İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İstanbul kanatlarının altında

Mario Levi’nin tarih danışmanlığını üstlendiği kitaplar, hikâyeler dışında sonnotlarıyla da okuyucuyu İstanbul’un efsane ve tarih hazinesine göz atmaya çağırıyor.

Yazan: Nilay Kaya

Masalların efendisi Hans Christian Andersen’ın “masal şehir” diye adlandırdığı şehr-i İstanbul, bir yetişkinin gözüne masal gibi görünüyorsa bir çocuğun gözüne kim bilir nasıl görünür? Hem de adı Masal olan bir kız çocuğuna. Ece Erdoğuş Levi’nin yazdığı, Galata ve Beyoğlu olmak üzere iki kitaptan oluşan “Masal’ın İstanbul Maceraları”nın sevimli kahramanı Masal, bu şehirde adına yaraşır yolculuklara çıkıyor. Masal o kadar şanslı ki, masallarda adı kötüye çıkan ama bu yargıyı tersine çeviren, müthiş bir dost ve yol gösterici olan bilge karga Kara, bu yolculuklarda hep yanında. Öyle ki, Kara elinden tutup ona rehberlik etmese, Masal muhtemelen “kanepede uzanıp elindeki zamazingoyla vakit öldürmeyi” tercih edecek. Bu yorum ve tabir, görmüş geçirmiş İstanbul “kurdu”, âdeta bir tarih profesörü, yaşlı ve bilge, biraz kibirli ve huysuz ama çok sevimli Kara’ya ait. Kara, çocukların kendilerinin sokakta oynamayıp o “zamazingo”larda oyun oynayan çocukların videolarını izlemesine, hâliyle bir türlü anlam veremiyor. İyi ki Masal’ı peşine takıp onu İstanbul’un kalbine sokuyor. Bu sayede biz de efsaneler ve maceralar hazinesi İstanbul’un mücevherlerine onların tatlı yarenliğiyle tanıklık ediyoruz.

Yolculuk, Galata kitabında, Kadıköy’den binilen Karaköy vapuruyla başlıyor, bir vapur klasiği olan martılara simit atma eğlencesiyle devam ediyor, Karaköy’e ayak bastıklarında (daha doğrusu biraz tepesinde uçan Kara’nın refakatinde Masal ayak bastığında!) Masal’la birlikte Karaköy’ü biz de ilk kez görmüş gibi oluyoruz. Hem yazarın sinematografik anlatımı hem de Kara’nın çok keyifli tur rehberliği sayesinde, Bankalar Caddesi’nden Kamondo Merdivenleri’ne görkemli taş binalarından uzaktan Masal’a bir peri şatosu gibi görünen Galata Kulesi’ne,
Karaköy semtinin sergilenişi İstanbul’un yerlisine dahi meraklı ve tutkulu bir seyyah gibi hissettiriyor. Kargaların 100-200 yıl yaşadığı efsanesini gerçek kılmaya meraklı olduğu anlaşılan Kara, 1800’lerin başında Avrupa’nın en eski raylı sistem örneklerinden biri olan Karaköy-Tünel tramvayının yapılışını gördüğünü ballandıra ballandıra anlatıyor. Masal gibi biz de Kara’nın kendisiyle ilgili anlattığı her şeyin doğru olup olmadığına inanmakta zorlanıyoruz ama çok iyi bir tarih bilgisi ve hikâyeleme yeteneği olduğu kesin. On üçüncü, on dördüncü, on beşinci yüzyıllara uzanan, içinde Bizanslıların, Cenevizlilerin, Seferadların, Aşkenazların, Katoliklerin, türlü türlü milletlerin olduğu hikâyeler anlatıyor. Bu insanların yaşadıkları kiliselerin, okudukları okulların, yaptırdıkları eşsiz binaların, adını verdikleri sokakların ruhunu ortaya çıkarıyor. İnsan ve uçmaya olan özleminin tarih içindeki en çarpıcı örneklerinden biri olan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin hikâyesini bu defa Kara’nın dilinden dinliyoruz, hem de çok da bilinmeyen bir aşk hikâyesi ilavesiyle.

“Masal’ın İstanbul Maceraları”nın Beyoğlu bölümünde, ilk macerada yer almayan fantastik unsuru devreye giriyor. Galata bölümünde gündelik hayatın içinde, gerçeklik sınırları dâhilinde ilerleyen hikâye, burada zaman yolculuğunu mümkün kılıyor. Kontes gibi giyinmiş Masal ile fötr şapkalı Kara’yı önce İstanbul’un ilk sineması Pathé Sineması’nın perdesinde görüyoruz. Film gibi başlayan bu hikâye, Tünel’den Markiz Pastanesi’ne uzanan yürüyüş sırasında, zamanda yolculuğun ilk durağına Narmanlı Han’ın önünde uğruyor. İstiklal Caddesi’ndeki yürüyüşünüz esnasında, o dönemler Narmanlı Han’da ikamet eden Ahmet Hamdi Tanpınar’la karşılaşıp hoşbeş ettiğinizi düşünsenize. Özellikle de bir edebiyatsever için bundan güzel bir fantezi olabilir mi? Masal ile Kara, Mevsimler çini panolarının güzelliğinin tadını çıkararak Markiz Pastanesi’nin en lezzetli pastalarını yiyip, en nefis kahvelerini yudumluyor, pastanenin biraz ilerisindeki dönemin meşhur kitabevi Hachette Kitabevi’ne de uğrayıveriyorlar. Zaman yolculuğu, bir boyut daha atlıyor ve karakterler daha eski duraklara, Osmanlı tarihinden bir döneme de gidiyorlar. Beyoğlu’nu “Beyoğlu” yapan beylerle tanışıyorlar. Okuyucu, bundan sonra tarihi Tünel Karaköy tramvayının rayları üzerinde giderken sadece mekân içinde değil, zaman içinde de hareket ettiği hissini duyup, tarihi her zamankinden çok duyumsayabilir. Her iki kitabın da sonunda yer alan sorular sayesinde, Masal ile Kara’nın seyahatinden yola çıkarak İstanbul’la ilgili bildiklerini ve hayal dünyasını zenginleştirebilir. Mario Levi’nin tarih danışmanlığını üstlendiği kitaplar, hikâyeler dışında sonnotlarıyla da okuyucuyu İstanbul’un efsane ve tarih hazinesine göz atmaya çağırıyor. Masal ile Kara’nın bundan sonraki İstanbul yolculuklarına eşlik etmeye şimdiden gönüllüyüz.

 

Masal’ın İstanbul Maceraları – Beyoğlu
Masal’ın İstanbul Maceraları – Galata
Ece Erdoğuş Levi
Resimleyen: Elif Sakallı
Epsilon Yayınları, 53 sayfa-64 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More