İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Üç kuşağın okuduğu yazar: Muzaffer İzgü

Anadolu kültürünün renklerini, seslerini, kokularını bütün yapıtlarına yansıtan İzgü, çocukların gülmece ile beslenmesini çok önemser. Çocuğu mizahla beslemek demek “gülmeyi, hoş görmeyi, eleştirmeyi, düşünmeyi” bilen bir toplum yetiştirmek demektir.

Yazan: Mavisel Yener

Çağdaş Türk yazınının, toplumcu gülmece türündeki önemli temsilcilerinden Muzaffer İzgü’yü 26 Ağustos 2017’de kırmızı balonlarla sonsuzluğa uğurladık. Hastanede yatarken ona balon götürdüğümde çok sevinmiş, “annem bana hiç balon alamadı biliyor musun?” demişti. Bu cümlesinin altında yatan gerçeklere baktığımızda, neden güldürürken düşündüren bir yazar olduğunu daha iyi anlarız. Yoksulluk içinde geçen bir çocukluk, zorlu yaşam koşullarının beslediği düşler, onun kitaplarında yerini bulur. Çocukken çok istediği hâlde müzik aleti çalamadığı için öykü ve romanlarında kahramanlarının pek çoğu düdük, kaval, keman gibi müzik aletleri çalar. Balonu olamadığı için, kahramanlarına hep kırmızı balon armağan eder. Çocukluk hayali olan bisiklete öykü kişilerini bindiriverir…
Anadolu kültürünün renklerini, seslerini, kokularını bütün yapıtlarına yansıtan İzgü, çocukların gülmece ile beslenmesini çok önemser. Çocuğu mizahla beslemek demek “gülmeyi, hoş görmeyi, eleştirmeyi, düşünmeyi” bilen bir toplum yetiştirmek demektir. İzgü kitapları geleceğin iyi okurunu yetiştirmek adına Türk çocuk ve gençlik yazınında önemli bir rol oynar. İzgü, Aziz Nesin, Rifat Ilgaz’la beraber Akbaba kuşağından gelmiş, mizah anlayışı öyle beslenmiştir.

“‘SÜPER’ DEMEDİ ANAM HİÇ!”
“Yazın insanıysanız Türkçeniz sağlam olacak. Türkçeyi iyi bileceksiniz.” diyen gülmece ustası Muzaffer İzgü, yazdığı kitaplarda Türkçenin tüm zenginliğini ortaya koyar. Yalın, akıcı anlatımıyla öne çıkar.
“Annem, elbise yerine giysi, gömlek yerine işlik, tertemiz yerine arısili, kundura yerine ayakkabı, pabuç yerine terlik, lif yerine sabun bezi, banyo yerine yunak, peynir yerine akkatık, zeytin yerine karakatık, mısır yerine darı, zengin yerine varsıl, fakir yerine yoksul, poşet yerine torba, elma yerine alma, kardeş yerine kardaş, şoför yerine sürücü, mutfak yerine aşlık, pide yerine açık ekmek derdi. Ben de anamın dili olan o güzel Türkçeyi kullandım hep yazılarımda. Örneğin, annem çayını demleyip pikniğe götürmedi bizi, kıra götürdü; tavuklar kuluçkaya yatmadı ‘kurk’a yattı, külot değil ‘don’ giydik, simit değil ‘çörek’ yedik, ‘süper’ demedi anam hiç; ‘övünçlük’ dedi onun yerine,” sözlerini sıklıkla yinelerken, İzgü bize beslendiği kaynağı açıklar aslında.

ÜÇÜNCÜ KUŞAK NEDEN ONU OKUDU?
Muzaffer İzgü’nün üç kuşak boyunca okunmasının sırlarından biri, onun içtenlikli dilidir. Çocuk ve gençlik kitaplarında, seslendiği yaş grubunun dil özellikleri, sözcük ve deyim dağarcıklarını her zaman göz önüne alan bir yazardır.
İzgü’nün “Ökkeş” serisinden bu yana yazdıklarını kuşbakışı gözlemlediğimizde, çocuklar için üretirken günceli yakalamaya çaba gösterdiğine de tanık oluruz. Üçüncü neslin onu okumasının sırlarından biri de budur!
Muzaffer İzgü’nün yapıtlarında gülmece öğesi büyük önem taşır. Çocuk okurun bir kitabı gülerek okuması, metinle olan bağını güçlendirir. İzgü, çocukları güldürür, şaşırtır, meraklandırır, düşündürür. “Anneannem Askere Gidiyor”, “İstanbul’a Düşen Süpermen”, “Uzay Karpuzu”, “Bulutlara Simit Satan Çocuk”, “Horoz Zühtü”, “Hamhumlüp”, “Süpermen Hamamdan Nasıl Kaçtı”, “Alloş Lüp” ve pek çok örnekteki gibi, öykü isimleri bile bu şaşırtan, meraklandıran, güldüren yanı yansıtır. Çocukların komik bulduğu kitaplar kaleme almak, onun üçüncü kuşağa seslenebilmesini sağlayan bir başka nedendir.

