İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Kâmil vampirler!

Kâmil vampirler!

Eraslan SAĞLAM

Korku ve vampir edebiyatının çağdaş ustası Darren Shan, tüm dünyada çok sevilen ve beyazperdeye de aktarılan on iki kitaplık Ucubeler Sirki’nden sonra, dört kitaplık yeni bir macerayla karşılıyor bizi. Yazarın Dickens’a selam çaktığı serinin ilk kitabı çıktı: Bir Katilin Doğuşu.

Kendimi şaşkınlıkla izliyorum. Fena sayılmayacak, korku edebiyatının da hacimli bir yer kapladığı kütüphaneme, genellikle bu türün dışındaki eserler için el atarım. Bu türle ilgili hatırı sayılacak bir cehalete sahibim yani. Ama kültürel ve sanatsal edimimi, eski tabirle temrin, yeni söyleyişle egzersiz üstüne kurduğum için, yeni türlerle tanışmak heyecan verici bir macera bende.

Darren Shan’ın Bir Katilin Doğuşu adlı kitabıyla karşılaştığımda, bu tür bir heyecan sarıverdi hemen beni. Kolay kaptıran bir okur/izleyici olarak ne kadar çok korkacağımı, gerileceğimi, fantazyamın göklere çıkacağını düşünerek kendimle bir hayli eğlendim. Ne var ki kitap beni korkutmaktan öte epey şaşırttı. Şaşırarak, vampirlere, vampir olabilme yolculuğuna çıkanlara inanarak okudum kitabı…

HEM GERÇEK HEM DOĞAÜSTÜ

Benim koşullanmışlıklarımı ilk yıkan, kitabın işçi sınıfı meselesiyle başlaması, başkahraman Larten Crepsley ile kuzeni Vur’un portrelerinin üstünden, ipek üretim ve dokuma fabrikasındaki hayatları adeta sınıfsal bir bakış açısıyla, proleteryanın resmini net ve inandırıcı bir biçimde çizerek oluşturmasıydı. Romanda öyle bir ustabaşı vardı ki işçilerin saçlarını çalıştıkları atelyelere göre farklı renklerde boyuyordu. Ustabaşı Traz! Öyle bir boya ki bu ölene kadar çıkmıyordu. Bu yüzden “kahramanım” Larten turuncu bir kafayla geziyordu.

Korkmayın. Sürprizli yerleri açık etmiyorum. Atlayarak, müthiş vampir, “hocam” diye önünde şapka çıkarabileceğim Seba’ya geliyorum. Shan o kadar inandırıcı yazmış ki Seba’nın varlığına ben de inanıyorum. Hatta gizliden gizliye kendi hocalarımla karşılaştırıp, “Vampir olabilirler mi?” diye de kıs kıs gülüyorum. Çünkü ilk kez “tevekkül sahibi bir vampir”le karşılaşıyorum.

Seba azla yetinen, kendi tanrılarına şükreden, hayatını “kâmil bir vampir” olmaya vakfeden büyüğümüz. Beş yüz yaşında. Sakin ve dokunaklı konuşuyor. Vampir Seba’nın konuşma biçimi ve ses tonu, müteveffa Cüneyt Türel’e benziyor. Larten’ı asistan alıyor kendine. Öyle bir hoca öğrenci ilişkisi ki derin bir okumayla kadim Çin felsefesindeki ilişkiyi anımsıyorsunuz. Ya da yüzeysel bir okumayla Karate Kid’i…

Darren Shan akıllıca bir buluşla, bizi Seba ve Larten ilişkisinden biraz uzaklaştırıp, Seba’nın başka işlerinden dolayı romanı Ucubeler Sirki’ne taşıyor. Çalışmak istediğim bir sirk. Eğlenceli. Bütün sirkler gibi. Ama bütün sirklerden farklı olarak, içinde hiçbir numaranın, yalanın olmadığı, Larten’ın vampirlik yolculuğunda Seba sayesinde mola verdiği bir sirk. Her şey gerçek. Her şey doğaüstü.

HOŞGÖRÜLÜ VAMPİR TOPLUMU

Gelelim en sevdiğim yan temaya: Roman boyu bir tartışma dönüp dönüp karşımıza çıkıyor. Vampirler bölünmüş durumda. Eski vampirliklerle yeni vampirlikler sürekli çatışma halinde. Eskiler kas gücüyle doğaya hâkim olma, becerilerini geliştirme, fiziksel üstünlük peşinde. Yenilerse “hoşgörülü vampir toplumu” oluşturmaya çalışıyor. İkisinin de ortak özellikleri, ihtiyaçları kadar kan emmek, kanını emerek insanları öldürmemek, nefsini terbiye etmek… Cüneyt Arkın gibi vampirlere rastlıyoruz. Bu sırada komik politik tartışmalarla da karşılaşıyoruz. Eski vampirlerin konumları ve yaklaşımları ile ilgili ısrarı, diğer vampirler tarafından kurula katılmaları konusunda yapılan baskılar… İnsanın gözünün önüne parlamentoda temsil şansını yakalamış partilerin kongreleri geliyor. Kongrelerin eski ve yeni vampirleri…

Daha da önemlisi, “muhafazakâr/ liberal” tartışmasının göbeğine düşüyorsunuz bu vampir dünyasında! Bu muhafazakâr/liberal ayrımı sürerken, üçüncü türden vampirler çıkıyor karşımıza. Yazar “hedonist” demese de, hedonizmin dibine vurmuş vampirler… Dövüşmeyen, mücadele etmeyen, takım elbiseleri ve briyantinli saçlarıyla kumar oynayan, içki içen, sabahlara kadar âlem yapan vampirler bunlar.

Larten Crepsley’nin yaşayacaklarını merak ediyorum ve ikinci kitap Kan Denizi’ni merakla bekliyorum. Tabii sormadan da edemiyorum: Ben hangi vampirlerdenim? Muhafazakâr? Liberal? Hedonist? Ya siz?

Larten Crepsley Efsanesi 1 Bir Katilin Doğuşu  Darren Shan Çeviren: Arif Cem Ünver Tudem Yayınları, 224 sayfa
Larten Crepsley Efsanesi 1 Bir Katilin Doğuşu Darren Shan Çeviren: Arif Cem Ünver Tudem Yayınları, 224 sayfa
Show More