İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Zaman içinde kentlerin gelişimi

Zaman içinde kentlerin gelişimi

Şebnem AKALIN

İş Kültür Yayınları’nın Çocuk ve Bilim serisinden çıkan Zaman İçinde Kent adlı kitap, insanlığın bugüne kadar gelen tarihinde yerleşimlerin ve kentlerin gelişimini anlatıyor, üstelik resimli güzel tasarımıyla bunu hiç can sıkmadan ve okura kitabı istediği gibi okuma özgürlüğü vererek yapıyor.

İş Kültür Yayınları’nın Çocuk ve Bilim serisinden çıkan Zaman İçinde Kent gibi kitapları çok severim. Çevirdiğiniz her sayfada karşınıza bir tablo çıkar. Sayfanın bir köşesine yazılan bilgilerden çok daha fazlası çizimlerle aktarılmıştır. Genel bilgi veren birkaç satırı okuduktan sonra, resmin detaylarını incelersiniz. Çizgi roman gibidir. Ama sayfa kutucuklara bölünmediği için resme istediğiniz noktadan bakmaya başlayabilirsiniz. İlk satır diye bir şey söz konusu değildir. Sayfaya
göz gezdirirken çok sayıda ayrıntıyı fark ettikçe, bir resme derinlemesine bakmayı öğrenirsiniz.

ARKEOLOJİK İZLER
Bu kitap da bakmaya doyamayacağınız resimlerden oluşuyor. Taş Çağı’ndan uzak geleceğe, dünya üzerinde insanların neden olduğu değişimin öyküsü betimlenmiş. Çağlar boyunca bir kentin üst üste katmanlar halinde nasıl kurulduğunu, gelişip büyüdüğünü gösteriyor. Kentler nasıl üst üste inşa ediliyor, diye düşünebilirsiniz. Yüzlerce yıl boyunca savaşların, yangınların, deprem, sel gibi doğal afetlerin neden olduğu yıkımlar ilk nedenlerden. Ayrıca eskiyen yapılar yıkılıp yerlerine yenileri yapılırken bile geçmişin izleri toprağa gömülüyor. Bir kent ne kadar eski ise geçmişe ait tabakalar da o kadar derine gidiyor.

Taş Çağı’nda ağaç, balçık ve sazdan basit kulübeler yapan insanlar, Demir Çağı’nda kentlerinin çevresini kereste ve topraktan güçlü duvarlarla korumaya başladılar. Kitapta açıkça belirtilmemiş ama güçlü silahların yapılmaya başlanması ile kentlerin düşmandan korunması için etkin önlemler alınması aynı döneme denk geliyor. Antik Roma’da evler taş ve tuğladan yapılmış, kanalizasyon ve içme suyu dağıtımı için sistemler inşa edilmişti. Büyük meydanları, kamu binaları, hamamları, arenaları olan büyük kentlerdi bunlar.

SAVAŞ, YANGIN, HASTALIK…
Karanlık Çağ olarak adlandırılan M.S. 5. yüzyılda, Kuzey Avrupa’dan gelen barbar akıncılar Roma İmparatorluğu’nu istila ettiklerinde, bu kentler harabeye döndü. Ortaçağ’da pencerelerden atılan çöpler yüzünden kentler oldukça pisti. Roma Çağı’nda kullanılan kanalizasyon sistemi unutulduğu için, 16. yüzyılda bile kentler kötü kokuyordu. 17. yüzyılda veba salgınları bu sağlıksız koşulların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Ayrıca kaza sonucu çıkan yangınlar veya düşman istilaları kentlere zarar veriyordu. Kitap ilerledikçe, bu yıkımlar nedeniyle sayfaların altındaki katman kalınlaşmaya ve bir önceki çağda gördüğümüz yapıların kalıntıları üst üste yığılmaya devam ediyor.

18. yüzyılda Roma yapılarını kopya eden taş ve tuğla evler, taş döşeli geniş sokak ve meydanlar yapılmaya başlandı. 19. yüzyıla gelindiğinde değişim daha büyük boyutlardaydı. Çok sayıda bina inşa edilmiş, yer altı boruları ile gaz ve su evlere taşınmış, atıklar kanalizasyon ile boşaltılmaya başlanmıştı. Bununla birlikte yeni bir sorunla karşılaşıldı; trafik sıkışıklığı. 150 yıl önce Londra’da atların çektiği yük ve yolcu arabaları adım adım ilerliyor, gürültü ve koku herkesi rahatsız ediyordu. Yer altı demiryolu hattı ile sorun çözümlenmeye çalışıldı. 20. yüzyıl ise savaşlar ve yeniden inşa çalışmaları ile eski binaların çoğunun yok olduğu bir dönemdi. Soğuk Savaş döneminde atom bombası tehdidine karşı yerin 40 metre altına yapılan bir sığınak, kitaptaki ilginç detaylardan. 21. yüzyıla ait sayfa temenniler içeriyor: 50 yıl içinde daha yeşil, çevreyi kirletmeyen elektrikli taşımacılık sayesinde havası temiz, rüzgâr ve güneş enerjisi kullanan binaları olan bir kent.

GELECEĞİN KENTLERİ
Bu kitabı okurken, Japonya’da meydana gelen depremin ve sonrasında okyanusta oluşan dev dalgaların yol açtığı yıkımın görüntülerini hatırladım. Nükleer santralden yayılan radyasyon sızıntısını düşündüm. Elimdeki kitabın son sayfası ise 10 bin yıl sonra kentlerimizin neye benzeyeceğini gösteriyor. Bir savaş veya iklim değişikliği yüzünden tümüyle tahrip olmuş bir çevrede birkaç yapı kalıntısı. Gelecekte uygarlık yeniden başladığında veya olur ya uzaylılar gezegenimize keşfe geldiğinde, bir zamanlar kent olan yerde araştırma yaptıklarında toprağın derinliklerinde çok şey bulacaklarına hiç şüphe yok.

Zaman İçinde Kent
Peter Kent
Çeviren: Ayşe Hacımirzaoğlu
İş Kültür Yayınları
48 sayfa
Show More