İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bırak gitsin, dönerse senindir.

Yıldıray KARAKİYA

“Kuşların başının üzerinde uçmasına engel olamazsın ama gelip kafana yuva yapmalarına engel olabilirsin.”

Martin Luther King tarafından söylendiği iddia edilen, bazı kaynaklara göreyse Çinli bir ataya atfedilen bu söz bize kötülüğün, ayartıcı düşüncelerin (dini bir açıyla günah olan eylemlerin, şeytanın baştan çıkarıcı oyunlarla yüreğimize ektiği arzuların) aklımıza gelmesine engel olamayacağımızı ama onları benimsememenin, onlara uymamanın, teslim olmamanın elimizde olduğunu söylüyor. Beyin bedava!

Peki ya bıraksak da kuşlar saçlarımıza yuva yapsa ne olur? Dünyanın sonu mu gelir? Başımızda Kuşlar adlı kitabın yazarı Sandra Gobet’e göre, çok da iyi olur!

İnsanların başlarına yuva yapması için kuşlara izin verdikleri bir ülkedeyiz. Bunun karşılığında kuşların insanlara, mesela uçmak istedikleri zaman yardımcı oldukları bir ülke. Kuşlar yalnızca yardımcı olmuyor; insanların belli başlı özelliklerini, zaaflarını vurguluyor, eksiklerini de gideriyorlar. Örneğin tembel postacının başında postayı hemencecik dağıtan bir posta güvercini yuva yapmıştır. Hırsız Ramon’un başına konan kuş bir saksağandır. Konuşkan biri olmayan Manuel’in kafasına bir papağan yuva yapmıştır. Kibriyle ünlü Paloma’nın başınaysa bir tavus kuşu kurum kurum kurulmuştur. İnsanların başına yuva yapan kuşlar bir bakıma birer talih kuşudur. Gelin görün ki günün birinde insanlar korkuya kapılır. Ya kuşlar insanların başına yuva yapmaktan vazgeçerse? Ya kuşlar insanları terk edip giderse? Korku insana olmadık şeyler yaptırır. Kafasında kuş yuvası bulunan insanlar kafes biçimli şapkalar takmaya başlarlar. Eh, kuş bu, altın kafese de koysan, “Ah özgürlüğüm, vah özgürlüğüm!” der. İnsanların başındaki yuvasında kafese kapatılan kuşlar özgürlükten mahrum kalınca sararıp solar, bırakın insanlara yardım etmeyi, yaşama isteklerini bile yitirirler. Fakat insanlar o kadar inatçıdır ki kafalarındaki kafeslerden kurtulmak akıllarına gelmez. Neyse ki bazı sağduyulu insanlar bu şapka işine hiç girmez, kafalarındaki kuşları her daim özgür yaşatırlar. Çünkü bu insanlar sevdikleri ve kendilerini sevenlerin yanlarında kalması için özgür olmaları gerektiğine inanırlar.

Ne olduğunu bilen ve bununla barışık olan bir insanın huzuru kimde olabilir ki? Martin Luther’in (ya da Çinli atanın) tepesinde uçuşan baştan çıkarıcı düşüncelere saçlarında yuva yapma izni vermemesinin yarattığı gerilim nerede, neyse o olan ve bunu kabullenen insanın rahatlığı nerede… Fakat bir dakika, başka bir gerilim mümkün: Sahip olduğu özellikle yetinmeyip bunun daha fazlasını isteyen insanın yozlaşması, egosuna sürte sürte niteliğini köreltmesi de hayli yıpratıcı. Bunu kuş kaçmasın diye kafasına kafes giyenlerin düştüğü halden biliyoruz.

Sandra Gobet illüstrasyonlarıyla tanınıyor aslında. Belki de kitabın resimlerinin metinden daha çekici olmasının nedeni budur. Güzel resimlerine, şiirsel anlatımına, çarpıcı fikrine ve ilginç tiplerine rağmen, kitabın sonunda aceleye gelmiş, bitsin diye bağlanmış gibi bir hava var. Özellikle final cümlesini okuduktan sonra, acaba Sandra Gobet, And Dağları’na nâzır bir apartmanın on üçüncü katında değil de bizim memlekette yaşasaydı bu kitabı yine de yazar mıydı; yoksa “Bırak gitsin, dönerse senindir,” diye bir tweet atıp güne devam mı ederdi, diye düşünmeden edemedim. Hemen celallenmeyin canım, niyetim birbirinden güzel resimlere sahip bir edebiyat eserini sosyal medya klişesine indirgemek, sokak ağzı hayat felsefelerine kırdırmak falan değil. Bana göre her ikisi de kendi kulvarında güçlü ifadeler.

Sonu aceleye gelmiş bile olsa, Başımızda Kuşlar hayal gücünü tetikleyecek yeterliliğe sahip, sağduyuya övgü sayılabilecek bir kitap.

Kuş konsun başınıza.

Başımızda Kuşlar Yazan ve Resimleyen: Sandra Gobet Türkçeleştiren: Genç Osman Yavaş Final Kültür Sanat Yayınları, 40 sayfa
Başımızda Kuşlar
Yazan ve Resimleyen: Sandra Gobet
Türkçeleştiren: Genç Osman Yavaş
Final Kültür Sanat Yayınları, 40 sayfa
Show More