İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Poşetto nereye gidiyor?

Ceren Kurt’un Poşetto adlı kitabı, bir naylon torbanın garip yolculuğunu anlatıyor. Ne biçim bir konu
bu demeyin; “geri dönüşüm” denen bildik bir temayı ele alan hikâye, kurgusuyla, yumuşak bakış
açısıyla ve kolaja dayalı, sık rastlanmayan görsel tasarımıyla farklılaşıyor.

Melek Özlem SEZER

Gün içinde gördüğümüz poşet sayısını nelerle karşılaştırabiliriz? Diktiğimiz fidelerle? Suladığımız ağaçlarla? Toprağa attığımız çapa sayısıyla? Yahut soluduğumuz karbonmonoksitle? İçtiğimiz sulardaki zehirli atıklarla? Denizde yüzen mazotlarla, çöplerle? Nesli tükenen canlı türleriyle? Havada uçuşan bir naylon poşet bazen çok estetik, hatta sinematografik görüntüler sunabilir. Ama denizde salınıp duran poşetler ya da yeşil alanlarda bira şişeleriyle, teneke kutularla, ambalajlarla birlikte çalılara takılmış yırtık naylon parçaları, çiçeğin dibindeki eciş bücüş, kirli poşet bütün tadımızı kaçırır. Hiç olmasalar daha iyi ama geri dönüşüm kutularında yer aldıklarında en azından biraz rahatlar vicdanımız.

YALIN VE AKICI BİR DİL
Ceren Kurt’un naylon poşeti ise oldukça sevimli. Rahatsız edici imgelere yüz vermeden, ferah, yaratıcı bir görsel tasarımla ve tatlı tatlı anlatılan hikâyesiyle mesajına doğru ilerliyor. Üstelik başlangıçta, bu tip hikâyelerde çoğunlukla ilk birkaç cümlede şıp diye anladığımız mesajı ve kolay tahmin edilen sonu akla getirmeyen bir kurgu ustalığıyla yapıyor bunu. Böylece bildik ancak tekrarının gerekli olduğu bir hikâye; kurgusuyla, tavrıyla, yumuşak sıyla ve sık rastlanmayan, kolaja dayalı görsel tasarımıyla farklılaşıyor. Ceren Kurt’un dilsel başarısında ise en büyük
payı yalın, kolay anlaşılır, akıcı anlatımı alıyor. Rahat, zevkli bir okuma sunuyor.

POŞETTO BEBEK TAŞIYOR
Şöyle başlıyor kitap: “Bu, büyük bir naylon torbanın garip yolculuğudur.” Kahramanımızın adı Poşetto. Nerede mi Poşetto? Şimdilik bir oyuncak mağazasında! Diğer poşetlerden çok daha büyük olduğu için uzak bir köşede. Derken bir anne kızına, ancak Poşetto’nun taşıyabileceği kadar büyük bir bebek alınca mağazadan ayrılıyor ve dış dünyayı da ilk kez o gün görüyor. Doğrusu Ceren Kurt kadar, kitabın görsel tasarımını yapan Ayşe Akıllıoğlu da bu ilk şaşkınlığı ustaca veriyor. Derken Poşetto eve geliyor, işlevi sona eriyor, paket kâğıdı ayrı bir kutuya konurken, Poşetto da
komşu kutuya konuyor. Şaşırıyor Poşetto, arkadaşları açıklıyor: Değişim Merkezi’ne gidecekler! Poşetto son derece memnun kaldığı bir geri dönüşüm geçiriyor ve oyuncak mağazasına geri dönüyor.

Bir akıllı demiş ki “Çok gerekli olmadıkça, etrafınızdaki nesneleri çoğaltmayın.” Bu bana da mantıklı bir hayat pratiği olarak geliyor. Çünkü nesneler her ne kadar hareketsiz durdukları için zararsız görünseler de asıl zararları burada başlar. İradeleri yoktur; bu nedenle de bizim irademizi talep ederler; alınırken de, kullanım biçimlerinde de, atılırken de. İradesiz oldukları için zararlarına dair sorumluluk da bize aittir. Naylon poşetler akıl almaz bir hızla çoğalıp duruyor. İnsanlar ve tüketimleri de öyle. Çöplükler toplanıp bir kıta oluşturacak neredeyse. Bunların içinde doğaya karışıp gübre olabilecek, fayda sağlayacak maddelerin, çöplüklerde metan gazı üretimi için çalışması üzüyor insanı. Yine de bu çöp kıtada erimesi en muhtemel ülke onlarınki. Naylon türevi atık maddelerse, çöp kıtanın küçük ama güçlü ve kalıcı krallığı olacak. Onları yıkacak cevval bir bilim savaşçısı çıkmadı henüz.

Öte yandan hayatımıza büyük kolaylıklar sağlıyor bu poşetler. Ucuz, hafif, pratik olmaları, sulu maddelerin akışını önlemeleri, en önemli avantajları. Hatırlıyorum da çocukluğumuzda naylon poşetler yıkanır, bir kez daha kullanılırdı. Çamaşır iplerine asılı rengârenk poşetlerin şiirsel bir duruşu vardı. Şimdi ise genel ilke, hayatın her alanında olduğu gibi, “kullan, at.” Mademki
kullanmaktan vazgeçemiyoruz, atacağız, peki ama nereye?

Ceren Kurt bu sorunun cevabını genç dimağlara henüz esnek oldukları zamanda yerleştirmeye çalışıyor.

Poşetto
Ceren Kurt
Resimleyen: Ayşe Akıllıoğlu
Elma Çocuk, 40 sayfa

 

Show More