HARRY POTTER’DAN HAYRİ POTUR’A…
Vuruş sayısı sınırlı olan bir yazıda Muzaffer İzgü’nün çocuklar ve gençler için yazdığı kitapları tek tek ele almak olası değil. O nedenle “Hayri Potur” serisi (sonradan tek kitapta toplandı) üzerinden örneklerle, İzgü edebiyatındaki bazı dikkat çeken noktalara bakalım.
İzgü, “Hayri Potur” serisinde Harry Potter kitaplarına metinlerarası gönderme yaparken aslında genelde çocuk kitaplarına bakışını da aktarır. Bunu “Süpermen” serisinde de yapmıştır. Fantastik bir romandan yola çıkıp ayakları yere basan mizah öyküleri yaratarak çocukların dikkatini çeker. İzgü’nün her zamanki yalın ve gülmece öğeleriyle bezeli öykü dilini bu öykülerde de görürüz.
Öykü kişileri, her kitabında olduğu gibi, bizden birileridir. Harry Potter’daki karanlık gücün simgesi, önemli figür, zalim Voldemort burada Validemort olarak karşımıza çıkar. Harry’nin görünmez pelerini, Hayri’nin görünmez hırkası oluverir. Harry’nin uçan süpürgesi Hayri’nin kullandığı uçaktır artık. Görünmezlik hırkasını Hayri’ye, babaannesi örer. “Bu hırkayı örerken başın aşağıda ayakların yukarıda olması gerek. Ayaklarını bir demire geçireceksin, baş aşağı durumda öreceksin.”(s.12) Görünmezlik hırkasını sırtına bir geçirse Hayri Potur, neler yapmaz ki… Canı kimseye görünmek istemediğinde giyiverse, bisiklete onunla binse, herkes bisiklet kendi kendine gidiyor sansa, kırmızı ışıkta dursa “biyonik bisiklet” deseler ona. Ya da o hırkayı giyip babaannesi ile pazara gitse… Pazar arabası babaannesinin ardı sıra kendi kendine yürürken satıcıların gözleri fal taşı gibi açılsa… Hayri’yi kötülerden koruyan tek şey vardır; kendi aklı. Hayri Potur, ne simyacılık yapar ne tütsülü çubuklar yakar ne tarot kartları kullanır, ama onu bazen bir kangal acılı sucuk kurtarabilir!
İzgü, şiddet içerikli kitap, dizi ve filmleri alaysamalı bir dille eleştirir, gülmecenin en iyi eleştiri yöntemi olduğunu savunur; kitaplarında mutlaka okurun eleştirel gözle bakabileceği açık pencereler bırakır. Hayri Potur’da dünyayı ele geçiren güçlerden değil de sihirli güçleri ve sözcükleri eline geçirmiş bireyden söz etmesi bu nedenledir. Bu güç, yeryüzündeki en gizemli güçtür: Düş ve akıl! Bu ileti “Anneannemin Akıl Almaz Maceraları” serisinde de sıklıkla verilir.
2005’de Eskisehir Osmangazi Üniversitesi, Muzaffer İzgü Sempozyumu düzenlemişti.
Yapacağım sunum için İzgü’nün kitaplarını yeniden, farklı gözle okumuş, onun yapıtlarında renkler konusunu araştırmıştım. “Gülen usta”nın kitaplarında gülümsemenin bile rengi olduğunu fark etmiştim. Muzaffer İzgü, çocuk öykü ve romanlarında Anadolu’nun o göz alıcı renklerinin hemen hepsini kullanmıştır. İşte Bülbül Düdük adlı çocuk kitabından renklerin, seslerin, kokuların, Anadolu rüzgârının iç içe geçtiği bir paragraf:
“Aluç toplasak sarı sarı, kızlar yemişi toplasak al al, ahlat toplasak yeşil yeşil… Keçi yavrularını sevsek kara güzel, analarının ardı sıra koşan civcivleri izlesek? Baksak masmavi göğe, tibili kuşlarını, akkuşları görsek? Kekliklerin ötüşünü dinlesek, bülbül seslerine öykünsek? Doğa nergis koksa tümden.”(s.110)
İzgü’nün eserlerinde; kimi zaman, sarı, kırmızı açan akşamsefaları vardır, bazen, bir gecekondunun penceresinden sarkan pembe küpe çiçekleri, sarı kameriye çiçekleri vardır, kokulu ateş kırmızısı karanfiller vardır, yemyeşil tepeler, gri-mavi sular vardır… hepsi de sevinç ve gülümseme olup akar çocuk okurun yüreğine. Muzaffer İzgü’nün çocuklar için yazdığı metinlerde en çok kullandığı renk kırmızıdır (%31). İşte tam da bu nedenle onu kırmızı balonlarla uğurladık sonsuzluğa.
Son olarak İzgü’nün çocuk ve gençlik kitaplarının aslında birer değerler eğitimi kitabı olduğu vurgusunu da yapmak isterim. Güldürü aracılığı ile eleştiri yaparken hümanist bakış açısını, paylaşmayı, emeğe saygıyı, sevgiyi ve diğer insani değerleri önceler. Yetişkinler için yazdığı siyasal mizah ile çocuklara yazdığı mizahı ilkesel olarak birbirine karıştırmaz. Çocuk edebiyatını siyasete asla maşa yapmaz.
Türk edebiyatına değerli katkılar yapan, sayısız çocuğa okuma heyecanı tattıran kıymetlimiz Muzaffer İzgü, kitaplarıyla yaşayacak, onun adresi her zaman çocukların yüreği olacak. Büyük bir değerbilirlikle sayfalarında Muzaffer İzgü’ye yer ayıran İyi Kitap ailesine içtenlikle teşekkür ederim.
İzgü’nün sözleri bitirsin bu yazıyı: “Cervantes Donkişot’u bundan üç yüz yıl önce yazdı. Acaba o zaman İspanya’nın kralı kimdi? Madrid’in valisi kimdi? Mutlaka o zaman da orada onların bir ses sanatçısı vardı, acaba o kimdi? Onların hiçbiri yok, salt Cervantes var. Niçin var? Gerçek bir yazın insanı olduğu için var.”

 

Show More