İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Değişe değişe gelen Dede Korkut

Değişe değişe gelen Dede Korkut

Sevengül SÖNMEZ

Son yıllarda 100 Temel Eser arasına girmesiyle sadeleştirilerek, kısaltılarak ve çizimlerle zenginleştirilerek hazırlanan çok sayıda Dede Korkut kitabı raflarda yerini aldı. Biz de bu vesileyle hem Dede Korkut’lara hem de şu sadeleştirme meselesine göz attık.

Alfabe devrimi başta olmak üzere dil devrimi ve büyük kültürel değişimler geçirmiş toplumların edebi geleneklerinde ortaya çıkan değişimler, temel edebi metinlerin okunmasını bile zorlaştırır. Türk edebiyatı için bu metinlerin sayısının hayli çok olduğu ortada. Divan edebiyatının en büyük temsilcilerinin şiirlerinden Servet-i Fünun döneminde, hatta yüzyılın başında yazılmış romanlara kadar uzanabilecek bu geniş ‘okuyamama’ alanına, yazıldığı dönemin diline
göre yalın olsa da bugün anlaşılması zor olan metinler de eklenebilir. Dede Korkut Hikâyeleri de bunlar arasında sayılabilir.

TARİHİ BİR BELGE
Batılı ve Doğulu tüm Türkologlar tarafından Türk dilinin en güzel ve en dikkate değer eserlerinden biri olarak kabul edilen Dede Korkut Kitabı, destan özelliği taşıyan hikâyelerin toplandığı bir mecmuadır. Hikâyelerde on üçüncü yüzyılda Anadolu’ya gelen Oğuz Türklerinin iç ve dış mücadeleleri anlatılır. Türk edebiyatının geçiş dönemi sayılan on beşinci ve on altıncı yüzyılda yazıya geçirilen bu hikâyeler, Türklerin Şamanizmden Müslümanlığa, göçebelikten yerleşik hayata, şiirden düzyazıya geçişlerini örnekleyen tarihi bir belgedir aynı zamanda.

Destanla halk hikâyesi arasında bir tür olarak kabul edilen bu hikâyelerde, olaylar nesir halinde anlatılırken konuşmalar manzumdur. Nesirler seci ve aliterasyon bakımından oldukça zengindir. Bu nedenle manzum ve mensur bölümleri birbirinden ayırmak kolay değildir. İçeriğinin yoğunluğuna, biçimsel özelliklerinin farklılığına rağmen akıcı ve yalın anlatımıyla Türk edebiyatının başyapıtı sayılan Dede Korkut hikâyeleri hakkında, başta Orhan Şaik Gökyay, Muharrem Ergin, Semih Tezcan başta olmak üzere pek çok araştırmacı yayınlar yapmıştır. Bu hikâyeler hakkında akademik çalışmaların yanı sıra popüler yayınlar da yapılmaya devam etmektedir.

Dede Korkut hikâyeleri okullar için hazırlanan 100 Temel Eser içinde yer aldığından, son birkaç yılda pek çok yayınevi bu hikâyeleri yayımlamaya başladı. Sadeleştirilerek, kısaltılarak, özetlenerek, yeniden yazılarak ya da çizilerek hazırlanan çok sayıda Dede Korkut kitabı raflarda ardı ardına yer aldı.

Kitapların hazırlanmasında izlenen yöntemler de kitap sayısı kadar çeşitli. Seyit Kemal Karaalioğlu’nun hazırladığı Dede Korkut Hikâyeleri isimli kitabın girişine kısa bir inceleme, sonuna sözlük ve kaynakça eklenmiş. Hikâyelerin sadeleştirilmesinde nasıl bir yöntem izlediği hakkında bilgi verilmemiş.

Adnan Binyazar’ın kitabında akademik çalışmalarda kullanılabilecek düzeyde ayrıntılı bir giriş, sonunda da sözlük ve kaynakça yer alıyor. Binyazar önsözde “Hikâyelerin anlatım değerini bozmamaya çalışarak kimi yaygın sözcükleri kullanmaktan kaçınmadım,” demektedir.

YENİDEN SÖYLEMEK
Dokuz yaş ve üstü çocuklar için hazırlandığı kapağında belirtilen Dedem Korkut Öyküleri’ni kendisi de yazınsal metinler üreten Erdal Öz hazırlamış. Hikâyelerin yedisinin yeniden yazılmasıyla oluşturulan kitaba kısa bir sunuş ekleyen Erdal Öz izlediği yöntemi ayrıntılı bir biçimde anlatmış: “Dedem Korkut Kitabı’nı oluştururken on iki öykü arasından en beğendiğim yedi tanesini seçip bugünün diliyle yeniden söylemeye çalıştım. Bunu yaparken de, o çok özgün Dedem Korkut anlatımını korumaya, cümle ve deyiş zenginliğini değiştirmeden bugünün Türkçesine uyarlamaya özen gösterdim. Bu öykülerdeki Türkçe’nin o anlatılmaz tadını, o doyulmaz kokusunu hiç yitirmemeye çalışarak, kısaltmalar, eklemeler yapmadan Dedem Korkut Öyküleri’ni yeniden yazmayı denedim.”

