İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Taşı sıksan efsane çıkar bizim buralardan!

Binlerce yıl öncesinden gelen efsanelerimiz, bundan sonra da var olmaya devam edecek. Onlara kulak verdikçe kendimizi daha iyi tanıyacak, kültürel benliğimizi daha fazla sahipleneceğiz. Mehmet Güler, bu yolda değerli bir adım atmış, ortaya çok faydalı bir eser çıkarmış.

Yazan: Toprak Işık

Mehmet Güler, Doğan Egmont tarafından yayımlanan kitabına güzel bir isim vermiş: Efsane Dolu Anadolu… Kitabın kapak ve iç resimleri Gül Oralı tarafından çizilmiş.
Anadolu’nun her yanında efsanelere rastlamak şaşırtıcı değil. Sayısız medeniyete beşiklik etmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Göğsümüzü gere gere atalarımız arasında sayabileceğimiz Sümerler, “tarih başlasın,” demişler ve yazıyı insanlığa armağan etmişler.
Duygu ve düşünceler kil tabletlerde can bulunca sözün pabucu dama atılmamış. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Asurlular, Urartulular… Yunanlılar, Romalılar… Hiçbiri sesini bırakmadan terk etmemiş bu coğrafyayı… Orta Asya’dan gelen atlılar efsanelerini de getirmişler beraberlerinde.
Ne büyük bir şanstır, insanın yaşadığı coğrafyada sayısız medeniyetin buluşmuş olması. Kültür insanları için ise paha biçilmez bir zenginliktir bu. Mehmet Güler, kalemini Anadolu toprağına batırmış; yedi bölgemizden birçok farklı efsane sunmuş okura. Bizim olanı bize, güzel bir dille anlatmış. Üzerinde yaşadığımız hazineyi hatırlatmış, sorumlu bir kültür insanının duyarlılığı ile. Efsanelerin seçildiği bölgeler hakkında, okurların kültürlenmelerine katkı sağlayacak bilgiler de vermiş.
Marmara’da, Zeus ile himayesindeki tanrıların maceraları var. Boğaziçi’nin adının nereden geldiğini öğrenmek hoşunuza gidecektir mutlaka. Truva Efsanesini okurken kendi öz yurdunu savunma refleksi ile Çanakkalelilerin tarafını tutacaksınız.
Dağların denize dik uzandığı, deniz etkisinin içerilere kadar taşınabildiği bölgemizin efsanelerinde de yine Yunan uygarlığının izleri hissediliyor. Egeli Örümcek Kız Arakhne’nin başına gelenler ibretlik. Kral Midas’ın eşek kulaklarından haberiniz varsa da onu bir de Güler’in kaleminden okuyun.
Akdeniz Bölgesi’nde ejderhalar bekliyor genç okurları. Bu uçan canavarlar fantastik edebiyata girmeden önce bizim efsanelerimizde kanat çırpıyorlarmış. Meğer olimpiyat ateşi de ilk defa bizim buralarda tutuşmuş.
Bozlaklarıyla meşhur İç Anadolu’nun kültürü, tarih öncesinden uzatıyor elini bugünümüze. Tüm Sibellerin adaşı Tanrı Kibele ile yakışıklı Attis’in aşkından haberiniz var mı? Okuyun ve bir tanrıçanın gönlüne düşmek insanın başına ne işler açabiliyormuş, öğrenin. Erciyes Dağı’nın doruklarındaki beyazlıklar, kar değil, talihsiz bir gelinin telli duvağıymış aslında.
Sümela Manastırı’nı ziyaret etmişsinizdir belki de. O şaheserin duvarlarını süsleyen insan resimlerinin gözlerinin oyulduğunu da görmüşsünüzdür. Bunu yapan eşeklerin kulaklarını çınlatırken belki de manastırın efsanesini bilmiyordunuz. Karadeniz efsanelerini okuduğunuzda, yeşillikler arasındaki bu mücevheri biraz daha seveceksiniz. Ona biraz daha sahip çıkacak ve onun güzelliğine zarar veren medeniyet düşmanlarını daha bir içten anacaksınız(!).
Doğu Anadolu… Dünyanın en ünlü efsanesinin beşiği… Ağrı ona doruğunu sunmasaydı, belki de Nuh’un Gemisi ve içindekiler denizin dibini boylamışlardı. Bizim dağımız sayesinde kurtuldular ve bugüne kadar soylarını devam ettirebildiler. Acaba Malatya kayısısı da Tufan’dan sonra mı toprağa düştü? Bu lezzetli meyvenin efsanesini anlatmış Mehmet Güler.
Ve Güneydoğu Anadolu… Nemrut’un yaşadığı, Tanrı’ya kafa tuttuğu, bedelini de çok fena ödediği yer. “Vur ha vur!”un hikâyesi var orada. Bir de mutlu biten Karakoyun Efsanesi… Cennete aktığına inanılan Fırat’ın sesinde gizli, trajik öyküyü de unutmamalı.
Her efsanenin sonuna “Bilginiz Olsun” adlı minik bölümler de koymuş Mehmet Güler. Kemençenin sözcük anlamından, metan gazının kimyasal formülüne kadar çok çeşitli bilgiler içeren bu bölümler, genel kültüre katkı sağlaması açısından anlamlı olmuş.
Bu güzel kitabın editörlüğü azıcık eksik kalmış. Okuyanlar, Boğaziçi Efsanesinin ikinci cümlesinin bu saptamayı destekleyen bir örnek olduğunu göreceklerdir. Yirmi sekizinci sayfanın altıncı, otuz dördüncü sayfanın beşinci satırlarındaki kusurlar ve diğerleri… Neyse ki bu hatalar gözün kolayca yakalayıp düzeltebileceği türden.
Binlerce yıl öncesinden gelen efsanelerimiz, bundan sonra da var olmaya devam edecek. Onlara kulak verdikçe kendimizi daha iyi tanıyacak, kültürel benliğimizi daha fazla sahipleneceğiz. Mehmet Güler, bu yolda değerli bir adım atmış, ortaya çok faydalı bir eser çıkarmış.

Efsane Dolu Anadolu Mehmet Güler Resimleyen: Gül Oralı Doğan Egmont Yayınları, 128 sayfa
Efsane Dolu Anadolu
Mehmet Güler
Resimleyen: Gül Oralı
Doğan Egmont Yayınları, 128 sayfa
Show More