İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yeni yılın coşkusu

Yeni yılın coşkusu

Nurduran DUMAN

Yeni başlangıçlar yapmak her zaman umut ve sevinç verir insana. Yeni bir yılın gelişini kutlamaya hazırlandığımız bu günler öncelikle bu coşkuyla anlam kazanır belki de. Şükran Farımaz sekiz öyküden oluşan Bir Yılbaşı Masalı adlı kitabında işte bu coşkuya Kibritçi Kızı da davet ediyor.

Hemen her kültürde, bilinen tarih boyunca kutlana gelmiştir yeni yıllar. Yılın başlangıç tarihleri ile gelen yılı karşılama ve kutlama biçimleri toplumlara göre değişiklik gösterse de bir şey hiç değişmemiştir: yılbaşı ruhu. Yılbaşı ruhu hep aynı coşkuyu ve umudu barındırmış, taşımış ve aktarmıştır yıldan yıla, toplumdan topluma, insandan insana.

Yeni yıl kutlamalarının, birey ve toplum üzerindeki itkisi acımasızlığa varan günümüz tüketim dünyasının çılgınca dönen çarkına hizmet eden ucuz bir malzeme olduğu söylenebilir. Doğrudur; sahicilik ve samimiyet ıskalandığında, yılbaşı ruhunun böyle çirkin bir işe alet olması her zaman ciddi bir olasılık. Ayrıca, günümüz dünyasının, altına odun diye acı ve zulüm sürülmüş kaynayan bir kazan olduğunu işaret edip, gezegen ve insanlık bu durumdayken yılbaşı ruhunun da ne demek olduğunu soranlar da olabilir. Güzel soru, ancak işte tam da bu durumda daha da sıkı sarılmak gerekiyor yılbaşı ruhuna. Yaşama sevinci, şevk ve umut çünkü bu ruhun sunduğu. Evet, bunca karmaşa ve kargaşanın arasında belki de tek seçenektir bu ruhu içimize iyicene yerleştirmek, üstümüze giyinmek. İyiliği gerçekleştirmek için gayret göstermeye söz vermektir çünkü onun dilekleri. İnsanların yeni günleri, haftaları, ayları, kaçırılmamış iyilik fırsatlarından oluşmuş bir sonraki yılsonuyla tamamlamalarını dilemektir.

YILBAŞI RUHU
Yeni yılları karşılamanın, duvara yeni bir takvim asmaktan ve yeni bir ajanda doldurmaya başlamaktan başka anlamı olmadığını söyleyenlerin aksine, hayatımızın çeşitli alanlarının sahne olduğu ve/veya sahne aldığı her bir kutlamanın birer fırsat olduğunu düşünmeliyiz belki de. Hesaplaşmak için de önemli bir fırsat olduğunu akılda tutarak. Her gelen günü yeni bir doğum diye adlandırıp bir başlangıç nedeni yaparak, aslında kendi ömrümüzün, ülkemizin ve gezegenimizin ve hatta evrenimizin iyi günlere şahit olmasını dilemek bizden ne eksiltebilir? Sevgiyi ifade etmek, sevdiğini itiraf etmek, hayatımızda yer alan herkese var oldukları için teşekkür etmek, onlar için güzel dileklerde bulunmak, yaşadığımız her şeye tanık olan zamanı şereflendirmek, bir fırsat değil midir?

Tüm dünyanın yılda bir kez olsun hep birlikte iyi niyetle, umutla, iyi dileklerle ve gülerek evreni şenlendirmek için büründüğü yılbaşı ruhu elbette pek çok sanat eserine, filme, tiyatro oyununa esin olmuş, pek çok kitapta başrolü kapmıştır. Bunlardan biri de Şükran Farımaz’ın çocuklar için yazdığı masallardan oluşan, adı üstünde kitabı; Bir Yılbaşı Masalı. Öncelikle belirtmekte fayda var, yalnızca çocuklar okusun ya da dinlesin diye değildir masallar, yetişkinler insana dair bir şeyleri unutmasın diyedir de…

Kitabın adını da aldığı ilk öyküsü, “Bir Yılbaşı Masalı”nda kahramanımıza yine bir yılbaşı masalı kahramanı olan Kibritçi Kız arkadaşlık ediyor. Lapa lapa kar yağan bir yılbaşı gecesi… Işıklarla donatılmış evlerden birinin salonunda şömine yanmakta, gelin gibi süslenmiş çam ağacından göz alıcı renkler saçılmakta ortalığa… Evde kim varsa kusursuz bir yılbaşı için koşuşturup duruyor. Oysa hiç mutlu olmayan evin küçük kız çocuğu, başka yerlerin, uzak ülkelerin düşünü kurmakta. Yanardağları, soğuk iklimlerin sessiz ormanlarını, ren geyiklerinin gezindiği ıssız yolları düşünmekte o. Herkes eğlenirken, yatağa girip mutlu ya da mutsuz tüm çocuklar gibi uykuya dalıyor, ama gecenin ilerleyen saatlerinde Kibritçi Kız’ın odasına gelişiyle uyanıyor. Birlikte ip eğirip dünyanın gece ve gündüzünü yaratan nineyi, Karlar Kraliçesi gibi kahramanları ziyaret gidiyorlar. Masalın sonu Kibritçi Kız’ınki gibi bitmiyor neyse ki, güzel bitiyor; küçük kız anlıyor yaşamın ve sahip olduklarının kıymetini.

“Tahta At”, “Papatya Falı”, “Karatavuk”, “Mavi Çam”, “Deniz Feneri”, “Prenses ve Pisipisiotu”, “Ana İle Oğul” adlı, masal biçimiyle yazılmış sekiz öyküden oluşuyor kitap. Sinan Gürdağcık’ın sevimli çizgileriyle şenlenmiş bu kitapla yazar bize, kendine özgü fantastik dünyasından yepyeni çağdaş masallar armağan ederken, göndermeler yaptığı birçok masala da selam çakarak bizim de borcumuzu ödemiş oluyor. Bazı masalların üzerinde farklı bir bakış açısıyla yeniden durmamız gerektiğini hissettirerek, onlara yeni bir yorum borçlanmamıza neden oluyor ya neyse… Bu borç iyi bir kazanç demek ne de olsa.

Herkese masal gibi yıllar…

Bir Yılbaşı Masalı
Şükran Farımaz
Resimleyen: Sinan Gürdağcık
Can Çocuk Yayınları
91 sayfa
Show More