İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bay Yarım Bıyık ve tüm hayvanlar…

Kitaplarını hayranlıkla takip ettiğimiz Rodari’nin doğumunun 100. yılına özel basılan Bay Yarım Bıyık, yazarın dahiyane mizah anlayışını ve ince zekâsını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Yazan: Gökçe Gökçeer

Gianni Rodari’nin en az bir kitabına mutlaka denk gelmiş veya pek çok kitabının hayranı olmuş olabilirsiniz. En önemli İtalyan çocuk kitabı yazarı kabul edilen Rodari, dünya çocuklarının en sevdiği isimlerden biri; eserleri birçok dile çevrildi ve Türkiye’de farklı yayınevlerinden öykü ve romanları yayımlandı. Rodari’nin kitaplarında en çok dikkat çeken ya da öne çıkan -ve bana göre bir yazarı diğerlerinden çok öteye taşıyan özelliklerden- ince mizah anlayışı ve keskin zekâsı. Farklı yaş grupları için yazsa da bu özelliğiyle her zaman karşımıza çıkan Rodari, çağdaş meseleleri ele alıyor. Yazılarımda genellikle yazarla ilgili bilgileri sona saklarım. Ama konu Rodari olunca, yazar belki de yapıtlarının bile önüne geçti. Öyle kıymetli biri ki, hem öğretmenlik hem gazetecilik geçmişi hem de faşizme karşı verdiği ciddi mücadeleyle, çok iyi bir yazar olmanın yanı sıra bir aydın olarak da pırıl pırıl parlıyor. Çocuklar için yapılan üretim, böyle değerli kimliklerin varlığıyla daha da anlam ve önem kazanıyor. Yazarın birbirinden güzel kitaplarının yer aldığı kitaplığıma yeniden göz attım bu yazı sayesinde. Ne mutlu!

KARMAŞA, EĞLENCE, KAHKAHA
Büyülü Fener tarafından Rodari’nin doğumunun 100. yılına özel olarak basılan Bay Yarım Bıyık, içinde çok eğlenceli sekiz öykünün yer aldığı şahane bir kitap. Hayvanların dünyasına ‘’şamata’’lı bir bakışla yaklaşan kitabın en sevdiğim öyküsü, Türkçe baskıya da adını veren kahramanın da yer aldığı Gri Fare, Dik Kuyruk, Yarım Bıyık. Türkçe baskı diyorum, çünkü aslında orijinal adı Animali senza zoo; yani “Hayvanat Bahçesi Olmayan Hayvanlar”. Hayvanları hınzır, oyuncu ve oldukça komik hayal eden Rodari, satır aralarında yaşamın incelikleriyle sahip olduğumuz tuhaf özelliklerle ilgili de göndermelerde bulunuyor. Çok beğendiğim Arap ve Deve öyküsünde ise bir devenin ‘’sahibi’’ olan tüccarla ilişkisini anlatan yazar, insanın hükmetme hastalığının altını çiziyor. Ancak satır arasında aslında devenin sahibine kendini adadığı, neredeyse sadece ona hizmet etmek için varolduğunu kabul edişi de gözden kaçmıyor.

HAYVANLAR SİRKTE GERÇEKTEN EĞLENİYOR MU?
Kitabın ilk öyküsü Cambaz Filler, okuduğum kitaplarda hayvan esaretiyle ilgili detay gibi görünen ama çok önemli bulduğum noktaları cımbızla bulup çeken benim gibi bir okur için can sıkıcı bir başlangıç oldu diyebilirim. Üstelik sadece bir okur olarak da değil, aynı zamanda bir yazar, bir editör olarak da bu hassasiyete sahibim. Bir sirkte çalışan beş fil ile bir kedinin eğlenceli dakikalarını anlatan öyküde, sirk ortamı son derece keyifli resmedilmişti. Metinle uyum içinde âdeta kımıl kımıl öne çıkan eğlenceli çizimler Anna Loura Cantone’ye ait. 1980 yılında yayımlanan ve aslında hangi yılda yazıldığını tam olarak bilmediğim bu öyküyü ve tüm kitabı, elbette yazıldığı döneme göre değerlendirmekten uzaklaşmayacağım. Hele söz konusu Rodari gibi büyük bir yazar ise haddimi aşmam söz konusu değil. Aslında tam da bu kısımda durup Büyülü Fener Yayınlarından bağımsız olarak, tüm yayıncılar için naçizane bir öneride bulunmak istiyorum. Tabii, bu ve bunun gibi klasikleşen eserleri, içinde hayvanat bahçesi, sirk ve benzeri esaret ortamları yer alıyor diye yayımlamamak (her ne kadar buna ciddi şekilde özenen yayınevleri olsa bile) gibi bir öneri sunmayacağım. Ancak yayınevleri küçük bir adım atarak, kitabın arka kapağına, belki künyeye, belki de içinde uygun görecekleri bir bölüme not düşebilir. Bu notta, eserin yazıldığı dönemin göz önünde bulundurulması gerektiği ancak günümüzde hayvan hakları meselesine daha hassas yaklaşıldığından bu notu düşme gereği duyduklarına dair bir mesaj yer alabilir. Hayvan hakları meselesi, ne yazık ki bugün hâlâ ilginç biçimde insan haklarından tamamen bağımsız bir konuymuş gibi ele alınıyor. Hatta hiç sevmesem de şu an kullanmak zorunda hissettiğim ‘’marjinal’’ kelimesiyle işaret edilen, insanın doğanın bir parçası değil efendisi gibi görülmesine varan bir anlayış söz konusu. Ne yazık ki, günlük yaşamın ve kültür ögelerinin hemen her alanında göze çarpan bu anlayış, çocuk kitaplarında da çoğunlukla önemsiz bir detay gibi anlaşılıyor. Ancak dünyayı değiştirmek, çocukları günümüz yetişkinlerinden bir adım öteye taşıyabilmek için, çocuklara açık ya da örtülü olarak verilen mesajlar üzerine çok düşünmek gerekiyor. Sirkte eğlenen filleri okurken kahkahalar atan çocukların, onların aslında ailelerinden koparılarak türlü işkenceyle alıkonulan ve hiç de mutlu olmayan hayvanlar olduğunu yavaş yavaş öğrenmeleri gerekiyor. Kaldı ki, artık dünyada hayvanlı sirk neredeyse hiç kalmamışken, bu konuda küçük bir yayınevi desteğine ihtiyaç var gibi. Eserleri ortaya çıktıkları dönemden bağımsız değerlendirmemek için, bu gibi hassasiyetlerin gözetilmesinin faydalı olacağına inanıyorum.

Hans Christian Andersen ödülü dâhil birçok ödül kazanan Rodari, bugün eğer yaşasaydı, eserlerinin pek çoğuna misafir ettiği hayvanları çok seven ve faşizme karşı mücadele vermiş biri olarak belki de bu konuya hassasiyet gösterebilirdi, kim bilir. Çünkü zorbalık faşizmin temelidir ve şüphesiz ki bu sadece insanları ilgilendiren bir mesele değildir.

Bay Yarım Bıyık
Gianni Rodari
Resimleyen: Anna Loura Cantone
Türkçeleştiren: Eren Cendey
Büyülü Fener Yayınları,
40 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More