İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bu hayalet bir başka!

Aytül Akal’ın başarısının sırrı, özgeçmişinde yer alan “Büyüdüğüm hâlde düş kurmaya devam ediyorum,” cümlesinde gizli.

Yazan: Sanem Erdem

Ben küçükken, bir gece ailemin arkadaşlarının evine ziyarete gitmiştik. Evin çocuğuyla anlaşamamış olacağız herhâlde, onun odasında tek başına oynuyordum.
Saatler ilerlemiş, çocuğun uyku vakti gelmişti ama ben oynamaya devam etmek istiyordum. Beni odadan çıkarmasınlar diye yatağın altına saklanmıştım ve bir süre sonra varlığımı hisseden çocuk ağlayarak annesini çağırmıştı: “Anneee, canavar!” İşte böyle, istemeden canavar olmuştum.

Aytül Akal’ın Bilgi Yayınevinden çıkan Odamdaki Hayalet isimli kitabı da yukarıda anlattığım çocukluk anım gibi bir yanlış anlaşılmayla başlıyor; ama bu kez yatağın altındaki şey canavar değil, kitabın isminden anlaşılacağı üzere bir hayalet.

Yeni taşındıkları evde geçirdiği ilk gecede Ada, odasında bir hayaletle karşı karşıya gelince ona inanmayan anne babasına rağmen yanılmadığına emindir. Gerçekten de hayalet sandığı şey, eskiden o evde oturan ama artık hemen bitişikteki evde yaşayan Mustafa’dır ve tek amacı Ada’yla tanışıp arkadaş olmaktır. Tabii planı ters tepince iki komşunun ilişkisi kavgayla başlar. Ama Ada, bu olumsuz başlangıca rağmen yeni okulunda, yeni bir arkadaş da edinir hemen. Biray isimli bu kız onu görür görmez yanına gidip “Arkadaş olalım mı?” der ve yanından bir daha hiç ayrılmaz.

Bu arada Ada, yandaki eve açılan gizli geçidi keşfeder odasında, demek ki Mustafa onu bu sayede korkutabilmiştir. Bunun acısını çıkarmaya yemin eden Ada’ya ise gün doğmuştur: O da Mustafa’yı korkutup onunla ödeşecektir. Ama geçit çok farklı bir maceraya açılmaktadır…

Odamdaki Hayalet, eğlenceli ve komik hikâyesiyle okuru sararken bir yandan da düşündüren tespitlerde bulunuyor. Mustafa’nın aile hikâyesini öğrenince, kendi ailesinin geçmişini merak etmeye başlayan Ada’ya babasının söyledikleri, yeni nesle bir sitem adeta: “‘Ânını yaşa, bugünü kaçırma’ diye diye insanlar iyice bencilleştiler, kendilerinden başkasını düşünemez, diğer insanları umursamaz oldular. Oysa bugünümüzü şekillendiren, hatta gelecekte olacakları belirleyen geçmişimizdir aslında. Şu yaşadığımız ânın, yarın geçmiş olacağını düşünürsen, bugün yaptıklarının sonuçlarının, aslında geleceğini belirlemekte olduğunu fark edersin.”

Mustafa’nın anneannesinin “hazine”si ise paha biçilemeyecek kadar kıymetli şeylerin altın, para ya da mücevher değil, anılar olduğunu gösteriyor genç okurlara: “Mustafa’nın bebeklik saçından bir tutam bukle, ilk dişi, daha okuma yazma bilmezken bize yazdırdığı şiirler, yaptığı resimler, Erol dedesinin ölmeden önce el yazısıyla ona yazdığı mektup, evlilik yüzüğümüz, birkaç fotoğraf…”

Hikâyenin sürprizini bozmamak için daha fazla ayrıntı vermek istemiyorum. Ancak Biray karakterinden tekinsiz bir hava aldığımı itiraf etmem gerek. En yakın arkadaşı başka bir şehre taşınmış olan Biray yalnız kalmış olabilir ama çekingen birine benzemiyor. Ada’nın yanına gidip “Arkadaş olalım mı?” demesi 5. sınıfa giden bir kız çocuğundan çok, çocukluğumuzda çizgi filmini severek izlediğimiz Sevimli Hayalet Casper’ın yapacağı bir şey sanki. Bu yüzden kitap bitene kadar Biray ile ilgili bir sürpriz bekleyip kitabın fantastik bir boyuta gireceğini zannettiğim doğrudur.

Candan İşcan’ın başka kitaplar için yaptığı çizimlerdeki kendine özgü çizgisi yerine bu kitapta manga esintili bir tarz tercih edilmiş. Aslında Odamdaki Hayalet’in manga türüne uygun bir hikâyesi var, doğrudan grafik roman olarak tasarlansaydı da güzel olurdu.

Yüz elliden fazla kitabı ile Türkiye’nin en üretken ve en tanınmış çocuk yazarlarından biri olan Aytül Akal’ın başarısının sırrı, özgeçmişinde yer alan “Büyüdüğüm hâlde düş kurmaya devam ediyorum,” cümlesinde gizli. Çocukları tanıması ve onlarla çocuk olabilmesinin nedeni, içindeki çocuğu yaşatması belli ki.

 

 

 

Odamdaki Hayalet
Aytül Akal
Resimleyen: Candan İşcan
Bilgi Yayınevi, 132 sayfa
Show More