İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dünya iyileştirilebilir umudu yayan hayalet

Daima sahip olmadığımız şeyleri arzularken, sahip olduklarımızın değerini ancak kaybettiğimizde anlamamız evrensel gerçeğinden hareket eden hikâyede dostluk ve dayanışma anahtar rol oynuyor.

Yazan: Suzan Geridönmez

Hayalet dediğin gece 12’den sonra ortaya çıkan ve başta insanlar, herkesin ödünü koparan, bundan da müthiş zevk alan bir varlıktır. Oysa sevimli hayaletler de vardır. Şu yaşıma kadar karşıma çıkan en sevimli hayalet kim diye sorsanız, hiç düşünmeden Otfried Preuβler’in 1966’da hayat verdiği Küçük Hayalet, derim. Aynı yıl doğduğumuzdan olacak, her gece yarısından sonra Eulenstein Kalesi’nde eğlenen bu maceraperest karakterle çok küçük yaşta tanıştım. İnsanlara ait dünyayı bir kez olsun gündüz gözüyle keşfetme hayaliyle yanıp tutuşan ve bu isteğini, arkadaşı bilge baykuş Bay Puhu’nun tüm uyarılarına rağmen, birkaç başarısız girişimin ardından gerçeğe dönüştüren Küçük Hayalet’in maceralarını büyük bir heyecanla takip etmiştim. Henüz okuma bilmediğimden, her biri kendi içinde bütünlüklü kısa bölümlere ayrılmış romanı, akşam yatmadan önce parça parça annemin sesinden dinlemiştim. Kısa süre sonra romanın kasetleri çıktığında (evet, o zamanın sesli kitapları, teybe konan kasetlerdi) Küçük Hayalet’le bir kez daha özlem gidermiş, nihayet okumayı söktüğümdeyse romanı aralıklarla tekrar tekrar okumadan edememiştim.
Peki, benim gibi yüzbinlerce çocukla buluşan, çok sayıda dile çevrilen romanın kuşaklar boyu yeniden ve yeniden okunmasının sırrı nedir? Birincisi, küçük okurun özdeşleşmede zorluk çekmediği, hayaletlere dair bilindik önyargıları ters yüz eden Küçük Hayalet karakteri aşırı tatlı. İkincisi, usta anlatıcı Otfried Preuβler daima sade ama üç beş fırça -pardon- cümle darbesiyle sahneyi okurun gözünde canlandıran bir dil kullanıyor. Üçüncüsü, yazar, sözlü edebiyattan, masal dünyasından ve onun sembollerinden cömertçe faydalanarak eğlenceli eserlerine kimi zaman yerel kimi zaman evrensel renkler taşıyan bir derinlik kazandırıyor. Buna son olarak, yetişkinler tarafından çocuklara sesli okunmaya çok uygun yapısıyla 3-6 yaşa da hitap etmesi eklenebilir.
Ama dönelim bizim küçük kahramana. Daima sahip olmadığımız şeyleri arzularken, sahip olduklarımızın değerini ancak kaybettiğimizde anlamamız evrensel gerçeğinden hareket eden hikâyede güneş tarafından siyaha boyanan Küçük Hayalet, gündüz dünyasında epey karışıklığa yol açmasına karşın aradığını bulamıyor.
Ne de olsa gece görünmez, sevimli bir hayaletken, şimdi herkesin korkup kaçtığı, bazen de kovaladığı bir “karaltı” olmanın ötesine gidemiyor. Kısa sürede yalnızlık çekmeye başlayan hayalet, eski huzurlu gece yaşantısına ve bilge hikâye anlatıcısı Bay Puhu’nun dostluğuna giderek daha büyük bir özlem duyuyor.
Ancak gece yaşantısına geri dönmek o kadar kolay değil. Kendini olduğun gibi kabul etmenin öneminden hareket eden hikâyenin düğümünü çözen dayanışma oluyor. Gerek Küçük Hayalet ile dostu Puhu arasındaki güçlü bağda, gerek kitabın yan karakterleri Herbert, Günter ve Jutta kardeşlerinin ilişkisinde somutlaşan dostluk anahtar rol oynuyor.