ÖRNEK OLACAK BİR AÇIKLAMA
Dede Korkut (İlköğretim Okulları İçin) adını taşıyan ve Melih Elal tarafından hazırlanan kitabın önsözünde bu tür çalışmalar yapacaklara örnek oluşturacak türde bir açıklama var: “Amacım dokuz-on dört yaş grubuna yönelik bir metin hazırlamaktı. Bu doğrultuda diliçi çevirisini tamamladığım metnin üzerinde yeniden çalışmaya başladım. Cümleleri sözdizimini bozmadan altı sözcüğü geçmeyecek şekilde düzenledim. Bu yaş grubunun algılayamayacağı anlatımları metinden çıkardım. Manzum bölümleri daha iyi anlaşılması için, bizim geleneksel nazım biçimlerini de düşünerek, kıtalara ayırdım. (…) Metinlerin başlıklarını
dokuz-on dört yaş grubunun ilgisini çekecek biçimde değiştirdim.” Melih Elal kitabın sonuna sözlük de eklemiş.

Metin Elal’ın yönteminde bana biraz aşırı gelen, hikâyelerin adlarının değiştirilmesi. Aslı “Dirse Han Oğlu Boğaç Han Boyunu Beyan İder Hanım Hey” olan ancak diğer tüm kitaplarda “Boğaç Han” olarak kısaltılan başlığın “Boğayı Alt Eden Yiğit” olması yabancılaştırıcı bir etki yaratıyor. Öğrencilerin herhangi başka bir yerde karşılaştıkları hikâyeleri bu kitapta arayıp bulması pek kolay olmayacak.

Burada hazırlanış biçimlerini gözden geçirdiğim dört kitap içinde en belirgin değişikliğin yapıldığı metin, bu sonuncusu. Örnekleyecek olursam:

Adnan Binyazar: “Boğa da oğlana sürdü geldi. Diledi ki oğlanı öldürsün. Oğlan yumruğunu boğanın alnı doğrultusunda tutup vurdu. Boğa arka arka gitti. Boğa oğlana sürdü geri geldi. Oğlan bu kez boğanın alnına sert vurdu. Yumruğunu bu sertlikle boğanın alnına dayadı, sürdü, meydanın başına çıkardı.”

Seyit Kemal Karaalioğlu: “Boğa da oğlana sürdü geldi. Diledi ki oğlanı helak kılsın. Oğlan yumruğu ile boğanın alnına kıyasıya tutup vurdu. Boğa geri geri gitti. Boğa oğlana sürdü tekrar geldi. Oğlan yine boğanın alnına yumruğu ile sert vurdu. Oğlan bu sefer boğanın alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı.”

Erdal Öz: “Boğa da oğlana doğru yürüdü geldi. Dileği, oğlanı öldürmekti. Oğlan yumruğunu boğanın alnına kıyasıya indirdi. Öyle vurdu ki, boğa geri geri gitti. Yine kalkıp oğlanın üstüne yürüdü geldi. Oğlan yine boğanın alnına yumruğunu dayadı, sürdü alanın öbür başına çıkardı.”

Metin Elal: “Boğa oğlana saldırıp onu öldürmek istedi. Oğlan yumruğuyla boğanın alnına kıyasıya tutup vurdu. Boğa geri geri gitti. Oğlana yeniden saldırdı. Oğlan bu kez yumruğunu boğanın alnına dayadı. Boğayı alanın kenarına sürmeye başladı.”

Klasik metinleri farklı biçimlerde yayımlamak mümkün. Son günlerde Batı klasiklerin çizgi romanları ülkemizde de yayımlanmaya ve çok satmaya başladı. Yine pek çok klasik eserin çocuklar için hazırlanmış biçimlerinin de Batı’da çok yaygın olduğunu biliyoruz. Türkiye’de hâlâ çok tartıştığımız sadeleştirme, kısaltarak yayımlama, çocuklar için basım vb. konuları bir kenara koyup ne kadar çok yayın yaparsak iyilerin ortaya çıkması o denli mümkün olacaktır kanısındayım.

Dede Korkut
Hazırlayan: Melih Elal
Resimleyen: Lilija Dinere
Say Yayınları
260 sayfa
Dedem Korkut Öyküleri
Hazırlayan: Erdal Öz
Resimleyen: Turgut Zaim,
Mustafa Delioğlu
Can Yayınları / 136 sayfa
Dede Korkut
Hazırlayan: Adnan Binyazar
Yapı Kredi Yayınları
309 sayfa
Show More