İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yalnızlar Gezegeninde kusursuz bir yalnız

Hikâye, genel anlamda savaş karşıtı tonu, çocukların olağan korkuları ve hatta daha geniş bir perspektiften çocuk hakları üzerine söz söylemesi nedeniyle önemli bir yerde duruyor olsa da çocuk okurdan ziyade, yetişkin okura sesleniliyor gibi kaleme alınmış.

Yazan: Sema Aslan

Ece Erdoğuş Levi’nin yazıp Gökçe İrten’in resimlediği Dünya İçin Bir Şans, çok soru soran, gördüğü her şeyden soru üreten Can’ın bakışından dünyaya ve insan davranışına odaklanan bir hikâye. Etrafını izleyen, yaşama duyarlı ve başka hayatlarla özdeşlik kurabilme becerisi olan Can’ın yolu, ülkesindeki savaştan kaçarak hayatta kalmayı başarmış olan Tahir’le kesişir. Bu kesişme Can için büyük bir mutsuzluk kaynağı olur. Eninde sonunda Can’ın mutsuzluğundan kaygılanan annesi, durumu babayla paylaşır. Zaten hikâye boyunca ufuksuzluğu, yüzeyselliği, ilgisizliğiyle sert bir biçimde eleştirilen –hatta bir “baba parodisi” olarak çizilen baba, tüm sorunları, savaşları ve savaştan kaçan çocukları unutarak “normal” bir çocukluğa geçiş yapması için Can’a bir futbol forması hediye eder(!). Bu forma Can’ı futbol sahalarına taşıyacağına bir bayrağa, bir tür kılavuza dönüşür ve Can’ın başka bir gezegene seyahat etmesini sağlar. Adının Yalnızlar Gezegeni olduğunu öğrendiğimiz bu gezegene yolculuk biraz hayal, rüya gibi başlasa da kısa bir süre sonra kâbusa dönüşür. Zira Yalnızlar Gezegeni, adeta Dünya’nın gelecekteki hâlidir. Büyük Savaş sonrasında yanıp kül olmuş toprağın üzerinde her canlı tek başınadır; dağ bile dağ olmaktan mutsuz, ölümsüzlüğünden yorgundur.
En temel ve en mesafeli bakışla değerlendirildiğinde söylenebilecek ilk şey, yazarın hikâyesini barış yanlısı bir noktaya konumlanarak kurduğu. Can, savaş mağduru yaşıtı Tahir’in yaşadıklarını hayal etmekten bile korkarak, ancak onunla güçlü bir özdeşlik kurarak dünyayı anlamaya çalışırken çoğu kez umulmadık derecede derin sorular soruyor, bizi ahvalimizle yüzleşmeye çağırıyor. Mesela herkesin savaştan sonrasını merak ettiğini, silahları ve yıkımı konuştuğunu oysa kimsenin savaştan önceki mutlu günleri, sıradan ama huzurla akan yaşamı hatırlamaya cesaret edemediğini söylüyor. Bu, Dünya İçin Bir Şans üzerine konuşulabilecek ilk başlıklardan biri: Umulmadık derecede derin sorular sorması bir çocuğun. Daha hikâyenin en başında, Can’ın, yaşıtı diğer erkek çocuklardan farklı olduğunu –en azından o yaştaki erkek çocuklardan neredeyse koşulsuz beklenen davranış özelliklerine sahip olmadığını, yine Can’ın ağzından öğreniyoruz. Futbol tutkusu yoktur, çok girişken değildir, cinsiyetçi kalıplara şüpheyle yaklaşır (babasının kendisine “koçum” yerine “tavşanım” ya da “sincabım” demesini yeğler mesela) gibi… Can’ın zengin bir hayal gücü vardır, zaten çok kitap okur ve her fırsatta kompozisyon yazar. Sorular sormasını da kitap okumayı sevmesine bağlar: “Çünkü çok kitap okumayı seven çocuklar meraklıdır. Benim gibi…” Yine de sorduğu soruların derinliği, şaşırtıcı. 9+ yaş grubu için önerilen kitabı; hikâyenin dilini ve elbette konusunun ağırlığını düşününce, insan biraz şüphe duyabilir.
Büyük Savaş’ı tek bir insanın öfke ve nefretinin çıkardığını öğrenen Can, bu bilgiyle öyle bir sarsılır ki bir daha mutlu olamayacağını düşünür. Hiçbir yere gitmek istemez, devam edecek gücü bulamaz. Ne zaman ki o savaşı çıkaran adamı bulur, işte o an, eve dönüş gücünü de bulur. Çünkü adamın cezalandırılması, her şeyin tek tek anlatılması, bir anlamda dünyanın uyarılması gerekmektedir. “…ağlayan çocuklar görmenin kime ne faydası var diyeceğim. Sizce bu mantıklı mı yani çıkan bütün savaşlar? Bir gezegenin zavallı bir patatese benzemesinin mantıklı açıklamasını isteyeceğim. Tek bir insanın sebep olabileceği felaketlerin boyutunu soracağım. Her şeyin yok olmasını akıllarının alıp almadığını. Duyguların görünmezliğine karşın varlığı üzerine hiç düşünüp düşünmediklerini.” Adamı paketlediği gibi kâğıttan kayığın üzerine atan, bayrak direğine geçirilmiş formasını dalgalandırarak eve dönüş yoluna çıkan Can, Yalnızlar Gezegeni’nden uzaklaşırken bunları düşünür.
Hikâye, genel anlamda savaş karşıtı tonu, çocukların olağan korkuları ve hatta daha geniş bir perspektiften çocuk hakları üzerine söz söylemesi nedeniyle önemli bir yerde duruyor olsa da çocuk okurdan ziyade, yetişkin okura sesleniliyor gibi kaleme alınmış. İncelikli yaklaşımına rağmen sözler yer yer fazla büyük kalıyor; Can’ın sözünü ettiği duygular fazladan kaptanlık ediyor. Can, yetişkinlerin açmazlarını, dünyanın içine düştüğü sorunlar ağını anlamadığını söylerken bile biraz fazla anlıyor. Bu “fazla” ton, hikâyeyi, konusunun da etkisiyle elbette dokunaklı kılıyor ama astral bir yolculuğa çıkmış küçük çocuğun maceraları tonundan da epeyce uzaklaştırıyor.

 

 

 

Dünya İçin Bir Şans
Ece Erdoğuş Levi
Resimleyen: Gökçe İrten
Hep Kitap, 104 sayfa
Show More