“Çocuklar bir hikâye anlatıcısının isteyebileceği en takdirkâr okurlardır. Dahası onlar geleceğin yetişkinleri. Hikâyelerimle çocukların hayal güçlerini harekete geçirmeye çalışıyorum. Ayrıca onların çocuksu iyimserliğini desteklemeye gayret gösteriyorum. Amacım onlara iyi bir dünya sunmak mı? Hayır; ama ben hikâyelerimi dünyanın iyileştirilebilir olduğu umuduyla anlatıyorum. Bunlar farklı şeyler.”
İşte böyle diyor, eserleri 55 dilde okunan, çocuk edebiyatının en saygın uluslararası ödüllerinin sahibi olan ve başta Krabat ile Haydut Haytazot (Räuber Hotzenplotz) olmak üzere birçok çocuk edebiyatı klasiğinin yaratıcısı Otfried Preuβler.
Ve sanırım, Küçük Su Adamı (Kleiner Wassermann), Küçük Cadı ve Küçük Hayalet adlı ilk üç eserini üç kızı için yazan, “En büyük esin kaynağım çocukluğumda bana birbirinden renkli hikâyeler anlatan büyükannemdir,” diyen, 2013 yılında 89 yaşında kaybettiğimiz yazarın başarısını en iyi bu sözler özetliyor.
Küçük Hayalet’i özenli bir baskıyla ve hikâyeye ayrı bir nitelik ve canlılık katan F. J. Tripp’in orijinal çizimleriyle yayımlayan Pegasus, Preuβler’in tek yayıncısı değil. Bu bilgi önemli, çünkü Küçük Hayalet bağımsız bir roman olsa da Preuβler’in “küçük” sıfatı yakıştırdığı diğer iki kitabından, daha doğrusu kahramanından ayrı düşünülemez. Küçük Su Adamı, Küçük Cadı ve Küçük Hayalet’in üçü de çocuksu özellikler taşıyan, kötülükten ırak fantastik karakterleri ve masalsı özellikleriyle bir bütün. Keşke kimi farklı yayınevlerine dağılmış kimi baskısı tükenmiş kimi henüz Türkçeleştirilmemiş eserlerinin tümü külliyat olarak Türkiyeli okurla buluşabilse.
Bundan sonra Türkçe yayımlanacak eserler için diğer bir dileğim, zamanında Varlık Yayınlarından çıkan Haydut Haytazot’un çevirmeni Esat Nermi Erendor’un Preuβler’in çağrışımlı isimlerini ve sözcük oyunlarını çevirirken gösterdiği yaratıcı çabanın ve başarının örnek alınması. Zira Küçük Hayalet’te olduğu gibi bırakılan “Torstenson ve Borstensohn” gibi çağrışımlı isimler ve sözcük oyunları Türkiyeli okura hiçbir şey anlatmıyor. Eser birçok mizahi dokunuştan mahrum, küçük okur ise okuma keyfinin tuzundan biberinden yoksun kalıyor.
Önemli gördüğüm bir diğer nokta, “eskiden aynı negatif içerikler yüklenilmese de günümüzde ırkçı, ayrımcı kabul edilen ifadelerden arındırmalılar mı?” tartışmasının Astrid Lindgren’in yanısıra Otfried Preuβler’in eserleri için de yürütüldüğü ve yazarın sağlığında kendi kitaplarında bazı revizyonlara gittiği, ancak eski baskılarda hâlâ tartışmalı ifadelerin bulunduğu bilgisinin Türkiyeli yayımcılar tarafından gözetilmesidir.

 

 

 

Küçük Hayalet Otfried Preuβler Resimleyen: F. J. Tripp Türkçeleştiren: Duygu Bolat Pegasus Yayınları, 136 sayfa
Küçük Hayalet
Otfried Preuβler
Resimleyen: F. J. Tripp
Türkçeleştiren: Duygu Bolat
Pegasus Yayınları, 136 sayfa
Show More