İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Aşk: Topu onun olduğu yere atmak…

Aşk: Topu onun olduğu yere atmak…

Şule CEPCEPOĞLU

Çocuk edebiyatı çevirilerinden tanıdığımız Gökçe Ateş Aytuğ, Bugün Aşktan Çok Sıkıldım ve Bugün Hayal Kuracaktım adlı kitaplarında, aynı günü iki farklı çocuğun ağzından aktarıyor. Çocukların güzel insanlara dönüşmesinin formülünü de veriyor bu arada: hayal kurmak, âşık olmak, utanmak…

Cumartesi gününü sevmeyen çocuk var mıdır acaba? Bir kere, sabah erken uyanmak gerekmez, okul yoktur, üstelik ertesi gün de okul yoktur! (Aslında cümleyi, cumartesi gününü sevmeyen “büyük” var mıdır, diye değiştirmek de pekâlâ mümkün!)

Çocuk olmak güzeldir ya; hafta sonu çocuk olmak kesinlikle daha güzeldir… Bugün Hayal Kuracaktım adlı kitapta, dev bir karnabaharı andıran saçları olan kahramanımız Aslı da böyle düşünüyor. En sevdiği gün cumartesi, tabii annesi onu zorla ev gezmelerine götürmediği sürece…

Aslı, istemediği şeyleri yapmaktansa hiçbir şey yapmamayı tercih eden, kedilerin dünyadaki en güzel şeyler olduğunu düşünen bir küçük kız. Şirin, akıllı ve duyarlı. Sesini duyduğu yavru kedi için çıplak ayak sokağa koşacak kadar duyarlı. Bir cumartesi günü olaylar da zaten bu durumun etrafında gelişiyor; Aslı’nın arkadaşlarından Ali’yle küslüğü, apartmanlarında yaşayan Eren abiye beslediği hayranlık ve nihayet biz okurların Bugün Aşktan Çok Sıkıldım’dan tanıdığı Aret’e duyduğu aşk… Büyük de bir sorunu var Aslı’nın: hayal kuramamak…

Bütün bunlarla birlikte, kahramanımız farkındalığı yüksek bir kız: her yaptığımız şey de bizi ayıplar konusunda uyaran büyüklere de sitemli. Yazar Gökçe Ateş Aytuğ’un yakalayakaladığı önemli bir ayrıntı bu, çünkü çocukluğumuzdan itibaren içselleştirdiğimiz bu “başkalarına ayıp olacak” duygusunu belleğimizden çok zor çıkartabiliyoruz. Her aldığımız kararda başkalarıyla savaşmak zorunda kalıyoruz. Tıpkı kahramanımızın dediği gibi; “Hayatlarımızda en çok ayıp oluyor.”

AŞKIN PENÇESİNDE
Bugün Hayal Kuracaktım, çevirilerinden tanıdığımız Gökçe Ateş Aytuğ’un ikinci kitabı aslında. İlki, yukarıda bahsettiğimiz, Bugün Aşktan Çok Sıkıldım.

Bu iki kitabı birbirinin devamı, tamamlayıcısı olarak okumak mümkün. Bugün Aşktan Çok Sıkıldım’da da aynı cumartesi gününü, bu kez Aslı’yı çok seven Aret’in gözünden anlatmış yazar. Bugün Hayal Kuracaktım’da bir kız çoğunun gözünden bakmıştık hayata, sokağa, arkadaşlığa ve aşka… Bugün Aşktan Çok Sıkıldım’da ise kahramanımız, sevimli kız kardeşi Arlin’le başı dertte olan, apartmanın girişindeki karoları çizgilerine basmadan yenmeye uğraşan Aret… Aslı’nın tersine,
Aret cumartesilerden nefret ediyor. En azından sıkıcı olanlarından, mesela bakkala gitmek ve kardeşiyle bütün günü geçirmek zorunda kaldıklarından….

Böyle anlatıyorum, çünkü yazar da bu iki çocuğun dünyasını oldukça eğlenceli ve olduğu gibi anlatmış. Sayfa kenarlarına oklar çekmiş, öykü aralarına çoktan seçmeli sorular koymuş, böylece zaten sevimli olan çocuk ağzını, daha da eğlenceli ve keyifle okunur hale getirmiş.

Aslı nasıl utangaçlık, hayal kuramamak gibi duygularıyla ve kendisiyle savaşıyorsa, Aret de kesinlikle çok sevimli –tıpkı hepimizin çocukluğundan hatırlayacağı gibi, saç çekmeler, bütün oyunları birlikte oynamak istemeler–; bir aşkın pençesinde kimi zaman yorgun, kimi zaman heyecanlı, kimi zaman küskün.

“Ben onu seviyorum. Her zaman değil, bazen, sık sık, çok zaman onu seviyorum. Böyle bazen arkadaşlarla top oynarken, kızlar da kenarda evcilik filan oynarken topu onun olduğu yere atıyorum, koşarak almaya gidiyorum. Mesela o zamanlarda ona bir öpücük üflemek istiyorum. Beni alkışlasın istiyorum.”

Duyguların o çok anahtarlı kapısında yetişkinler bile kıvranırken, çocuklar ne yapsın? Hele bir de konu aşksa. Böylece Aret sayesinde yeni bir tanımını daha yapabiliyoruz aşkın: Aşk topu onun olduğu yere atmak değil de nedir? Bunu da “büyüklere” uyarlayabilirsiniz. Hissettiklerinin içinden çıkamadığı zaman, “yerde taşlar var iyi ki” diyen Aret gibi, sizin de tekmelediğiniz olmadı mı taşları?

Hayatımızın anlaşılmaya ve takdir görmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz en güzel dönemini, öyle saraylarda yaşayan prensesler aracılığıyla değil, yaşadığımız evlerden, sokaklardan anlatmış Gökçe Ateş Aytuğ. Hissettiklerimizin bizi biricik ve özel yaptığını, asıl önemli olanın duygularımız olduğunu göstermiş bir bakıma… Hayal kurmak, utanmak, sevmek, cesur olmak, âşık olmak… Güzel çocukların, nihayet güzel insanlar olması için…

Bugün Hayal Kuracaktım
Gökçe Ateş Aytuğ
Hayykitap / 104 sayfa
Show More