İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Zamanda yolculuğun kime ne faydası olmuş?

Anne ve babasının gençlik hâlleriyle arkadaşlık etmek, çok eski bir zaman diliminde henüz icat edilmeyen bir müziği icra edip insanları coşturmak, epey uzak bir gelecekte uçan arabalara binmek, bir Western kasabasında şerifle birlikte haydutlar çetesinin peşine düşmek gibi fikirler kimi baştan çıkarmaz ki?

Yazan: Nilay Kaya

Özellikle çocukluğu 1980’lerde geçenler, “Geleceğe Dönüş” ve devam filmlerinin etkisiyle zamanda yolculuk fikriyle epeyce meşgul olmuşlardır. Filmde, çılgın bilimadamı Doktor Brown’ın icat ettiği, zamanda yolculuk eden araba sayesinde annesiyle babasının gençlik yıllarına gidip kendini yok olmaktan kurtarmak zorunda kalan Marty’nin hikâyesini izlemiştik. Anne ve babasının gençlik hâlleriyle arkadaşlık etmek, çok eski bir zaman diliminde henüz icat edilmeyen bir müziği icra edip insanları coşturmak, epey uzak bir gelecekte uçan arabalara binmek, bir Western kasabasında şerifle birlikte haydutlar çetesinin peşine düşmek gibi fikirler kimi baştan çıkarmaz ki? En kadim çocuk masalları bile “ben nenemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken…” ile başlamıyor mu? H. G. Wells’in Zaman Makinesi romanından, günümüz popüler dizilerinden Alman yapımı “Dark”a kadar sayısız kurmaca eserde karşımıza çıkan zamanda yolculuk fikrini düşününce, Einstein’ın kuyuya izafiyet teorisi taşını atmasından bu yana, insanoğlunu ölümsüzlüğü elde etmek kadar heyecanlandıran başka bir fantezi olmamıştır desek, yeridir. Quantum fiziğinden zaman kırılmalarına, kara delikten paralel evrene türlü teorilerle çerçevelendirilmeye devam eden bu mesele, kuşkusuz hâlâ hayalleri süslemeye devam ediyor ve etki alanına yediden yetmişi çekiyor.
Çocuklar için yazılan kitaplarda bu temanın işlenmesine sıklıkla rastlıyoruz. Nitekim En Yeşiller Kulübü, Kayıp Şehrin Anahtarı, Frankenstein’ın İzinde gibi kitaplarıyla tanıdığımız Nehir Yarar’ın son kitabı Esrarengiz Saat de zaman yolculuğunu konu ediniyor. Hikâyemizin kahramanı Ayaz, babaları uzun bir dünya seyahatine çıkmaya karar verip gittikten sonra, iki küçük kardeşi ve annesiyle şehir değiştirip, büyükannesi ve büyükbabasıyla aynı apartmanda yaşamaya başlıyor. Bir gün, büyükannesi ve büyükbabasının eski eşyalarıyla dolu kolilerinin içinden, ne işe yaradığını bir müddet çözemeyeceği, tuhaf bir kilidi olan bir kum saati buluyor. Çok geçmeden, Ayaz’ın bozulan düzenini, hepten değiştirecek olan bu saat, her zaman inanılmayacak hikâyeler anlatan büyükbabasının geçmişinin ve önsezi yeteneğinin de gizemini çözmeye yarıyor. Bu saati, emekli bir deniz subayı olan büyükbabaya, yıllar önce Afrika ülkelerinden birinde, yaşlı bir adamın verdiğini ve büyükbabanın yüzlerce kez zamanda yolculuk ettiğini öğreniyoruz. Afrikalı yaşlı adamın büyükbabaya neden böyle bir saat verdiğini hiçbir zaman öğrenemiyoruz ama büyükbaba, saatin yapabileceklerini Ayaz’a açıklarken onun hep geçmişe gidip gerek kendi hayatında gerekse tarihin büyük olaylarında değişiklikler yapma girişimlerinde bulunduğunu görüyoruz. Büyükbabanın, en nihayetinde bu zaman oyuncağını tavanarasının tozlu eşyaları arasına atmasından da anlaşılacağı üzere, esrarengiz saat zamanda “düzeltmeler” yapma konusunda pek de bir işe yaramadığı gibi, bir süre eğlence sağladıktan sonra kaosa da neden oluyor. Keşke zamanda yolculuğun eğlencesini biraz daha çok yaşamak için büyükbabanın uzak geleceğe gittiği hikâyeler de dinleyebilseydik… Ayaz da büyükbabasının izinden giderek bu zaman aracını, sadece geçmişe gidip “düzeltmeler” yapmak amacıyla kullanıyor. Kendi seyahat özleminin yanı sıra özellikle babasının gidişinin hayatında yol açtığı sıkıntıları çözmek için saati kullandığında ise görüp göreceği, arzu ettiği düzeltmeleri ne olursa olsun yapamayacağı oluyor. Sonrasında, daha az iddialı ve gerçekleşmesi için zaman yolculuğunun aslında çok da zorunlu olmadığı başka bir arzusunu yerine getirmek için esrarengiz saati kullanıyor. O zaman da yine hayal ettiği ya da umduğu sonuçlarla karşılaşamayacağını görüyor. Hayallerini süsleyen doğanın koynundaki tatil, onu bir türlü kampa göndermeye ikna olmayıp kendisi de kampa çıkıp gelen büyükannenin uyarılarını haklı çıkarır bir şekilde, küçük çaplı bir kâbusa dönüşüyor. Kendi çadırını ve kamp düzenini kuran büyükanne Ayaz’a, arkadaşı Kuzey’e ve Kuzey’in babasına adeta “kamp öyle kurulmaz, böyle kurulur” diyerek ders veriyor ve büyüklerin “sonsuz haklılığını” kanıtlıyor. Bu kamp macerasında, ona doğanın güzelliğini beyhude göstermeye çalışan ailesine, sosyal medyadan ve AVM’lerden uzak kaldığı için bitmeyen sitemler eden Cemre’yle de tanışıyoruz. Maalesef kitabın sonunda yer alan bu kamp sahneleri, hem büyükanne hem de Cemre ve ailesi arasındaki çatışma üzerinden didaktik bir ton aldığı gibi, hikâyenin en can alıcı unsuru olması gereken zamanda yolculuk ve saat teması kaybolup gidiyor; hem olay örgüsü için işlevselliğini hem de dramatik büyüsünü yitiriyor. Kitabın başındaki alıntıda yer alan “ne geçmiş, ne gelecek, ândır kıymetli olan” fikri, daha ziyade Ayaz’ın yolculukları sonunda öğrenmesi “gereken” bir gerçek gibi sunuluyor. Kitabın sonunda, inanılmayacak yolculuklar yapan ve hikâyeler anlatan büyükbabanın değil, maddiyatçı ve her şeyi bilen büyükannenin sesi yankılanıyor.

Esrarengiz Saat
Nehir Yarar
Resimleyen: Linda Nihan Lafcı
İthaki Çocuk Yayınları, 128 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More