İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Genç Pratchett’ın izinde…

Safter Korkmaz

Genç Pratchett, öykülerinde en basit şeylerden muhteşem dünyalar yaratıyor. Üstelik bunu, anlatıyı hiç zorlamadan, çok kolaymışçasına yapıyor.

 Fantastik edebiyat, özellikle de mizahla harmanlanmış fantastik roman dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri Terry Pratchett. Beyaz sakalı, gözlüğü, kendisine yakıştırmasını bildiği ilginç şapkaları, siyah ağırlıklı kıyafet seçimi ve sıcacık gülümsemesi… Geçtiğimiz yıl, 66 yaşında yitirdiğimiz Pratchett’ın ismini her duyduğumda, zihnimde canlanan imge işte bu. Peki, acaba hep böyle mi görünüyordu ünlü yazar. Mesela nasıldı Pratchett, 17’sinde? Hemen yanıtlayayım kendi sorumu: Sakalı yoktu kesinlikle. Dahası, bir röportajında bahsettiği üzere, henüz şapka da takmıyordu.

1960’ların ortasındaki sakalsız ve şapkasız bu genç, “Bucks Free Press” için çalışan acemi bir gazetecidir. Ancak, yine başka bir röportajında görüldüğü gibi –ki BBC’ye verdiği röportajı “Bucks Free Press” web sayfalarında bulabilirsiniz- gazeteciliği konusunda oldukça eleştirel bir tutumu var Pratchett’ın. Kendini bu mesleğe hiçbir zaman tam anlamıyla kaptırmadığını söylüyor. Tamamını aktaramadığı insan hikâyelerini, 150 kelimeye sığdırmak konusunda hep endişeleri olmuş. Öte yandan, 1965’de başlayan gazetecilik yaşamının ona katkılarını da hiç yadsımıyor. Gözlemleme, öğrenme ve hikâyelerini oluşturma sürecinde, gazetecilik iyi bir seçim olmuş genç Pratchett için.

Gazetede üstlendiği diğer işlerin yanı sıra, çocuklar için hazırlanan sayfalara da kısa öyküler yazıyormuş. “Uncle Jim” takma adını kullanan yazar, gazetede tam 67 kısa öykü kaleme almış. İşte bu kısa öykülerin bazıları, daha sonra bir araya getirilerek kitaplaştırıldı. Kitap, “Dragons at Crumbling Castle”, geçtiğimiz günlerde Tudem Yayınları tarafından, Viran Şatodaki Ejderhalar ismiyle dilimize kazandırıldı.

Her şeyden önce belirtmeliyim ki kitap, son dönem okuduğum, kısa öykülerden oluşmuş en iyi eserlerden biri. Okumaya başladığım andan, 16 öykünün bitimine dek yüzümde hep bir gülümseme olduğuna emin olabilirsiniz. Dahası yer yer bu gülümseme, yerini kahkahalara bıraktı. Evet, öyküler sürükleyici olduğu kadar eğlenceli de. Yani, okuduğunuzda anlıyorsunuz ki elinizdeki bir Pratchett kitabı!

Çevresindeki en basit şeylerden yola çıkarak oluşturduğu fantastik dünyaları, o dünyalarda yaşayanların komik hikâyelerini başarıyla aktarıyor yazar bize. Ve unutmayın, bu kez bunu yapan genç Pratchett! 17 yaşından itibaren yazmaya başladığı ilk öykülerini okuyoruz onun. Ve görüyoruz ki beyaz sakallı, siyah şapkalı Pratchett gökten zembille inmemiş. Hayal gücü ve yaratıcılık, daha çocukluğundan geliyormuş.

Bu kısa öykülerin bazıları, yazarın ilk romanına da kaynaklık etmiş. Kitabı okuduğunuzda, hangi öykülerinin “The Carpet People” kitabına ilham verdiğini kendiniz göreceksiniz.

Genç Pratchett’ın, çevresindeki basit şeylerden, muhteşem dünyalar yarattığından bahsettim. Gerçekten de öyle. Örneğin, havada uçuşan toz zerrelerini düşündünüz mü hiç? “Büyük Zerre” isimli öyküde, bakın nasıl betimliyor yazar bize göremediğimiz o dünyayı.

