İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Lafcadio’nun suçu neydi?

30’dan fazla dilde kükreyen bir aslanın Türkiye’yle imtihanı!

Yazan: Suzan Geridönmez

Son dönemde Türkiye yayıncıları, orijinal dildeki ilk basımı 1970’lere, 60’lara hatta 50’lere kadar uzanan, çıktığı tarihte yüzbinlerce baskı adedine ulaşan, sonraki kuşaklar için 10-20 yıl aralıklarla yeni basımları hazırlanan, uluslararası başarı kazanmış yabancı çocuk kitaplarına özel ilgi gösteriyor. Ardı sıra birçok klasiğin dilimize kazandırılması sevindirici bir gelişme. Tabii aslan yanlış zamanda kükremediği sürece…
Aslan da nerden çıktı? Sevincimi kursağımda bırakan bir kitaptan ne yazık ki… Oysa Lafcadio Şehirdeki Aslan’a hayran olmam gerekirdi. En azından Aralık 2017 basım tarihli eserin iç kapağında öyle iddia ediliyor: “Shel Silverstein’in 30’dan fazla dile çevrilen ve 20 milyon kopyadan fazla satan kitapları yalnızca çocukları değil, her yaştan okuyucuyu kendine hayran bırakıyor.”
30’dan fazla dil, 20 milyondan fazla kopya… Dile kolay. Bir yandan da baş döndürücü. Türkçe basımı hazırlanırken çevirisi, redaksiyonu, grafik düzenlemesi büyük bir özen gerektirdiğini unutturacak kadar mı? Her kitabın basımı özen ister ama bir klasiği okurla buluşturmanın yayıncıya özel bir sorumluluk yüklediği de aşikâr.
Yeri gelmişken belirteyim, bende hayranlık yerine hayal kırıklığının oluşmasında Silverstein’in payı yok. Tıpkı hüzünlü bir hikâyesi olan aslanın payı olmadığı gibi.
Lafcadio, kimlik bunalımının aslanda cisimleşmiş hâli. Gençliğinde bir avcıyla burun buruna geliyor. Ama tetiği çeken avcının tüfeğinden sadece klik sesi geliyor. Aslan bir ikilemle karşı karşıya kalıyor. Ya boş tüfeğine mermi doldurmaya niyetlenen avcıyı yiyecek ya onun halısı olacak. “Senin halın olmak istediğimi sanmıyorum. Senin sonuçta çok iyi ve kibar bir avcı olduğunu sanmıyorum. Ve sanırım seni yiyeceğim.” diyor aslan, öyle de yapıyor.
“Senin sonuçta…” diye başlayan cümlenin kulak tırmalayıcı tınısına inat, aslan, sözcüklerin melodisine bayılıyor. Ama önce yediği avcının tüfeğine merak sarıyor. Başta sopa sandığı bu aletin gerçek işlevini öğrenmekle kalmıyor, çalıştırmayı da başarıyor. Hatta atış talimleri yapa yapa usta bir nişancı olup çıkıyor. Kısa süre sonra ormanda, avcı halısı olmayan aslan kalmıyor. Derken günün birinde ormana bir sirk sahibi geliyor ve Lafcadio’yu ün ve istediği kadar marşmelov vaadiyle şehre götürüyor. Sirk sahibi sözünü tutuyor ama ünü arttıkça doğasından uzaklaşan aslan mutlu olamıyor. Yoksa can sıkıntısından kurtulmanın yolu avcılıktan mı geçiyor? Ormanda eski aslan arkadaşlarıyla karşılaşan Lafcadio’nun kafası iyice karışıyor. O ayran içmekten bıkmış bir aslan mı, çiğ tavşandan tiksinen bir insan mı? Artık ikisi de olmadığını anlayınca tek başına vadiye doğru yürüyüp gözden yitiyor…
Hikâyenin ayrıntılarına ve felsefi içeriğine girmeyeceğim. Sözcüklerin tınısından mest olan Lafcadio’nun mizahla harmanlanan sarkazmına da. Orijinal metnin dil ve ses oyunlarından beslenen ancak çeviriye pek az yansıyan edebi değerinden de bahsetmeyeceğim.
Çünkü metinde öyle hatalar var ki bu saydıklarımı zayıflatmaktan öte bozuyor. Kitapta sayfa sayıları belirtilmediğinden, karışıklıkları örnekleyen alıntıları numaralandıracağım.
Bir: “ĞĞAUVVV!” / Küçük aslan karşılık vermiş: / “Birkaç kez daha aşağı inip yukarı çıkalım,” demiş asansör görevlisi.
İki: “ĞĞAUVVV!” dedi aslan. / “Peki efendim,” dedi terzi. “Ah kesinlikle,” dedi terzinin yamağı. “Ah, pekkesinlikle,” dedi terzinin yamağının yamağı./ “Selam, terziler,” dedi aslan. “Bana güzel bir takım elbise dikin.”/”Aslan için takım elbise?” dedi terzi. “Kesinlikle olmaz!”/”Hayatta olmaz!” dedi terzinin yamağı./ “Keshayatta olmaz!” dedi terzinin yamağının yamağı./”Güzel, kahverengi bir tüvit takım elbiseye ne dersiniz?” dedi terzi.
Üç: “(…)Belki de kırışıklıkları ütülerseniz iyi olur.” / “ĞĞAUVVV!” dedi aslan. / “Ama marşmelovlar ütülenmez ki,” dedi terzi. “Marşmelovlar…”/Bunun üzerine terzi yamağı bir ütü getirdi (…)
İlk örnekte kükreme iki noktadan sonra gelmeli. İkinci örnekte ilk üç cümlenin doğru yeri alıntının son cümlesinden önce. Üçüncü örnekte de aslan aslında terzi yamağı ütüyü getirmeden hemen önce kükremeli.
Vahim anlam bozukluğu yaratan bu ve daha birçok hatanın sorumlusu kim? Grafiker mi, editör mü, son okumacı mı? Kitabın künyesinde hem yayınevinin yayın yönetmeni hem kitabın çevirmeni olan Meltem Erkmen dışında saydıklarımın adı geçmiyor. Peki ama katledilen aslanın suçu neydi?

 

 

Lafcadio Şehirdeki Aslan
Shel Silverstein
Türkçeleştiren: Meltem Erkmen
Epsilon Yayınları, 112 sayfa
Show More