İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Hayatın neler getireceğini kim bilebilir!..

Hayatın neler getireceğini kim bilebilir!..

Zarife BİLİZ

Feridun Oral’ın nefis bir hayalhanenin ürünü olan Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha adlı kitabının, hem resimleriyle hem öyküsüyle hepimize söyleyecek çok lafı var. Bir ilk okuma kitabı insana hayatı öğretebilir mi demeyin. Geleceğin kitap kurtlarını yaratacak tohumlar böyle kitaplarda saklı.

Kitapları seven, hayatı boyunca kitaplarla ilişkisini sürdüren hemen herkes hatırlar sanırım okumayı ilk öğrendiği zamanın heyecanını. İlk kitabını. O güne dek sadece resimleriyle anlam taşıyan sayfalar, harf dediğimiz o kargacık burgacık simgelerin önümüzde geniş bir evreni açmasıyla, başka bir mana kazanıvermiştir çünkü. Evrenimiz genişlemiştir; önce yavaş yavaş, sonra zaman ilerledikçe hızla açılmıştır başka âlemler, başka insanların iç dünyaları önümüzde.

CİN ALİ’DEN BUGÜNE
Okumanın o geniş evreni benim kuşağım için Cin Ali serisiyle açılmıştır mesela. Küçük boyutlu, üç beş sayfalık, baskısı da kâğıdı da gerçekten mütevazı nitelikteki bu çöp-adamın basit maceraları, hecelerin peşindeki serüvenin ilk adımlarını oluşturmuştur. Ucuzdu Cin Ali kitapları. Bir ilkokul çocuğunun mütevazı harçlığıyla alabileceği denli ucuz. Sonra, daha pahalı, büyük boy, baskısı da kâğıdı da daha nitelikli Ayşegül serisi vardı. Onlar anne-babayla birlikte, arada bir alınırdı belki. Vardır elbette 70’li kuşağın hatırladığı başka ilk okuma kitapları. Niyeyse benim hafızamda en çok bunlar yer etmiş.

Bugün çocuklar daha varsıl bir ortamda büyüyor, her anlamda. İlk okuma kitaplarının sayısı da, görsel ve içerik kalitesi de arttı. Kitap raflarında çocukların iştahını kabartacak envai çeşit ilk okuma kitabı var. Desenler, renkler, tasarım gerçekten biz büyükleri bile heyecanlandırır nitelikte.

Feridun Oral’ın yazıp resimlediği Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha kitabını elime aldığımda, işte böyle bir heyecan hissettim ve düşündüm; okumayı yeni öğrenen bir çocuğu, kitap denilen o büyülü dünyanın içine çekmek için hangi özellikleri taşıması gerekir bir ilk okuma kitabının diye.

Çocukluğun hayallerle bezeli o büyülü dünyasından dışarı ilk adımlarını atan küçük insan için görselliğin, kitabın resimlerinin önemi inkâr edilemez. Öncelikle resimleriyle sihirli bir dünyanın kapısını açmalı ki kitap, çocuk, adına okuma denen ve henüz zorlandığı bu şifre çözme işine girişmek için bir arzu hissetsin. Yılmasın. Sonra tabii ki anlatılan hikâyenin çocuğun dünyasında bir yankı bulması, aynı merak duygusunun devam etmesini sağlaması gerekiyor. Mümkünse yüzüne hafif bir gülücük kondurması. Belki daha da önemlisi, anlatının kahramanını çocuğa yakın hissettirmesi.

KEŞFETMENİN TADI
Feridun Oral’ın, pirinç-obur bir ejderha ailesini anlattığı kitabı işte bu özelliklerin hepsini taşıyor. Küçük ejderhanın, “Yarın doğum günüm, artık büyüdüm. Pirinç lapası yemek istemiyorum. Değişik bir şey yemek istiyorum!” sözleriyle başlayan anlatısı, çocukların büyüme macerasındaki ilk cüretkâr adımlarını çok güzel betimliyor. Küçük ejderha büyüme ve yeni şeyler keşfetme arzusuyla çıktığı yolculukta tek başına yol alıyor. Evet, arada bayağı bir “başarısızlık” yaşasa da,
bunlardan yılmıyor. Daha doğrusu, bunları bir “başarısızlık” olarak görmeyip, keşfin tadını çıkarıyor. Yolculuğun sonunda tüm bu “başarısızlıkları” bir kazanca dönüştürmeyi de başarıyor üstelik.

NEYE NİYET, NEYE KISMET!
Küçük ejderhanın alttan alta verdiği en önemli ders belki de, “hayatla kavga etmeyip” ona bir çocuğun tarafsız, anlamaya çalışan gözleriyle bakarsanız, her tecrübeden bir kazanımla, hatta yeni dostlarla çıkabileceğiniz. Yeter ki, karşılaştığınız zorlukları, size başka insanların, hayatın kasıtlı kötülükleri olarak değil, yeni şeyler öğrenme fırsatı olarak görün. Onları bir cenk meydanının savaşçıları, kendinizi de güdümlü bir mermi olarak görmek yerine, size bir şeyler öğretebilecek olası dostlar olarak algılama cesaretine sahip olun.

Çünkü Küçük Ejderha tam da böyle yapıyor. Önce yemeyi, tadına bakıp yeni yiyecekler arayışında birer araç olarak kullanmayı düşündüğü hayvanlar ondan kaçıp saklanmayı başarınca, hiç kızmıyor, yoluna devam ediyor, üstelik “dönüş yolculuğunda” onlarla dost bile oluyor. O hayvancıkların yediği sebzeler, meyveler de, hiç hesapta yokken, menüsüne ekleniveriyor. “Neye niyet, neye kısmet,” diye buna dense gerek. Hayatın insana neler getireceğini kim bilebilir!.. Küçük Ejderha bunu hepimize çok güzel anlatıyor.

Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha
Feridun Oral
Yapı Kredi Yayınlar / 40 sayfa
Show More