İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Hangimiz normal? Normal olan ne?

Gordon Korman, tamamen tesadüfi nedenlerle üstün zekâlı çocukların devam ettiği bir “akademi”ye yolu düşen, vasat öğrenci Donovan Curtis’in etrafında gerçekleşen bir dizi heyecanlı olayı aktarırken, eğitim anlayışımız ve/veya kategorik düşünme heveslerimiz üzerine önemli sorular soruyor.

Yazan: Sema Aslan

Yetenek(siz), sıradan bir ortaokul öğrencisinin yolunun, sıra dışı öğrencilerle çakışmasından doğan bir hikâye. Derslerinde genel olarak vasat, kimi zaman da ortalamanın altında bir performans gösteren Donovan Curtis’i arkadaşlarından farklı kılan belki de en önemli özelliği, dürtülerine karşı koyamayan, uslanmaz bir muzip olması. Okulda ne vakit tuhaf bir olay yaşansa altından Donovan çıkıyor. Ve bu olaylar, kısa zamanda anlıyoruz ki öyle ufak tefek, göz yumulacak şeyler de değil. Çoğu zaman büyük ses getiren, maddi hasarla birlikte gelen, ortalığı kasıp kavuran, okulun olağan gündemini toza dumana bulayan olaylar. Absürd hikâyelerde hep olduğu üzere, Donovan’ın da iki yakın arkadaşı vardır. Çocuklar “üç kafadar” nitelemesiyle manşetlere çıkabilecekken ihale hep Donovan’ın üstüne kalır çünkü sahiden de tüm denemeleri yapan, meraklara kapılan, dürtülerinin peşinden giden -aslında bir anlamda doğasına teslim olan çocuk, Donovan’dır. Diğer ikisi kışkırtmak ve geride durup olacakları izlemekle yetinen sönük, hatta bela yaratacak tiplerdir.
Daha en başından itibaren şüpheleniyoruz ki Donovan, ne beceriksiz ne aptal ne de kötücül bir çocuk. Belki tamamen başka nitelikleri var; belki bünyesine ilk anda göremediğimiz, fark edemediğimiz, ortaya çıkarılmayı bekleyen gizli bir yetenek nakşedilmiş. Bilmiyoruz… Fakat öğrenmek için bir fırsat geçiyor elimize. Donovan Curtis, tamamen saçma bir hata sonucu, üstün yetenekli, süper zeki çocukların okuduğu bir okula transfer oluyor. Çok aşamalı ve zorlayıcı bir dizi sınavla öğrenci kabul eden bu okulda çoğu birbirinden farklı yeteneklerle donanmış; bir kısmı da bu dünyaya baştan ayağa yetenek ve zekâ olarak gelmiş bir grup çocukla aynı okulda okumaya başlıyor. Donovan’ın ailesi, tam da az evvel olasılık olarak ortaya koyduğumuz şeyi düşünüyor bu noktada: Bu çocukta özel bir şey olduğu belliydi, sadece keşfedilmesi gerekiyordu.
Yetenek(siz), çok hızlı akan, okuru peşinden sürükleyen bir kitap gibi başlamıyor. İlk satırlarda, canı sıkılan bir ergenin oyalanmalarıyla oyalanıyor gibiyiz(dir). Ne zaman sistemler, yaklaşımlar, beklentiler ve insanlar karşı karşıya geliyor, hikâye de o zaman ilginçleşiyor. En temelde günümüz eğitim sistemi içinde ebeveynlerin, eğitimcilerin, uzmanların sorguladığı (ya da sorguladığını umduğumuz) temel bir soruyu gündemine almış yazar: Normal nedir? Eğitimden beklediğimiz tam olarak nedir? Çocukların hangi yolu izlemesi onların sağlıklı bireyler olması için daha anlamlıdır? Önceliklerimiz neler olmalıdır? Ya da daha düz ve kısa bir soruyla şöyle de diyebiliriz: Dünyayı kurtarmak çocuklara mı vazife oldu? Dertlere deva, hastalıklara ilaç, küresel ısınmaya çare hep bu yeni / yetişmekte olan süper jenerasyondan gelecek! Sosyal adaletsizlikleri, savaşları, doğa katliamlarını ve hatta sevgisizliği yarının yetişkinleri çözecek. Ama bu arada “bugünün çocuklarına” ne olacak?
