İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Annem kendini kazara ağaca dönüştürdü…”

Küçücük bir tohum, serpilip büyüyen koca bir ağacın tüm sihrini içeriyorsa eğer, süreci hızlandırmak için doğal, minik bir iksir hazırlanabilir elbette!

Yazan: Deniz Poyraz

Yalnızlık, fiziksel bir tekillik hâlinden öte, hayatınızın diğerlerininkinden çok farklı olduğunu hissettiğiniz zamanlarda gelen bir duygu belki de. Martine Murray’nin romanı Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız’ın başkahramanı Molly’nin hissettiği, bu tür bir yalnızlık işte. (Orj: Molly and Pim and the Millions of Stars, Çev: Tuğçe Özdeniz, Yay: Can Çocuk)
Ailesi diğer ailelere pek benzemiyor Molly’nin; sevilmemekten, kabul görmemekten korkması da biraz bu yüzden…
Annesi, şifalı bitkiler toplayıp iksirler hazırlayan, doğal yaşama gönül vermiş mistik bir kadın. Cilt cilt defterlerinde, hangi bitkinin ne için kullanılacağına dair bilgiler yazıyor. Herkesin beslenme çantasından ambalajlı ürünler çıkarken, annesi Molly’nin yanına bütün bir nar koymuş olabiliyor! Diğer ebeveynler çocuklarını okuldan almaya arabayla gelirken, Molly’nin annesi bisiklete biniyor. Öbür anneler okul bahçesinde gruplar hâlinde toplanmış sohbet ederken, Molly’nin annesi kelebek çalısının altında tek başına oturup Molly’yi bekliyor…
Babaysa, Molly için, buzdolabının üstünde kurbağalı bir magnetle tutturulmuş eski bir fotoğraftan ibaret silik bir imge. Küba’daki Sierra Maestra Dağı yakınlarında kayıplara karışmış seneler evvel. Molly’nin ikiz ağabeyleri de babalarını aramaya Küba’ya gitmişler; fakat biri trompetiyle sokak müzisyenlerinden oluşan bir gruba katılmış, diğeriyse dağlarda yaşayan bir çiftçi kıza gönlünü kaptırıp onunla beraber Meksika’ya yerleşmiş.
Evleri dışardan normal gözükse de içeriye girince pek hoş bir intiba bırakmıyor “normal” insanlar için. Çingene karavanını andıran evin duvarlarına asılı raflarda yüzlerce kitapla beraber, şişeler, mumlar, heykeller ve uzak ülkelerden alınmış biblolar duruyor.
Molly’nin hayatı nerden bakarsanız bakın, sahiden de biraz tuhaf görünüyor…
Grimshawlar, Mollyler’in bir bahçe duvarı ötedeki komşuları. Bu aksi ve ihtiyar karı-koca, çitlerin ötesinden Mollyler’i gözetleyen, hayatlarına yan yan ve küçümseyen gözlerle bakan, bakmakla da kalmayıp fırsatını buldukça taciz eden suratsız tipler. Kötüler. İçten, kökten gelen bir kötülük onlarınki. Keşke Grimshawlar’la aralarında bahçeleri birbirinden ayıran kocaman bir ağaç olsaydı! Eflatun çiçekli bir aksedir ağacı, mersin ya da meşe. Böylece hem Grimshawlar kafalarını çitten uzattıklarında Molly ve annesini göremezlerdi hem de Mollyler, yemyeşil bir ağaca bakmış olurlardı.
Bahçe duvarına dikilecek bir ağaç, bu aksi insanları uzak tutabilir mi peki? Denemekte fayda var. Ama bir ağacın büyümesi, dallarıyla iki hanenin göğünü birbirinden ayıran kocaman bir paravan hâline gelmesi seneleri bulmaz mı? Neyse ki Molly’nin annesinin bir planı var: Küçücük bir tohum, serpilip büyüyen koca bir ağacın tüm sihrini içeriyorsa eğer, süreci hızlandırmak için doğal, minik bir iksir hazırlanabilir elbette!
Fakat anne, hazırladığı iksiri kazara içip ağaca dönüşünce, Molly’nin hâlihazırda tuhaf hayatı tümden tepetaklak oluyor. Zaten her şey yeterince acayip değilmiş gibi, annesi, yaprakları rüzgârda hışırdayan kocaman bir ağaç artık. Tüm haşmetiyle bahçenin ortasında dikilip duran bir “anne-ağaç”.
Bu, Molly’nin tek başına üstesinden gelemeyeceği kadar büyük bir problem. Peki, bir çocuk gelip size “Annem kendini kazara ağaca dönüştürdü,” dese ona inanır mıydınız? Herhalde hemen ateşini ölçer, nabzına falan bakardınız… Bu sırada Grimshawlar, Molly’yi ağacın dallarını kesmekle tehdit ediyorlar. İşler daha da karışmadan anneyi eski hâline döndürmek gerekiyor. Yardım bulmalı…
Ellen, Molly’nin en yakın arkadaşı; fakat Molly’nin aksine aşırı derecede normal bir hayata sahip. Dünyası bir kuş yuvasına benziyor; güvenli ve rahat. Ellen, kurguda diğer karakterlerin tüm tuhaflıklarını dengeleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor; rasyonel ve pratik aklın temsili gibi. Bu anlamda Molly’yle bir kontrast oluşturuyor. Ellen iyi bir arkadaş; ama Molly’e asla inanmaz.
Galiba doğru adres Pim! Kuşlar, gezegenler, uzay ya da müzik konularında Pim’den bilgici yok… Ondan Madagaskar’daki nesli tükenmiş fil kuşlarının yumurtaları hakkında bilgi alabilir veya İkinci Dünya Savaşı sırasında bir cepheden diğerine haber ileten bir posta güvercininin öyküsünü dinleyebilirsiniz. Molly, Pim’e yakınlık duyuyor; kendi dünyasında yaşayan bu akıllı oğlana bir içtenlik besliyor. Durumu izah edince, Pim Molly’yi anlıyor ve ona yardım edeceğine dair söz veriyor.
Neticede iki çocuk, anneyi geri getirmek için kolları sıvıyorlar. Fakat Grimshawlar, bir sabah ellerinde testereyle bahçede beliriveriyor. Bayan Grimshaw “İğrenç solucanlar, görgüsüzler, uyuz pireler (çapulcular?)” diyerek ağacı kesmeye yeltenince, çocuklar da “Size boyun eğecek değiliz Bayan Grimshaw, kendi aklımız ve özgür irademiz var,” deyip müdafaaya geçiyorlar. Böylece kötülüğe karşı bir direniş başlıyor: Doğaya, yaşama ve umuda sahip çıkma iradesi bir ağacın gövdesinde sembolleşiyor o an. Bundan sonrası, Molly ve Pim’in, bu tabiat düşmanlarının anne-ağacın tek bir dalına bile dokunmalarına müsaade etmemek için verdikleri çabanın masalsı aktarımına dönüşüyor.
Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız, her çocuğun kendine özgü o benzersiz ışığına; yaşamın farklılaştığı ince detaylara; merakının peşi sıra cesaretle gidenlere ve tabiatın sihrine erişebilenlere dair özgün, sürükleyici bir metin. Bir ucu dostluğa, paylaşmaya, fedakârlığa değgin, biraz büyülü biraz gerçekçi bir roman.

kd_13

 

 

 

Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız Martine Murray Türkçeleştiren: Tuğçe Özdemir Can Çocuk, 248 sayfa
Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız
Martine Murray
Türkçeleştiren: Tuğçe Özdeniz
Can Çocuk, 248 sayfa
Show More