İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İsyankâr virgüller cümleden kaçarsa…

İsyankâr virgüller cümleden kaçarsa…

Sedef PEKİN

Mehmet Güler’in kaleme aldığı Bastıbacak Virgül, doğru kullanılmadığından şikâyetçi, birazcık da şımartılmış bir virgülün, ünlü bir yazarın yeni yazdığı romanından kaçışının öyküsünü anlatıyor. Virgül kaçıyor, bakalım neler oluyor?

Salyangoz biçiminde çizilmiş bir virgül, tabancasını ona doğrultmuş bir polis, yukarıda uçuşan iki kuş resmi var kapakta. Hemen dikkat çekiyor. Kitabın adı da ilginç. Arka kapak yazısı ise merak uyandırıcı.

Sayfaları şöyle bir karıştırınca, güzel resimler değiyor gözünüze. Bir kitabı almak için bunca nedeni bir arada bulmak her zaman mümkün olmaz. Nesin Yayınevi’nden çıkan Bastıbacak Virgül işte böyle bir albeniyle karşılıyor okurunu. Mehmet Güler yazmış, Sahar Bardai resimlemiş. Sahar Bardai’nin yanı sıra Saeed Ensafi’yi de anmak gerekir ki kitabın grafik tasarımı da alışılagelmişin dışında ve özenli.

Gelelim Bastıbacak Virgül’ün öyküsüne. Bastıbacak, ünlü bir yazarın yeni bitirilmiş uzun romanındaki Noktalama Ailesi’nin bireylerinden biri. Annesi Nokta, babası Virgül, ablası Noktalı Virgül. Ailede Üç Nokta’dan Konuşma Çizgisi’ne akrabaları da var. Virgül, ailenin tek erkek çocuğu olduğundan biraz şımartılmış. Haylaz da bir çocuk: Ne denli önemli bir görev üstlendiğini göstermek için yerini kaydırıp kocaman cümlelerin anlamını bozabiliyor. “Oku baban gibi eşek olma,” örneğini çoğumuz biliriz ya, işte böyle anlam farklılıkları yaratabildiği için yazar Kavsi en çok onun üzerine kafa yoruyor. Fakat onca titizlenmesine rağmen yeni romanında virgülü gereksiz ya da yanlış yerlere koymaktan da kaçınamıyor. Bastıbacak Virgül ise tezcanlı; sıkıldı mı önünde durmak mümkün değil, “Kimse benim yanlış yerde ömür tüketmemi beklemesin,” diyerek isyan bayrağını çekiyor. Ardından gelsin sokaklar, gelsin özgürlük. Anlayacağınız, Bastıbacak bilgisayarın açık olduğu bir anda, sevmediği bir işi yapmaktansa, o güne kadar yalnızca sözcüklerle tanıdığı hayatı keşfetmek üzere romandan kaçıp gidiveriyor.

BASTIBACAK ÖZGÜR KALIYOR

İlkönce deniz kıyısına iniyor Bastıbacak Virgül. Doğayı, kıyıları Kavsi’nin romanındaki tasvirlerden hatırlasa da denizin kokusunu almanın, çocukların ve martıların sesini duymanın hazzı tarifsiz. “Gerçek yaşam yazarın anlattıklarından daha güzel,” diye geçiriyor içinden. Bir süre denizi izleyip düşüncelere daldıktan sonra geceyi de deniz kıyısında geçiriyor. Uyandığındaysa yeni bir his kaplıyor içini: Kocaman mavi suların, sonsuz gökyüzünün arasında kendisini küçücük hissediyor, küçücük ve yalnız. İlk kez romandan kaçtığına pişmanlık duyar gibi olsa da hemen kendini toplayıp kent merkezine yürüyor. Günler geçiriyor burada. Arkadaşlar ediniyor: serçeler, Kirli adında bir köpek, bir uçan balon ve elbette çocuklar.

Bastıbacak kâh yerde kâh ağaç tepelerinde, kâh gökyüzünde kâh başka bir romanın sayfalarında maceralar yaşarken, yazar Kavsi de sokak sokak virgülünü arıyor. Hatta zaman zaman yolları kesişiyor da, fakat Kavsi virgülün farkına varmıyor. Bir ara bilgisayarına virüs girdiğine bile kanaat getiriyor ama nafile, ne denediyse virgülünü bir türlü geri getiremiyor. Derken, bir süre sonra firari virgül gazetelere, televizyonlara haber oluyor, polisler düşüyor peşine. Bundan sonrasıysa, ilginç bir kaçma-kovalamaca hikâyesi.

Bütün öyküyü anlatmak olmaz, son olarak Bastıbacak’ın da bir süre sonra ailesini özlemeye, bu büyük maceranın ardından onlarla geçireceği güzel anları hayal etmeye başladığını söylemekle yetineyim. Bende bıraktığı izi tariflemek gerekirse, öykünün dayandığı fikrin özgünlüğünü kurguda da aradığım için son sayfasına kadar beklentiyle okuduğum bir kitap oldu Bastıbacak Virgül. Kimi bölümlerinde ise yazarın kendi kurduğu gerçekliğin de sınırına dayandığını düşünüyorum. Fakat anlatım dili ve hızı, ilginç kahramanları, çabuk kapansa da aralanan bazı kapılar –Kavsi’nin zaman zaman gerçek hayatı, yazdıkları ve okudukları üzerinden yorumlayışı, Virgül’ün kurgu ile gerçek arasında yaptığı karşılaştırma vb.– kitabın bütününe olan ilgiyi diri tutuyor.

Son sözüm ise yaramaz virgüllere: Şöyle bir düşündüm de, virgüller olmaksızın kitap okumak çok zor olurdu. Bir anlaşma yapalım; yazarlar sizi doğru yerde kullanacağına, biz sizi görünce azıcık soluklanacağımıza, arada bir kitabımızı alıp sizi deniz kıyısı olsun, park olsun, gezdireceğimize söz verelim, siz de bizi hiç bırakmayın…

Bastıbacak Virgül Mehmet Güler Resimleyen: Sahar Bardaie Nesin Yayınları, 112 sayfa
Bastıbacak Virgül Mehmet Güler Resimleyen: Sahar Bardaie Nesin Yayınları, 112 sayfa

 

Show More