İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Edgar Allan Poe’nun sınır tanımaz yaratıcılığı

Edgar Allan Poe’nun sınır tanımaz yaratıcılığı

Semih GÜMÜŞ

Ortak Okumalar’ın bu ayki konuğu, modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin öncüsü Amerikalı şair ve kısa öykü yazarı Edgar Allan Poe.

Edebiyatın yerinde durduğu bir dönemden söz edilemez elbette, ama onu yerinden sıçratacak buluşlar, arayışlar da öteki bütün değişim etkenleri arasında hemen ayırt edilir. Edgar Allan Poe’nun, hem de 19. yüzyılın ilk yarısında, edebiyatın kendine yeni yollar açma düşüncesinin bile daha tam oluşmadığı bir dönemde ortaya çıkışı, örnekleri çok olmayan edebiyat mucizelerinden biridir. Poe’nun şaşırtıcı biçimde ortaya çıkışı erken zamanlara rastlar: Dünya edebiyatında klasik dönem gerçekçiliği olgunlaşırken, Amerikan edebiyatı izleyici konumunda, yenilikçi arayışların cılız örneklerini vermektedir.

Edgar Allan Poe, bilinen gerçekliğin bilinmeyen yüzleri de olduğu düşüncesine dayanarak yazdığı öykülerinde, yepyeni bir yazınsal gerçekliğin yaratıcısı olarak çıkıyordu ortaya. Bu nedenle de kendinden sonra gelen çeşitli edebiyat anlayışlarının birden öncüsü oldu. Doğru dürüst ipuçlarının bile olmadığı yıllarda, bir bilici gibi edebiyatın gelecekte nasıl bir değişim yaşayacağını görmüştü. Hem gerilim ve polisiye öyküsü, hem her ikisine uygun olay örgüsü yaratmak; hem düşlerden ve düşlemden yeni gerçeklikler aramak; hem de öykünün gelecekte alacağı biçimlerin özelliklerini baştan yaratmak…

GERÇEK BİR YENİLİKÇİ
Poe’yu aynı zamanda modernizmin de öncüleri arasında sayabilir miyiz? Yazdığı gerilim öykülerine uygun bireyler ve bireylik sorunlarını yazmış oluşuna değinmeden söz edemiyorsak onun yapıtından, onu elbette modernizmin kendiliğinden yaratıcıları arasında apayrı bir yere koymak zorundayız. Neredeyse iki yüz yıldan beri gitgide daha çok okunuyor oluşu da bütün bunları gösterir aslında; değil mi ki bir yazar birbirinden apayrı kültürler içinde yetişmiş kuşaklar arasında eksilmeyen bir ilgiyle okunmayı sürdürüyor, onun kendi çıktığı dönem içinde gerçek bir yenilikçi olduğu elbette söylenebilir.

Edgar Allan Poe’nun öykülerinin bu denli çok okunup sevilmesinin nedeni, öykünün gerilim atmosferi ve örgüsü içinde kurgulanışı yanında, mekân betimlemelerindeki sahicilik ve kişilerinin ruh dünyalarının da öykünün yanı sıra çözümlenmeyi gerektirmesi. Çünkü bu üç düzeyde birden imgelem yetisi keskinleşen okurun zihinsel süreci de okuduklarına yeni anlamlar verme yönünde işlemeye başlar. Döneminin öykü anlayışıyla karşılaştırılamayacak bu özellikleri, Edgar Allan Poe’nun sonra gelen kuşaklar üstünde kalıcı etkiler yaratmasına neden oldu.

Dolayısıyla Edgar Allan Poe’nun öykülerini, yeniliklerin asıl etkisini zamansız yapıldığında göstereceğinin parlak bir örneği olarak da okuyabiliriz. Gerçeğin verili halleriyle yetinmek bilmeyen bir yazarın, değil yalnızca polisiye, bilimkurgunun ilk örneklerini bile verecek kadar düşlem gücünü yükseltebileceğini anlatır Poe. ‘Hans Pfaal Diye Birinin Benzeri Görülmemiş Serüveni’, insanın Ay’a yolculuğunu anlatan ilk öyküdür ki, bunun ne denli büyük bir düş gücünden kaynaklandığını düşünmek, bu yaratıcılık kararlılığını örnek almak gerekir. Bir yandan bilinmeyen gerçekleri kurgulamak, bir yandan insanın ruhsal bilinmeyenlerini irdelemek, öbür yandan insan aklının yazınsal boyutlarını genişletmek: Bu özellikler, Edgar Allan Poe’nun dünya edebiyatına doğuş yıllarındaki
yoksunluk da düşünülünce, gitgide şaşırtıcı gelir.

Edgar Allan Poe’nun öykülerine bizim okurlarımızın epeyce tutkun oluşu, demek ki nitelikli edebiyatın her zaman gölgede kalmadığını göstermesi bakımından da çok önemli. Poe’nun öyküleri örnek alınmasa bile, yaratım gücünün sınır tanımazlığı bütün genç yazarlar önünde çarpıcı bir örnek olarak durur.

Bütün Hikayeleri / Edgar Allan Poe
Çeviren: Dost Körpe
İthaki Yayınları / 968 sayfa
Show More