. Klasik anlamda bir sözlük için dediğiniz geçerli olabilir ama dediğim gibi sözcükler sayesinde aslında çevresine kendini anlatmaya çalışan 12 yaşındaki bir kızın sözlüğü bu. A’dan Z’ye 12 yaşındaki bir hayatın
toplamı.

Kitaba alamadığınız maddeler oldu mu? Bu sözlük Sinirnaz’ın Sözlüğü aslında. Ona sormak lazım. Bana söylediği, aslında sözlüğüne en çok ilgilendiği
sözcükleri almış olduğu.

Maddeleri neye göre seçtiniz?

Yazarlık yaşamımın son 15 yılında söyleşilere ve imza günlerine katılmak için sayısı yüzleri bulan okullara gittim. Buralarda ‘Sinirnaz’ benzeri çocukları, özellikle de bir mizahçı gözüyle çaktırmadan inceden inceye gözlemledim. Mizah yazarlığımın bana verdiği pek çok avantajla çocuklara adım adım yöneldim. Böyle olunca bu sözcükleri benden çok 12 yaşındaki bir kız çocuğu seçmiş oldu.

Sinirnaz adlı bir kız çocuğunun deneyimleri üzerinden, tüm çocuklar için, onları ilgilendiren olaylarla ilgili açıklamalar yapıyorsunuz. Çocuk dünyasını nasıl gözlemliyorsunuz, onların nelerle ilgilendiklerini nasıl araştırıyorsunuz?

Çocuklarla anında kaynaşırım. Çünkü onlara yaşıtları olan bir ‘arkadaş’ tavrıyla yaklaşırım. Onların dünyasına tepeden bakmazsanız gerçek sorunlarını daha kolay görürsünüz. Bugünün sırtına teknoloji vurulmuş çocuğu aslında korkunç derecede yalnız ve kendini ifade edemiyor. Çünkü kendini ifade edecek sözcük kalmadı dilinde. Zaman deseniz çocuğa çocukluk yaşaması için herhangi bir zaman
dilimi de bırakmadık. Biz onları ‘çok bilmiş’ olarak görüp, anında büyütüyoruz. Oysa çocukluk devresi yaşanmadan es geçildiğinde ortalık yetişememiş, ruhsal anlamda sorunlu büyüklerle doluyor. Onların yetiştirdiği çocuklarda da çocuktan çok sorunlar büyüyor. Tıpkı şu an olduğu gibi.

Şiddet maddesinde, şiddetin eğitimsizlik ve sevgisizlikten geldiğini yazmışsınız. Çocukların şiddete daha az eğilimli olması için ne yapılabilir?

Onları ‘çocuk’ olarak görerek işe başlanabilir. Çünkü biz onların ‘çocuk’ olduklarını epeydir unuttuk… Tabii öncelikle; eğitimin çocuğu kendine güvenli, özgür bir birey olarak
yetiştirmesi gerekiyor ama bizim ülkemizde durum tam tersi malum. Hele hele televizyonun ve diğer medya araçlarının sayesinde şiddete müthiş derecede eğilimli kuşaklar yetiştirmeye başladık. Reyting uğruna geleceğini yakan bir medyaya sahibiz. Sevgisiz anne-babaların yetiştirdiği çocuklardan şiddet manyağı ağır abiler çıkıyor sonuçta ortaya. Erkek çocuklarını epeyce yitirdik. Burada tek umudum kız çocuklarının da tamamen yitirilmemesi. Çünkü bugün hâlâ kitap okuyan, hâlâ güzel şeyler için çaba içinde olanlar çoğunlukla kızlar. Sevgi dolu kız çocuklarının her alanda daha çok söz sahibi olduğu bir ülke, erkek çocuklarını
da bu yolla eğitebilir. Tabii böyle bir derdi varsa…

Teknolojik yeniliklere ya da günümüz dünyasının genel geçer kuralarına Sinirnaz bazen şaşırabiliyor ama şimdiki çocuklar bu konularda zehir gibi ve maalesef hiçbir şeye şaşırmıyorlar. Onlara hâlâ içinde gizem barındıran bir dünya bırakmak için ne yapmalı?

Sinirnaz da aslında teknolojiyi sonuna kadar kullanan ama bunu kullanırken yapılan yanlışları gören bir çocuk. Kız çocuğu duyarlılığı var. Her verilen ürünü açık ağızlılıkla anında tüketip, ilerde milyonlarca büyükten biri olmak istemiyor. Buna da çocukça bir duyarlılıkla karşı çıkıyor. Şaşırmayı unutmuş çocuklardan korkmak gerekiyor. Onlar mutlaka genetiği değiştirilmiş çocuklardır. Çocuk henüz az zehir almıştır ve şaşırma duygusu çok değerlidir. Bu duygunun bittiği yerde koyun sürüsüne karışmış büyüklerden zaten ortalık geçilmiyor. Onlara gizem barındıran bir dünya bırakmak artık çok zor çünkü dünyayı yöneten büyükler farklı dünyaları yok edip, sürekli son kullanma tarihi verilen tek bir global dünya yarattılar. Hem sanal hem de global. Ama en azından şaşırma gibi çok önemli bir duyguyu yaşatacak şeyler yazmak mümkün hâlâ…

Çocuklar için üretilen eserlere bakabiliyor musunuz? Sizce bunların niteliği değişti mi, daha iyiye gidiyor mu?

Yola yıllar önce karikatürcü olarak çıktım, hemen ardından mizah yazarlığı geldi. 2010’da 30. yılına ulaşacak yazarlığımın son 10 yılında ciddi anlamda çocuklara yöneldim. Tabii mizahçı ciddi anlamda eğilince yanlış anlaşılan bir insan. Çocuklara yönelik üretilen kitaplara bakıyorum ama çoğunda hâlâ benim çocukluğuma yönelik çoktan ‘emekli’ olmuş bir yaklaşım görüyorum. Oysa günümüzde nerdeyse çocukluk diye bir süreç bile kalmadı. Bugünün çocuğunun sorunlarından çok yazarlar kendi çocukluklarına takılıp düşüyorlar. Çocuk bu, düşen biri oldu mu gülmeye başlar. Mizahçı yanım haliyle; çocukların bize değil, yazdıklarımıza gülmesini ister. Çalakalem yazılmış, sırf kitap olsun, torba dolsun diye üretilmiş çocuk kitabı çok fazla ülkemizde. Yazarlık ülkemizde hâlâ bir meslek değil sadece başka işi olanların adeta oyalanmak için bulaştığı bir hobi. Başka işleri olan insanların kitap yazmasından çok bu işi profesyonelce yapan, tüm zamanını bu işe
ayırabilen, daha genç ruhlu yazarlara ve ondan da önemlisi bu yazarların kitaplarını basabilecek cesarete sahip sağlam yayıncılara gerek var. Şu an bir çaba var ama sanırım daha sonuçlar alınmış değil.

Sinirnaz’ın Sözlüğü
Cihan Demirci
Tudem Yayınları / 152 sayfa
Show More