İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Ünlü Rus yazar Stepne’nin izinde

“Ünlü Rus yazar Stepne’nin izinde”

Ceyhan USANMAZ

Edebiyatımızın koca çınarı Rıfat Ilgaz’ın 100. doğum yılını kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde, Ceyhan Usanmaz bizim için Bacaksız serisini, Hababam Sınıfı’nı ve tabii ki bu eşsiz eserlerin arkasındaki yazarı ele aldı.

Rıfat Ilgaz’ın “Edebiyatımızın Koca Çınarı” olarak anılması afaki değil elbette, uzun uzun anlatmaya çalışmak yerine, kısaca şöyle söyleyebiliriz sanırım; kaleme aldıkları, hayat hikâyesi, duruşu bunun nedenini ortaya seriyor. Önümüzdeki ay, 7 Mayıs’ta, değerli yazarımızın 100. doğum yılını kutlayacağız. Bu tarih yaklaşırken kuşkusuz birçok etkinlik ve gelişme de bizleri bekliyor olacak; örneğin, atılan ilk somut ve büyük adımlardan biri, Çınar Yayınları ile İş Kültür Yayınları’nın işbirliğiyle, 100. yıl anısına Rıfat Ilgaz’ın bütün eserlerinin yeniden yayımlanması oldu. Ayrıca, her yıl geleneksel olarak Rıfat Ilgaz’ın doğum yeri olan Cide’de düzenlenen, ama son zamanlarda eski havasını biraz kaybetmiş gibi görünen “Cide Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür ve Sanat Festivali” de umarız bu yıldönümü vesilesiyle eski coşkusuna kavuşur. Edebiyata şiirle adım atan, ama sonrasında roman, öykü, anı, tiyatro ve çocuk kitapları gibi hemen her alanda kalem oynatmış olan Rıfat Ilgaz’ın, “Okutmak Üzerine” adlı şiirindeki, “Kim ne derse desin / Çocuklar için yazdım hep” dizeleri, çocuklara verdiği önemin yansıması olarak okunabilir.

Rıfat Ilgaz’ın çocuk kitapları içinde Bacaksız kitaplarının yeri ayrı diye düşünüyorum; Cin Ali, Ayşegül gibi serilere aşina olanların aklının bir köşesinde eminim Bacaksız da yer almaktadır. Sözü buradan açmışken, geçen ay Irmak Zileli, bu sayfalardaki “Ayşegül Bizim Mahalleden Değil!” başlıklı yazısında, yeniden yayımlanmaya başlayan Ayşegül serisiyle ilgili şunları yazmıştı: ”Bu küçük kıza haksızlık etmek istemiyorum, ama bizim mahalleden olmadığı kesin Ayşegül’ün; adı istediği kadar Türkçe olsun. Evet, Ayşegül hepimiz gibi kardeşiyle kavga eden, sonra bundan pişmanlık duyan, annesine sürprizler hazırlayan, okula giden, arkadaşlarıyla oyun oynayan bir çocuk, ama yine de olmayan, bir türlü yerli yerine oturmayan bir şey var onda.” Gün geçtikçe, her ne kadar özellikle büyük şehirlerimizdeki yaşam biçimi farklı bir noktaya doğru ilerliyorsa da, büyük bir çoğunluğun halen mahalle yaşamı içinde oluşu, belki de Ayşegül’ün aksine Bacaksız kitaplarındaki hikâyelerin bize neden daha yakın olduğunun cevabını veriyor. Gerçekten de Bahri’nin, yani Bacaksız’ın ve başta Paytak Yılmaz, Dobiş Mehmet, Lüfer Temel, Seksek Ali, Kek Ömer, Sarı Sevil, Hapşırık Gülten ve Karamarsık Çetesi olmak üzere yakın çevresindekilerin maceraları
bir yana, arka planda mahalle yaşamından, o dönemin hayat şartlarından kesitlerin de verildiği beş kitaplık seri bugün bile güncelliğini koruyor diyebiliriz. Bu arada, kimi zaman Kamyon Sürücüsü, Sigara Kaçakçısı, Paralı Atlet olarak, kimi zaman da Okulda ve Tatilde karşımıza çıkan Bacaksız’ın yakın zaman önce Almancaya çevrilerek yayımlandığını da hatırlatalım.