Tüm bu temel soruları, yetişkinlere hikâyesi aracılığıyla ayna tutarak soran yazar, bir diğer taraftan da çocuklar arası adaletsizliklerden, duygudaşlıktan, dayanışmadan, heveslerden ve tabii maceralardan beslenen yan hikâyeler kurarak, neyin fazla ve neyin eksik olduğunu araştırıyor. Daha kitabın adından başlayarak hep bir eksiklik vurgusu var. Bölüm başlıklarında yer alan yetenek(siz), başarı(sız), hoşnut(suz), kontrol(süz) gibi… Bu vurgular bazen doğrudan anlatılmak isteneni karşılasa da kimi durumlarda içlerine şüphe bulaşmış yarı soru ya da saptama sözcükleri olarak kalıyor.
Üstün zekâlı çocuklar, çoğunlukla hâllerinden memnun değil; en büyük sorunları “normal” olamamak, yoğun bir baskı altında ezilmek. Öte yandan, “ortalama” zekâ ve yetenekteki çocuklar da memnuniyetsiz. Onların da dertleri; imkânların kısıtlılığı, kendilerini destekleyecek yetişkin tavrının eksikliği ve bireyselliklerine, kendiliklerine, “öyle” oluşlarına saygı gösterilmemesi. Süper zeki mi yoksa bir baş belası mı olduğu hikâye boyunca konunun taraflarınca defalarca kez sorgulanan Donovan Curtis, bu yol ayrımında, yani hikâyenin kilidinde anahtar kişi olarak çıkıyor karşımıza. O, her iki dünyayı da görmüş, yaşamış bir çocuk artık. Hem fikirleri hem de duyguları daha kapsayıcı –bunu kendinden kendi de ummadığı hâlde!
Son olarak:
Herkesin kafası karışık olduğu için, kitaptaki eğitimcilerin de kafası karışık. Yazar, bu noktada başarılı bir yansıtma yapıyor; yetişkinlerin iç sorgulamalarına, onların sesinden yer veriyor. Ayrıca, çocukların –gerek yetenekli, gerek yeteneksiz olanların aidiyet konusuna dair sorularına da doğal bir akışla yer açıyor. Kim, hangi okula, ne tür bir sosyal topluluğa ait, nasıl bilebiliriz? Ait olduğumuzu düşündüğümüz yer ve “diğer taraf” hakkında ne kadar şey biliyoruz?
Kitabın bir diğer başarısı da yazarın kullandığı alt malzeme. Okur, sahiden de üstün nitelikli çocukların aşağı yukarı nelerle meşgul olduğu, ne tür bir rutinden boğulmadan çıkabildiği konusunda iyi kötü “korkutucu” bir fikre kapılıyor. Sahneler gerçekçi; sistem, sistem gibi dimdik karşımızda. Bu atmosferin Donovan üzerinde de etkili olduğunu görüyoruz. Fakat burada kast edilen etki, bütünüyle olumsuz değil; Donovan, daha anlayışlı, eşitlikçi, özsaygı ve yaratıcılığa açık eğitim modelinin olumlu etkilerine de “maruz” kalarak, eski okuluna dönmesi gerektiğinde her şeyi, tüm dersleri birden bire “anlayıverdiğini” fark ediyor mesela. Diyebiliriz ki Yetenek(siz) bu anlamda, hem eğlenceli hem de deneysel bir hikâye.

Yetenek(siz) Gordon Korman Türkçeleştiren: Duygu Özcan Bilgi Yayınevi, 244 sayfa
Yetenek(siz)
Gordon Korman
Türkçeleştiren: Duygu Özcan
Bilgi Yayınevi, 244 sayfa
Show More