İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Masallar hayal etmeyi öğretir!”

İnsan tıpkı masallardaki gibi, iyilerin kazanacağı bir dünyanın hayalini kurmaktan asla vazgeçmiyor. Mavisel Yener’in Masal Atölyesi de bu hayali diri tutacak çocuklara masal okuma ve yazmaya dair birtakım sırlar sunuyor. Yener, iyi masal kitaplarının, çocukların kitapla ve okumayla olan iletişiminin ilk basamakları olduğuna vurgu yapıyor ve “Masal kitaplarını severek, eğlenerek okuyan, böyle büyüyen çocuk, ilerinin iyi okuru olmaya adaydır,” diyor.

Söyleşi: Elif Şahin Hamidi – Mavisel Yener

Elif Şahin Hamidi: Şiir Atölyesi ve Öykü Atölyesi’nin ardından Masal Atölyesi ile “kitap atölyelere” devam ediyorsunuz. Masal Atölyesi nasıl ortaya çıktı ve bu kitabı okuyan çocuklar ne kazanacak?

Mavisel Yener: Masallarımı okuyan çocuklarla kitaptakilere benzer çalışmaları yıllardır yapıyordum zaten. Bu doğal süreç ilerledikçe “Niçin atölye çalışmaları kitaplaşmasın?” diye düşündük. Öğretmenlerin ve yayınevinin de böyle bir eksikliği dile getirmesinin ardından kolları sıvadık. Çok bilinçli olarak çoğul ifade kullanıyorum, çünkü bu kitap bir takım çalışmasının ürünü olarak ortaya çıktı. Metni ortaya koyduktan sonra, editörüm Hülya Dayan’ın, yayın yönetmenim İlke Aykanat Çam’ın, tasarımcımız Cemil Denizer’in katkıları, sevgili Ercan Günaydın’ın motivasyonu ile kitap son biçimini buldu. Her zaman söylerim, istediğiniz kadar iyi edebiyat yapın, eğer kitap, okurun eline sanat bütünlüğü içinde ulaşmıyorsa bir şeyler eksik kalır. Bu nedenle ekipte çalışan herkese teşekkür borçluyum. Bu kitapla buluşan çocuklar severek okusun, eğlensin istedim. Okurda estetik haz oluşmasını hedefledim. Bunun yanı sıra masal türü, değerler, yazma, yorumlama, esnek düşünebilme, ilham alabilme gibi konularda olumlu kazanımları var.

E.Ş.H.: Çocuklar masal kitaplarına, masal dinlemeye bayılırlar. Masallardaki tekrarlar, tekerlemeler, bilmeceler, ikilemeler, kalıp sözler, deyimler, atasözleri gibi söz varlıklarının, çocukların bu masal hayranlığındaki rolü nedir?

M.Y.: Edebi bir tür olarak masal, dil öğretimindeki dört temel öğeye (okuma, dinleme, konuşma, yazma) işlevsellik getiren temel araçlardan biridir. Çocuklar, masallarla okuma yazma öğrenmeden önce buluşurlar. Masallardaki dil varlığı, çocuğun da dil varlığını belirler. İlgi çekici söz dizimleri, ritimli anlatımlar, sözcüklerin sesleri hem çocukların hoşuna gider hem de sözcük ve kavram hazinelerine katkıda bulunur. Komik tekerlemeler, ses yansımalı ikilemeler ve diğer söz varlıkları masalla çocuk arasında görünmez bir sevgi bağı oluştururlar.

E.Ş.H.: Masal okumak ve çocukların dil gelişimi arasında sıkı bir bağ olduğu söylenebilir mi? Masal okuyan ya da dinleyen çocuğun dilsel ve ruhsal gelişimi hakkında neler söylersiniz?