“Güneşli bir günde hiç odada çevrenize bakıp, havada süzülen minik toz zerrelerini gördünüz mü? Işık vurduğunda yıldızlara benzerler ve üstlerinde yaşayan çok küçük kişiler diğer zerrelerin yıldız olduğunu düşünürler.

Benim bahsettiğim zerre bir milimetrenin yüzde biri uzunluğundaydı ve adı Büyük Zerre idi. Zerrenin üzerinde iki ülke vardı: sol yandaki Grabist ve sağdaki Posra. Zerrenin ortasında çok küçük bir dağ sırası uzanıyordu.”

Ya da kullanılmaktan eskimiş, hatta lime lime olmuş bir halı üzerinde neler oluyor hiç merak ettiniz mi? Pratchett “Halı Halkı Hikâyeleri”nde sınırsız hayal gücünü sergileyiveriyor. Üzerine basıp geçerken farkına bile varmadığınız o halının üzerinde, nice maceralar nice savaşlar yaşanıyor oysa…

“Halı halkı için Halı, bir ormandan daha büyüktür ve şehirler, kasabalar ve küçük köylerle, şatolarla ve çeşit çeşit minik hayvanla doludur. Hatta sık sık süpürülmeyen, gerçekten kalın yerlerinde kurnaz, kıllı haydutlar bile vardır. Ama Snibril, Halı’nın kenarında yaşıyordu ve Halı lime lime olmaya başlamıştı. Bu, herkesin bildiği bir şeydi. Düşmüş Kibrit Çöpü köyünde Halı sakinleri oradan ayrılma hazırlıklarına başlamıştı bile. Tek sorun şuydu: Nereye gideceklerdi?”

Hemen her hikâyesinde bizi şaşırtmayı başarıyor yazar. Üstelik bunu, anlatıyı hiç zorlamadan, çok kolay bir şeymişçesine yapıyor. Akıcı dili, mizahi anlatımıyla birleşince, ortaya çıkan şey sizi sarıp sarmalıyor.

Öyküler sadece eğlendirici, fantastik kurgular da değil üstelik. Her birinde, çeşitli insanlık hallerine tanık oluyorsunuz. Hilebaz bir araba yarışçının hırsını, kavuşmaları bir dans yarışmasına bağlı iki gencin aşkını, genç bir adamın macera tutkusunu ve daha nicesini öykülerden izleyebiliyoruz. Örneğin yaşlı mucit Dok, “Mağara Adamı Dok” hikâyesinin kahramanı, hayat onun için hiç de kolay değildir.

“Zavallı yaşlı Dok! Ayağına çok ağır bir taş düşürdüğünde konuştukları dili icat etmişti ve o günden beri işleri hep ters gidiyordu. Bir seferinde yerdeki deliğe bir tohum sokmuş, çevresindeki toprağı sıkıştırmıştı ve böylece tarımı icat etmişti. Ama bir yaban atı gelip ilk yetiştirdiği bitkiyi yemişti.”

Zaman makinasına dönüşen otobüsün yolcularını, sıkıcı bir şövalyeyi, 2,5 cm boyundaki uzaylıları, barışçıl ejderhaları, engerek katili Herkül’ü ve yazarın diğer ilginç kahramanlarını merak ediyorsanız Viran Şatodaki Ejderhalar kitabı tam size göre. Mark Beech’in güzel çizimlerinin eşlik ettiği her bir öykü sadece çocuk ve gençlerin değil, her yaştan okurun seveceği yazın örnekleri.

 

 

 

Viran Şatodaki Ejderhalar Terry Pratchett Resimleyen: Mark Beech Türkçeleştiren: Niran Elçi Tudem Yayınları, 274 sayfa
Viran Şatodaki Ejderhalar
Terry Pratchett
Resimleyen: Mark Beech
Türkçeleştiren: Niran Elçi
Tudem Yayınları, 274 sayfa
Show More