İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Karanlık labirentler, soluk suratlar ve cadılara dair

13. Warren’ın temposu giderek yükselen bu ilk hikâyesi, dilimize özenle çevrilmiş ve kitap genel olarak kusursuz hazırlanmış. Umarım serinin ikinci bölümü, bu kez yemyeşil kapağıyla çok geçmeden okuruyla buluşur.

Yazan: Olcay Mağden Ünal

Kıpkırmızı, her detayının incelikle düşünüldüğü belli bir kapak, alışılmışın dışında bir tasarım ve dikkat çeken görseller. 13’üncü Warren ve Her Şeyi Gören Göz daha ithafı bile okumaya sıra gelmeden insanın dikkatini çekmeyi başarıyor. Kitabın özellikle Warren diye haykıran adı ve arka kapaktaki gerek kullanılan farklı fontlar gerek hikâyenin başkahramanının silindir şapkalı, mumya benzeri biri tarafından kovalandığı görüntü, içerideki gerilimin habercisi sanki.
13. Warren, tıpkı babası ve babasından önceki on bir Warren gibi bütün hayatını 1. Warren’ın tasarlayıp 2. Warren’ın inşa ettiği Warren Oteli’nde geçirmiştir. O, ailesinden ona miras kalan otelin on iki yaşındaki tek komisi, tamircisi, böceksavarı, oda sorumlusu ve getir götür işlerine bakan görevlisidir. Yedi yaşındayken babasını yitirmiştir ve o sıralar koca otelin yönetimini tek başına üstlenemeyeceği için, bu işi tembellikte bir dünya markası sayılabilecek dayısı Rupert devralmıştır. İşte otelin 13. Warren’ın hafızasındaki hali o gün itibarıyla hızla değişmeye başlamıştır. Eskiden dolup taşan odalar artık örümceklerin mekânıdır. Aylar öncesinden dolan rezervasyon defterinin sayfalarıysa Rupert’ın sevgili karısı Annaconda’ya aşkıyla yazıp çizdiklerine ayrılmıştır. Artık ne otelin ihtişamından ne de onun ünlü labirentinin düzenli budanan çalılarından eser vardır. Bu yeni haliyle daha çok perili köşkü andırmaktadır ve otele en yakın binanın kilometrelerce uzakta olması da insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyordur. Zaten herhangi bir misafirin gelmemesi için Rupert’ın yönetiminde bir sene kalması da yetmiştir, artık tek bir konuğu bile yoktur. Ta ki bir gün, karanlıkların içinden gelen araba, tepeyi tırmanana dek…
Gelen, siyahlar içinde, kafası beyaz bandajlarla sarılmış ince, uzun biridir. Elinde sadece kırmızı bir çantası vardır ve sorulara konuşarak değil elindeki kartların üzerindeki şekillerle cevap vermektedir ki zaten öyle her sorulana karşılık verecek tiplerden de değildir. Warren derhal beş yıldır ilk kez gördüğü konuğa yardımcı olmaya çalışır, ancak gizemli tip reddeder ve odasına doğru yola koyulur. Bu ziyaretçinin gelişi sadece Rupert ve 13. Warren için değil aynı zamanda Rupert’ın karısı, Warren’ın başının belası Annaconda için de şaşırtıcıdır. Ancak onun derdi başkadır. O, bu davetsiz misafirin, otelde saklı olduğunu düşündüğü “Her Şeyi Gören Göz” için geldiğini düşünmektedir.
Rupert dayı ve Annaconda’nın yediği yemeklerden yemesi yasak olan Warren’ın, Şef Bulyon tarafından güzelce doyurulduğu bir gün Annaconda bunu anlar ve çocuğu ceza olarak şimdilerde ihtişamlı olmaktan çok ürpertici duran labirentin tam ortasındaki 1. Warren anıtına gönderir. O anıtın dibinde bir yazıt vardır ve 13. Warren’ın görevi o yazıtı kopyalayıp yengesine getirmektir. İşte hem yazıtta yazanları okuyup hem de hemen orada bir günlük bulunca Warrenların son temsilcisi, Her Şeyi Gören Göz’ün varlığına gerçekten inanır ve peşine düşer. Ancak bu yolda epey bir rakibi olacaktır: Başta yengesi Annaconda ki kendisinin bir cadı olduğu ayan beyan ortadadır ve dayısını sırf otelin bu ne olduğu bilinmeyen hazinesine kavuşmak için büyüyle kendisine âşık etmiştir. Ardından Annaconda’nın kardeşleri Isosceles ve Scalene, bu ikisinden otelde bir şeyler döndüğünü duyup gelen bir sürü konuk, yüzü sargılı tip ve arada bir belirip duran hayalet mi yoksa sadece soluk yüzlü mü belli olmayan bir kız çocuğu. Tabii bununla birlikte Warren hiç ummadığı arkadaşlar –buna canavarlar ve cadılar da dahil– edinecek birçok tuhaf tiple tanışacak, her yerini karış karış bildiğini sandığı otelin sürprizleriyle karşılaşacak ve onun gizemini çözmek için önemli kararlar verecek.
Orijinal dilinde ikinci kitabı yayımlanan ve Tania Del Rio’nun kaleminden yazılan 13. Warren serisi, esasen Will Staehle tarafından resimlenip tasarlanarak yaratılmış. Kitabın yaratıcısı Staehle’nin ödüllü bir tasarımcı olmasının yanı sıra yazarın karikatürist kimliğinin de etkileri görülüyor. Metinle görseller ve hatta tasarım, sanki hepsi tek bir kişinin elinden çıkmış gibi birbirini tamamlıyor. Kapaktaki kırmızı-siyah ağırlıklı dizayn, kitabın genelinde devam ediyor ve bence bu kesinlikle hikâyeyi şaha kaldırıyor. Del Rio’nun çizgi romanın yanı sıra bir manga çizeri olması da dikkat çekici. Kendisi aynı zamanda anime ve mangaların Amerikan yayıncısı Tokyopop’un Manga’nın Yükselen Yıldızları antolojisinin 2. cildine de girmeyi başarmış. Daha yaptığı birçok iş var, Marvel için yazmak gibi. Will Staehle’ye gelince; kendisi –müthiş kariyerini bir kenara bırakırsak, ki söz konusu kariyer insanda tam bırakacakken tekrar söz etme hevesi yaratacak kadar iyi– muhteşem kitap kapakları yapıyor. Fazla söze gerek yok, ilgililerin Staehle’nin kendine ait olan unusualco.com sitesini ziyaret etmelerini tavsiye ederim.
13. Warren’ın temposu giderek yükselen bu ilk hikâyesi, dilimize de özenle çevrilmiş ve kitap genel olarak kusursuz hazırlanmış. Umarım serinin ikinci bölümü, bu kez yemyeşil kapağıyla çok geçmeden okuruyla buluşur.

 

 

 

13. Warren ve Her Şeyi Gören Göz Tania Del Rio Resimleyen: Will Staehle Türkçeleştiren: Oğuzhan Aydın Redhouse Kidz, 216 sayfa
13. Warren ve Her Şeyi
Gören Göz
Tania Del Rio
Resimleyen: Will Staehle
Türkçeleştiren: Oğuzhan Aydın
Redhouse Kidz, 216 sayfa
Show More