Bacaksız serisinin yanı sıra, kuşkusuz Rıfat Ilgaz ismini, Hababam Sınıfı’ndan ayrı düşünmek olanaksız. 1956 başlarında, İlhan Selçuk yönetiminde çıkan Dolmuş adlı mizah dergisinin yazı kadrosuna katılan Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı’nın ilk hikâyelerini burada bir dizi şeklinde yayımlamaya başlar. İsmine atfen, bütün yazarların Vites, Dişli, Kriko gibi takma adlarla katkıda bulundukları Dolmuş’a sonradan katıldığı için, Rıfat Ilgaz Stepne imzasını kullanır. Bu yazı dizisi, oldukça ilgi görmesi üzerine devam ettirilir ve sonrasında bir araya getirilip yine Stepne imzasıyla kitaplaştırılır. Hababam Sınıfı’na gösterilen ilginin günbegün artıyor oluşu, ileride kitaba sahip çıkmak adına Rıfat Ilgaz’ın Stepne’nin kendisi olduğunu açıklamasını gerektirir; ama yazarın o günlerde inandırıcılık açısından güçlük çektiği görülüyor. Rıfat Ilgaz’ın çevresindekileri ikna edemediğine örnek olarak, dağıtımcı Faruk’la yaptığı söylenen –içinde ince bir eleştiriyi de barındıran– şu konuşmayı aktarabiliriz:

– Nerde Stepne, nerde Rıfat Ilgaz?.. Bırak dostum sen bu işleri!
– …
– Rusçan fena değil; doğrusu ilk kitabı çok güzel çevirmişsin!
– Ben mi çevirmişim? Hangi yazardan?
– Hangi yazardan olacak! Stepne’den… Baktın birincisi iyi gitti, ikinciyi de sen yetiştirdin geriden!

Aslında bugünlerde bile Hababam Sınıfı’nı Rıfat Ilgaz’la ilişkilendireceklerin
sayısının, Hababam Sınıfı’nı duymuş olanlardan az olduğu iddia edilebilir.
Bunun en önemli sebebi, Hababam Sınıfı kitaplarının 1970’li yıllarla birlikte beyazperdeye de uyarlanması elbette. Bütünüyle izlemese bile, hemen herkesin Hababam Sınıfı filmlerinden en azından birkaç diyaloğu ezbere bildiğini, hatta birkaç sahneyi canlandırabileceğini düşününce, Hababam
Sınıfı romanlarına da neden aynı ilginin gösterilmediğini anlamak güç açıkçası. Üstelik genel kabul olarak, kitaplardan uyarlama çoğu film için dile getirilen bir görüş Hababam Sınıfı için de geçerliyken. Sürenin kısıtlı oluşundan, ekonomik kaygılardan ya da başlı başına farklı bir disiplin olduğundan dolayı, uyarlama filmlerin, kitapları çoğu zaman tam olarak yansıtamadığı, ruhunu aktaramadığı eleştirisi sık sık dillendirilir. Romanlarından uyarlanan filmlerin Rıfat Ilgaz’ın da içine sinmediği söylenir. “Toplumcu gerçekçi” akım içinde değerlendirilen Rıfat Ilgaz’ın itirazı tam da bu noktada, hikâyelerindeki eleştirilerin göz ardı edilerek, yalnızca güldürü unsurlarının ön plana çıkarıldığı yönündedir. (Bu konuda, Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz’ın, babasının yazarlık “macerası”nı aktardığı ve Hababam Sınıfı’nı da toplumsal açıdan sorguladığı Sınıf ’ın Efsanesi isimli kitabına bakılabilir.) Yine de Hababam Sınıfı romanlarını okurken çoğu hikâyenin tanıdık gelmesi, örneğin İnek Şaban’ın anlatıldığı kısımlarda Kemal Sunal’ın ya da Badi Ekrem’den söz edildiğinde Şener Şen’in hatırlanması kaçınılmaz; ama Hababam Sınıfı’nın farklı hikâyeleri için  yakın zaman önce çekilen devam filmlerindense– romanların okunması tercih edilebilir. Buna ek olarak Çınar Yayınları, Hababam Sınıfı’nın 50.
yılına özel bir baskı yapmıştı 2006’da, Turhan Selçuk’un çizimleri de yer alıyordu; bu resimlerde karakterlerin farklı yorumlarını görmek de ilginç olacaktır.

Son olarak da sanırım en iyisi, Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı oyunu için yazdıklarından bir bölüm aktarmak: “Hababam Sınıfı hepimizin oyunu. Kendi gerçeğimizle yüz yüze getirecek zaman zaman sizi. Yalnız benim okul anılarım değil bunlar, ortaklaşa yaşantılarımız… Eğer kendinizi oyuncuların arasında bulursanız benim ustalığımdan değil, gerçeğin sağlamlığındandır. Olaylar sizi anılarınızın denizinden geçirip, sorumsuz yıllarınızın başıboşluğunda katıla katıla güldürürken içinizde bir burukluk beliriyorsa bize kızmayın. Nedenlerini, her birimizin başka türlü acısını çektiğimiz eğitim düzenimizin bozukluğunda arayın.”

Bacaksız Kamyon Sürücüsü
Rıfat Ilgaz
Çınar Yayınları
88 sayfa
Hababam Sınıfı
Rıfat Ilgaz
Resimleyen: Turhan Selçuk
Çınar Yayınları / 416 sayfa
Show More