İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Gotik edebiyata giriş: Morgue Sokağı Cinayeti

Gotik edebiyat, korku ile gerilimin iç içe olduğu, olağanüstünün bir esrar perdesinin arkasına gizlendiği bir edebiyat türüdür. Tuhaflığın, anlaşılamazlığın başatlığının, bireyin ve toplumun korkularının yüzeye çıktığı bir edebiyat türü.

Yazan: Seval Şahin

Edgar Allan Poe deyince akla iki kelime gelir: Gizem ve akıl. Öykülerinde yarattığı atmosfer ve kahramanlarının dünyanın şaşırtıcılığı konusunda başvurdukları akıl, onlara her zaman yol göstericileri olmuştur. Buna rağmen akıl, gizem ile bir araya geldiğinde Poe’da romantik bir taraftan da bahsedilmelidir. Bireyin dünya üzerindeki arayışına eşlik eden “tuhaf”lıklar açıklanmayı bekleyen bir gizem olarak ortada dururken akıl da bu tuhaflıkları açıklamak için vardır. İşte “gotik” edebiyat tam da buradan doğar. Mitolojinin olağanüstülüğü ile bilimsel gelişmelerle dünya hakkında giderek artan bilgimiz arasındaki gerilim, merakın uyandırdığı bilme eylemi, birlikte “gotik”i yarattılar.

Gotik edebiyat, korku ile gerilimin iç içe olduğu, olağanüstünün bir esrar perdesinin arkasına gizlendiği bir edebiyat türüdür. Tuhaflığın, anlaşılamazlığın başatlığının, bireyin ve toplumun korkularının yüzeye çıktığı bir edebiyat türü. Edgar Allan Poe ise bu türün önde gelen yazarları arasındadır.

19.yy’ın bilimsel buluşlarla giderek ivme kazanan dünyası, yazarları da derinden etkilemiştir. Gotik edebiyatın başlangıcı kabul edilen Mary Shelly’nin Frankestein’ında bir insan ile makine birleşir. Bu tuhaf karışım aynı zamanda, bireyin bilimsel ilerleme karşısındaki tedirginliğinin de bir parçasıdır. Fakat tedirginlik, Poe’nun “tuhaf”lıkları için bir kaynak yaratır.

Edgar Allan Poe’nun İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Çocuk Klasikleri serisinde yer alan Morgue Sokağı Cinayeti, yazarın Türkçeye daha önceleri defalarca çevrilen eserlerinden biri. Bu defaki çeviri Hasan Fehmi Nemli’ye ait. Kitapta yer alan 8 öykü ile bir Poe seçkisi yapılmış. Bunlardan ilki “Maelström’e Düşüş”te bir girdaba kapılan denizciler vardır. “Öykünün başlıca kaynağı Edward Wilson Landor’un 1834’te Fraser’s Magazine’de yayımlanan ‘The Maelstrom:
A Fragment’ adlı öyküsüdür. Öyküde, Helseggen Dağı’ndan seyreden insanların gözleri önündeki Maelstrom tarafından yutulan bir geminin içinde bulunan anlatıcı, bu sıradaki duygularını dile getirir.” (s.7) Bu öyküyü yeterince açıklayıcı bulmayan Poe, buradan ilhamla kendi öyküsünü yazar. “Şişede Bulunan Mektup”un kaynağı ise John Cleves Symmes’in, dünyanın her iki kutbunda da birer delik olduğunu ve bu deliklerden giren gemilerin Symzonia denilen bu iç dünyada yolculuk edebileceğini ileri süren kitabı Symzonia (1826)’dır. (s.9) “Kızıl Ölümün Maskesi” mitoloji ve masalı buluşturan bir öyküdür. Ölümden kaçmak için gizlenenler sonunda ölümün hep aralarında olduğu dehşetiyle sarsılırlar. “Amontillado Fıçısı”nda akıl sağlığından oldukça şüphelendiğimiz bir anlatıcı ile karşı karşıyayız. “Usher Malikânesinin Çöküşü”nde ikizlik, bilinmeyene giden yoldaki merak ve korku iç içedir.

Poe’nun yazdığı en güzel öykülerden olan “Şehrazat’ın Bin İkinci Gece Masalı”nda gerçek ve kurmaca arasındaki çarpıcı ilişki gözler önüne serilir. Bildiğimiz Şehrazat’ın dışında bilimsel gerçekleri sultanla (keşke bu öykünün çevirisinde kral yerine sultan kullanılsaymış diye geçirdim içimden) paylaşan kadın, anlattığı her gerçek karşısında ona inanmayan birini bulur. Nitekim öykü şu epizotla açılır: “Gerçek, kurmacadan daha tuhaftır.”

“Oval Portre”, sanat ile hayat arasında bir iletişim kurma biçimidir. Sanat yüzünden yok edilen veya sanata feda edilen bir hayatın aşkla birleştiği şiirsel bir öyküdür. Anlatıcının uyku ile uyanıklık arasındaki ara hâli de öyküdeki anlatılanlara esrarlı bir hava kazandırır.

Poe’nun meşhur öyküsü “Morgue Sokağı Cinayeti”, ilk dedektif kahramanlardan Mösyö Dupin’in sahneye çıktığı, böylece Sherlock Holmes’e de esin kaynağı olan bir eserdir. Öykünün başında yer alan analizci ve gözlemci tiplerinin; herhangi bir konuda mantık yürütme noktasında nasıl ayrıldığı üzerindeki uzun açıklamalar, “Morgue Sokağı Cinayeti”nin iki kahramanını, gözlemci ve analizcisini tarif eder. Sonrasında bu ikili bütün dünyadaki polisiye edebiyatın olmazsa olmazı olarak görünecektir. Fakat bu ikilinin ilk göründüğü yer, Poe’nun “Morgue Sokağı Cinayeti” olur.

Seçkiye, eserin sonunda “Karakterler” ve “Sözlük” olarak iki kısım eklenmiş. “Karakterler”de her bir öyküdeki karakterlerin özellikleri, “Sözlük”te ise eserdeki yabancı kelimelerin karşılıkları verilmiş. Karakterler kısmının, çocuk ve gençlerin okurken kendi hayal güçleriyle karakterleri canlandırmalarına bir nebze engel olduğunu düşündüğümü söylemeliyim. Onları bu şekilde tarif etmek, genç okuyucuların hayallerinin önünde bir set. Hele de Poe gibi hayal gücünün başat olduğu bir yazarda bu, olmasa da olur bir kısım bence.

Poe’dan yapılan bu seçki, gotik edebiyatın gizemli kapılarını açmak için başarılı bir girişim.

Morgue Sokağı Cinayeti
Seçme Öyküler
Edgar Allan Poe
Türkçeleştiren: Hasan Fehmi Nemli
İletişim Yayınları, 228 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More