İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

En Güzel Bulgar Masalları’ndan…

En Güzel Bulgar Masalları’ndan…

Kitap İçi’nin bu ayki konuğu, anonim halk masallarından derlenen Komşudan Masallar serisinin ilk kitabı En Güzel Bulgar Masalları. Yoksul bir çobanı bir prensesle evlendirmek isteyen kurnaz tilkinin masalı Çoban ve Tilki’den bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz.

Bir zamanlar yüksek bir dağda, çocukluğundan beri sürüsüyle birlikte yaşayan bir çoban varmış. Genç çoban büyümüş ama yine de köylere inmez, bir barakada yaşar, bütün gün koyunlarını otlatmaktan başka bir şey yapmazmış.

Bir gün bir ağacın altına oturmuş ve karnını doyurmak için heybesini açmış. Tam ağzına bir lokma ekmek atmışken, yanına bir deri bir kemik kalmış bir tilki yanaşıp ondan bir parça ekmek dilenmiş.

Genç çoban zavallı, çelimsiz tilkiye acımış ve ona biraz ekmekle süt vermiş.

Tilki ertesi gün yine gelmiş ve çoban onu yine doyurmuş. Gel zaman git zaman birbirlerine alışmış, dost olmuşlar.

Bir gün güneşin altında kemiklerini dinlendiren tilki demiş ki, “Çoban kardeş, sen olmasaydın ben açlıktan çoktan ölürdüm. Sen bana aylardır bakıyorsun. Sana olan minnettarlığımı göstermek için artık ben de bir şey yapmak istiyorum.”

“Ne yapacaksın ki? Ben basit bir çobanım ve ömrümün sonuna kadar da çoban olarak kalacağım.”

“Hayır,” demiş tilki. “Sen bir çoban olabilirsin ama ben yine de seni kralın kızıyla evlendirip, kralın damadı yapacağım.”

“Gülünç olma. Bu imkânsız,” demiş genç çoban. “Laf olsun diye söylüyorsun.”

“Sen beni dinle ve sakın sözümden çıkma,” diye üstelemiş tilki.

Böylece iki kafadar anlaşmış ve genç çoban, tilki ne derse yapmayı kabul etmiş.

Tilkinin daha önce bir ejderhadan çaldığı, değerli taşlarla süslü bir yüzüğü varmış. Bu yüzüğün dünyada eşi benzeri yokmuş. Yüzüğü yanına alıp kralın sarayına gitmiş ve önemli bir konuda görüşmek istediğini söyleyerek onun huzuruna çıkmayı başarmış.

“Saygıdeğer kralım,” demiş, “bu yüzük size emrinde çalıştığım prensten bir armağan. Efendim, kızınıza talip.”

“Onu hiç görmedim ki? Kızımı onunla nasıl evlendireyim?” diye cevap vermiş kral. “Önce bir gelsin, tanışalım. Sonra düşünürüz.”

“Değerli kralım, siz onun ne kadar önemli bir kişi olduğunu bilmezsiniz. Bana kızınızı vermezseniz, ordusuyla gelip ülkenizi ele geçireceğini söyledi.”

Kral düşüncelere dalmış. İşin aslı, biraz da korkmuş. En sonunda, “Bu yüzüğe bakılırsa, senin hükümdarın çok zengin ve güçlü biri olmalı,” demiş. “Git ve ona düğün için hazırlık yapmasını söyle. Kızımı onunla evlendireceğim.”

Tilki dağa geri dönüp, yaptıklarını çobana bir bir anlatmış. Ona, dediklerini dinlemesini ve ne olursa olsun hiçbir şeyden korkmamasını öğütlemiş. Kendisi de yollara düşmüş ve karşısına kim çıkarsa kralın kızının düğününe davet etmiş. Çok geçmeden, kızı istemek için büyük bir kalabalık toplanmış. Bazıları prensin nerede olduğunu soruyormuş. Tilki de prensin arkadan gelip onlara yetişeceğini söylemiş. Sonra da önden koşup gitmiş.

Yolda kendini çamura bulamış. Kralın yanına vardığında gözyaşları içinde dert yanmış, “Saygıdeğer kralım, gelirken haydutlar yolumuzu kesti. Size getirdiğimiz bütün armağanları zorla elimizden aldılar. Damadınızın giysilerini bile çaldılar. Bu yüzden saygıdeğer efendim şimdi yanınıza gelmeye utanıyor.”

Komşudan Masallar – 1
En Güzel Bulgar Masalları
Derleyen ve çeviren: Ayser Ali
Resimleyen: Arda Soykan
Nesin Yayınları / 56 sayfa
Show More