İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü…”

“Hem akıl çağıydı hem aptallık.”

Yazan: Mehmet Erkurt

Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikâyesi adlı romanı, başlıktaki cümleyle başlar. Şöyle de devam eder: “Hem akıl çağıydı hem aptallık.” Herkes, içinde yaşadığı çağ için bunları söyleyebilir. Her çağ, içinde bu zıtlığı barındırır. Ama bu alıntıyı, yazıya konu olan İlmekler’in vurucu kısımlarından birinde okumanın anlamı bambaşka. Çünkü zamanın en kötü biçimde vücuda geldiği anlardan biriyle daha önce yapamadığınız ölçüde yüzleştiğinizde, elinizde ya da içinizde hâlâ o en iyiyi de tutabildiğinizi hatırlamak istersiniz. Size eyleme gücünü o “en iyi” verir.
İlmekler, Montreal doğumlu İngiliz yazar çizer, aktivist Kate Evans’ın elinden çıkmış bir çizgi-belgesel. Başka ödüllerin yanı sıra, Orwell Kitap Ödülü’nü kazanan (2018) ilk grafik roman olma özelliğine sahip bir başyapıt. Adında da belirtildiği üzere, mülteci krizinden bir kesit niteliğinde. Bu anlatının özellikle gençler ve yetişkinler için yazılıp resimlendiğini hatırlayalım. Çünkü çocuğu bu kitapla baş başa bırakmak, eşlik etmeniz gereken bir yığın soruyla bir anda karşılaşmanıza yol açacaktır. Bu sorulara hazırlanmanın yolu, önce bu kitabı bizzat okumanız ve düşünmenizden geçiyor. Çünkü sonrasında sizi, kendinizle zor saatler bekleyecek.
Evans bu kitapta, Fransa’nın kuzey sınırında, İngiltere’ye en yakın şehirlerden biri olan Calais’deki mülteci kampında, Ekim 2015-Mart 2016 tarihleri arasında yaşananları anlatıyor. 1999’dan beri İngiltere’ye geçiş yapmak isteyen mültecilerin belirsiz bir bekleyiş içinde hayata tutunmaya çalıştığı liman şehri Calais, Avrupa’da yaşanan mülteci krizinin de simgelerinden biri. Evans resim ve anlatım yeteneğini bu kitapta gazetecilikle birleştiriyor. Calais ve Dunkerque kamplarına düzenlediği üç kısa ziyaretin ardından, yaşadığı deneyimi farklı tekniklerle kurguladığı bir anlatıya çeviriyor. Gözümüzü, Evans’ın tanıklığında ve anlatımında, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün “cehennem gibi yaşamak” ifadesiyle tanımladığı bir mülteci kampına çeviriyoruz.
Anlatının sayfalarında ilerledikçe ruhunuzun çekildiğini, çenenizi kilitleyen bir öfkenin sizi ele geçirdiğini hissediyorsunuz. Beyaz insan tüm merhametsizliğiyle bu kez kameranın önünde, kitlelere yeni “politikalardan” ve “önlemlerden” söz ederken, onun eli olmaya giyinmiş bir grup Robocop, polis unvanıyla insanları dövüyor, kovuyor, taciz ediyor, mahrum ediyor, hor görüyor… kendince “görevini” yapıyor. O sırada siz hayatınıza nasıl devam edebildiğinizi anlamamanın ve yarın, birkaç saat sonra, hatta birazdan kaldığınız yerden devam edecek olmanın ikilemi, ikiyüzlülüğü içinde kendinize yabancılaşıyor, bütünlüğünüzden soğuyorsunuz.
Kate Evans İlmekler’de meseleyi pek çok yönlüyle, dâhil olan bütün aktörleri de katarak ele alıyor. Mülteciler sadece geçmişleri ve özlemleriyle değil, bedenleri ve mahrumiyetleriyle, yoksunlukları ve umutlarıyla, kayıpları ve metanetleriyle varlar. Siyasilere ve insanın en rezil türlerinden birine, “insan kaçakçılarına” rağmen var olmaya çalışıyorlar. Yiyeceğe, asgari şartlara, güvenliğe, sohbete ihtiyaç duyuyorlar. Burada devreye Evans ve gönüllüler giriyor. Ortaya hümanizme övgü niteliğinde, şablon bir kahramanlık anlatısı değil, içtenlikle kaleme alınmış bir günce çıkıyor. Evans ne kendini abartıyor ne de yaptıklarını. Durduğu yerin bilinciyle, örgütlü çalışmanın ve desteğin neleri değiştirebileceğini, neler yaratabileceğini, hatta yoktan neleri var edebileceğini, olanı da dönüştürebileceğini somutlukla ifade ediyor. Bir aktivistin dikkat etmesi gereken detaylar, anlatının ritmine uygun bir biçimde sıralanıyor.
Değişim de kitapta çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriliyor. Eşsüremli anlatıma, artsüremli anlatım eşlik ediyor ve mülteci kampında birkaç haftanın ne anlama geldiğini, hızın ve yavaşlığın nasıl bir arada var olduğunu içimiz titreyerek izliyoruz. Derken, telefon ekranlarından günün yorumları akıyor ve hem mülteciler hem de gönüllüler hakkında ahkâm kesen, yaşanan trajediyi ülke sınırlarının dışına itip saptıran siyasilerin ve köşe yazarlarının Avrupa merkezci cümleleri düşüyor tek tek. Gönüllüler kendi kültürlerindeki ikiyüzlülüğe, fütursuz konformizme tanık olmak zorunda kalıyorlar. Bu arada çocuklar hızla büyümeye zorlanırken, ergenlik bambaşka bir öfkeyle yoğruluyor.
İlmekler, vakit kaybetmeden okumamız gereken bir kitap. Bir insanlık gerçeğini berraklıkla görmemize, kendimizi bu gerçekliğe göre konumlamamıza olduğu kadar, son derece can alıcı bir şeye daha yardımcı olacak: Bu gerçeği çocukla nasıl konuşacağımızın yolunu çizmeye. Ve bu konuda kaybedecek vakit yok. Çünkü gidişatı siyasilerin kararlarına bırakırsak, tek bir gerçekle karşılaşacağız: “Bunların hepsi… gidecek.”

 

 

 

İlmekler:
Mülteci Krizinden Bir Kesit
Kate Evans
Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu
Desen Yayınları, 178 sayfa
Show More

1 Comment

Comments are closed