İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Annelik, kadınlık, farkındalık…

Annelik, kadınlık, farkındalık…

Behçet ÇELİK

Bu sayımızdan itibaren Behçet Çelik, Çoğul Kütüphane başlıklı köşesinde, gençlerin okumasına açık yetişkin kitaplarına dair yazılarıyla bizlerle olacak. Siftahı, Hatice Meryem’in Aklımdaki Yılan adlı kitabıyla yapan Çelik, Meryem’in annelik hallerini ele alan öykülerini değerlendirdi.

Anneliğe kutsallık atfedilmesi yeni bir şey değil; şaşırtıcı olan, modernliğin pek çok konuda kutsallık örtüsünü kaldırırken annelikle ilgili olana dokunmamış olması. Bunun nedeni anneliğin üzerindeki kutsallık halesinin, toplumsal cinsiyet rollerinin değişmemesi görevi görmesi sanırım. Anne olmanın kutsal sayılabilecek yanları var elbette; annelerimizin üzerimizdeki emeğini ifade etmek için dünyevi kavramlar yetersiz; ne var ki bu kutsallık söylemi (halesi) kadınlık hallerine ilişkin başka konuların üstünü örtüyor.

KUTSAL HALELİLER
Anne oldukları andan itibaren kadınların hayatları büyülü bir değnek dokunmuşçasına, geri dönülmez biçimde değişiyor; anne olmadan önceki hayatlar, o dönemdeki arzular, ihtiyaçlar, tutkular yerlerini, çocuğa adanmış bir hayata ve bu hayatın zorunluluklarına bırakıyor. Annelik birdenbire her şeyin önüne geçiyor -daha doğrusu böyle olduğu düşünülüyor. Ortada büyülü bir değnek olmadığı için önceki hayatın arzu ve ihtiyaçları, kaçınılmaz olarak yeniden hissediliyor. Toplumsal zorunluluklarla bireysel arzular çatıştığında kutsallık/vazife gibi kavramlar
devreye giriyor ve istekler bastırılırken kutsallık söylemi daha da güçleniyor.

Öte yandan, anne olmadan önceki isteklerini gerçekleştirmenin imkânsızlaştığını gören kadınlar kimi zaman bunları kızları üzerinden gerçekleştirmeye çalışabiliyorlar. Hem de çoğu zaman bunu, kızlarının yerleşik annelik rollerini sürdürmekten vazgeçmeden yapmasını istiyorlar. Hatice Meryem, farklı annelik hallerine ilişkin kaleme aldığı öykülerden oluşan Aklımdaki Yılan’da, basitleştirerek ancak birkaç noktasına kabaca değinebildiğim annelik ile kadınlık arasında karmaşık ve iç içe geçmiş bağlara dikkat çekiyor.

Çok çetrefilli ve çok boyutları olan bu soruna Hatice Meryem çözüm getirmeyi amaçlamamış elbette. Onun yaptığı daha çok aynı zamanda anne de olan kadınların öykülerini anlatmak. Farklı kadınların, farklı annelik hallerini anlatarak annelik konusunun farklı görünümleri olduğuna, tek boyutlu bir değerlendirmeyle bu sorunun ele alınamayacağına dikkatimizi çekiyor yazar. “Miras” adlı öykünün kilit bir önemi var kitapta. ‘Anne-kız’ konusunda yazı yazmak isteyen öykü anlatıcısı, öykü boyunca annesine isyan eder.

CİNSİYETLİ KADINLIKLAR
Annesinin mutsuz hayatına tanık olduktan sonra onun yaptıklarını yapmamayı seçtiğini anlatmaya çalışır annesine. Öykünün sonunda, annesinin verdiği tepkiyle, aralarındaki ilişkinin düz bir ilişki olmadığını fark eder. Tartışma en üst noktaya vardığında bir aydınlanma anı yaşayarak annesiyle iki ayrı uçta değil, yan yana olduklarını görür, daha da önemlisi anne-kız rolleri de sabit değildir, kritik anlarda değişebilmektedir.

Kitaptaki öbür kadınlar da benzer aydınlanma anları yaşıyorlar. Farkına vardıkları konu, kendileri, anneleri ya da bir başka kadın hakkında olabiliyor. Bir öykünün kahramanı, anneliğin kimi durumlarda kadın için korunak olabildiğini, başka bir kadınla yapamadığı söyleşi sonunda fark edince allak bullak olur. Bir başka öykünün “modern”, “iyi eğitimli”, “kendine güveni tam” kahramanı ise, kuş pazarında kendisiyle ilgili kimi gerçeklerin farkına varır. “Ucube Gibi Bir Şey”in anlatıcısı, kadın arkadaşının tuhaf davranışlarını izlerken birdenbire onun neden böyle davrandığını anlayıverir.

Arkadaşının anne olmadan önceki hali, kadının içerisinde “çürümeye yüz tut[muş]” olsa da yaşamayı sürdürmektedir. Arkadaşı, “kendisini doğuramadığını” fark etmiş ve buna dayanamamıştır. Bir başka öyküdeki anne ise kendisinden çok farklı toplumsal ve etnik kökendeki annelerle bir yanlışlık sonucu bir araya gelir. Bu karşılaşmanın başında kendisini yukarıda gören kadın, oğlunu nasıl bencil yetiştirdiğini görünce utanacaktır.

Hatice Meryem, öykülerini incelikli, mizahi bir dille anlatmayı yeğliyor.
Bu öykülerde mizah; ele alınan konunun ağırlığını azaltan bir unsur değil, kiminde kutsallığın kiminde de öykü kişilerinin iç çelişkilerinin üzerindeki örtüyü kaldırmaya yarayan bir manivela işlevi görüyor. Aklımdaki Yılan sadece anneler ve kızları için değil, oğullar ve eşler için de kadınlık ve annelik hakkında yeni farkındalıklar kazandıracak bir kitap.

Aklımdaki Yılan
Hatice Meryem
İletişim Yayınları / 112 sayfa
Show More