M.Y.: İyi masal kitapları, çocukların kitapla ve okumayla olan iletişiminin ilk basamaklarıdır, masal kitaplarını severek, eğlenerek okuyan, böyle büyüyen çocuk, ilerinin iyi okuru olmaya adaydır. Masal okuyan çocuk okuma, dinleme, konuşma, yazma yetilerini geliştirir. Kendini ifade edebilme yetisi kazanır, konuşma becerisi geliştiği için kendine güvenen birey olur, okuduklarını daha çabuk anlayıp kavrayabilme yetisi geliştirir. Masallar duygu eğitimi, değerler eğitimi, hayal eğitimi verir. “Hayal eğitimi” atölyelerime katılanlarla üstünde en çok durduğumuz konulardan biri masal üretmektir. Sadece masal okumak değil masal yazmak da çocuğun dilsel, ruhsal gelişimine katkıda bulunur.

E.Ş.H.: Michael Ende’nin masal tadındaki o eşsiz romanı Bitmeyecek Öykü’de şöyle bir cümle geçiyor: “Masalların ne ifade ettiğini kim bilebilir?” Masallar ne ifade ediyor sizce ve küçük büyük hepimiz neden masallara ihtiyaç duyuyoruz?

M.Y.: Bir kitabımda diyorum ki, “Gerçekler, düşlerimizden kopardığımız bölümlerdir.” Düşlerimiz olmazsa gerçekleri, gerçekler olmasa düşleri yaratamayız. İşte tam da bu nedenle masallara her yaşta gereksinim duyuyoruz. Düşleme gücü, gerçeği değiştirme, dönüştürme gücü, keşif yapma yetisi verir bize. Hayal kurmak nefes almaya benzer, o olmazsa boğulur gideriz. Masallar hayal etmeyi öğretir!

E.Ş.H.: Peki masallar, çocuklar için başka, yetişkinler için başka şeyler mi ifade eder acaba?

M.Y.: Bazen yetişkinler masal okurken, kendilerini psikolog, anne, baba, öğretmen, yargıç falan görerek okumanın hazzını kaçırabiliyor, öz hesaplaşmalara giriveriyor. Çocuk okurda önyargılar olmadığı için masallardan çok daha fazla keyif alıyorlar. Aslında ister çocuk olsun ister yetişkin, her imge her okurda farklı bir şey çağrıştırır. Aynı masalı farklı yaşlarımızda okuyalım, bize söyleyecekleri değişecektir. Deneyin, çok eğleneceksiniz!

E.Ş.H.: Kitapta sizin yeniden anlattığınız/yazdığınız masallarla karşılaşıyoruz. Dilden dile dolaşarak geçmişten bugüne ulaşan masalların yeniden yazımı hakkında konuşabilir miyiz? Günümüzde masalların yeniden yazımı, eleştirel olmayı da başarıyor mu sizce?

M.Y.: Masal Atölyesi kitabımda kimi yeniden anlatma/ yazma örneklerini özellikle vermek istedim. Yeniden yazma/yeniden söyleme masal türünün tarihine, ruhuna yapılmış bir saygı duruşu olarak kitapta yerini aldı. Anneannemin, dedemin bana anlattığı masalları yazıya geçirirken aslında anonim masalların geçmişten bugüne nasıl ulaştığının örneğini de vermek istedim. Bu nedenle kitabın ithafını masal derleme ustalarımıza yaptım. Özellikle postmodern yaklaşımlarda gördüğümüz masalın sonunu, kahramanlarını, mekânını değiştirme ise bundan daha farklı bir teknik gerektiriyor. Kitapta bununla ilgili çalışma örnekleri de var. Fakat ataların anlattıklarını kendi sözcüklerimizle yazıya geçirme ile postmodern yeniden yazma çalışmasını karıştırmamamız gerekir. Kültürel mirasa sahip çıkmakla, eskiden yazılmış masalları eleştirmek için onları değiştirmek, farklı amaçlar. Biri anlamsal dönüşüme uğratıyor, eleştiriyor, diğeri dilin yeni olanaklarıyla bir daha anlatıyor. Her ikisinin de örneklerini görüyoruz kitapta.

E.Ş.H.: Hemen her masalın bir ideoloji barındırdığını da görmezden gelemeyiz. Genel geçer, evrensel değerleri değil, belli bir dönemin/toplumun/kültürün
değer yargılarını, ezberlerini, ahlâk anlayışını da geçmişten bugüne aktarıyor bazı masallar, hatta ayırımcı ve ırkçı oluyor. Bu gibi masallar, çocuklardan uzak mı tutulmalı, ne yapmalı? Yoksa çocuklar masalların uydurma olduğunu bildiği için böyle masallara karşı gardını alabilir mi?

M.Y.: Klasik masalların çoğu çocuklar için yazılmamıştır aslında. Masal, gerçeği kurmaca olarak getirip önümüze koyar. Şiddet, ırkçılık, kadına yüklenen roller ve nicesi yeryüzünde var olduğu için masal alt metinlerine de yansımıştır. Çocuklar için yazılanlardaki kodlar eğer evrensel doğrularla çelişiyorsa, 21. yüzyıl çocuğu bunu fark edecektir. Masaldaki denklemin yaşamdaki karşılığı çocukta travma yaratıyorsa bunu aile ya da eğitimci fark ederek gerekli önlemleri almalıdır. Her çocuğun tepkisi, algısı farklıdır. İstediğimiz önlemi alalım, bu masallarla bir biçimde karşılaşacaktır çocuk. Bizim yapmamız gereken, evrensel değerleri aktaran, ilgilerini çekecek çağdaş masalları daha çok üretmek, okurla buluşturmaktır.

E.Ş.H.: Bu atölye kitapların devamı gelecek mi, bundan sonra sırada ne var?

M.Y.: Oldukça heyecanlı çalışmalar geliyor. Ayrıntısını söylemeyeyim, okurlarımıza sürpriz olsun.

E.Ş.H.: Kitaplarınızın hepsinde asıl amacınızın çocuklara kitap/okuma sevgisi aşılamak, onları sanatla tanıştırmak, daha duyarlı, daha incelikli insanlar olmalarına katkı sağlamak olduğu açıklıkla görülebiliyor. Çocukların kitaplarla bağ kurmasını, okumayı sevmesini sağlayan kitapların sırrı nedir?

M.Y.: Bunun en önemli sırrı ritmi yakalayabilmektir. Çocuğun, hayatın, sözcüklerin, varsayımların, düşlerin, karakterlerin, anlatının ritmi çocuğun kitapla kurduğu bağı belirler. Kitap ile okur iyi bir ritim yakalarsa o okuma dansı mükemmel olur.

E.Ş.H.: Son dönem çalışmalarınızdan bahseder misiniz biraz? En son Atatürk ile ilgili bir çizgi roman serisi kaleme aldığınızı biliyorum.

M.Y.: En yeni kitaplarım “Atatürk’ü Tanıyalım” serisi adı altında Bilgi Yayınları tarafından yayımlanan üçleme. Mustafa Kemal Atatürk’ü okul öncesi ve ilkokulun
ilk yıllarındaki çocuklara didaktik olmadan, eğlenceli bir biçemle anlatmak istedim. Atatürk’ün hayvan sevgisi, doğa sevgisiyle ilgili anıları ilk kez böyle bir formatla anlatılıyor, bu konuda öncü olmak beni mutlu etti. Çizgi romanın olanaklarından yararlanarak bu çalışmayı yapmak istedim. İlk kez çizgi roman çalıştım, büyük zevk aldım.

E.Ş.H.: Aralıksız bir şekilde çocuklar için yazmaya, üretmeye devam ediyorsunuz. Bu üretkenlik ve enerji nereden besleniyor, nasıl yetişiyorsunuz her şeye?

M.Y.: Diş hekimi olmak, okur olmak, gazetede yazmak, anne olmak, sivil toplum örgütlerinde çalışmak, dünyayı dolaşmak ve sayamayacağım pek çok şeyi yaptıkça bunların hepsi benim üretkenliğimi artırıyor. Enerjim bunların hepsinden besleniyor. Oldukça planlı biriyim, zaman yönetimini başarabiliyorum galiba. Böylece “yetişme” gibi bir sorunum da olmuyor. Asla zamansızlıktan yakınan biri olmadım; zamanı biz yaratırız çünkü! Her şey zamanında ve olması gerektiği gibi ilerliyor.

 

Show More