İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Tenten’in en sakin macerası!

Tenten’in en sakin macerası!

Josh LACEY

Her yazarın, hatta sıkı okurun, ben yazsaydım dediği bir kitap yok mudur? İyi Kitap sordu; Grk Adında Bir Köpek, Grk ve Pelotti Çetesi, Grk Sosisli Peşinde adlı kitaplarıyla ülkemizde de sevilen İngiliz yazar Josh Lacey, ben yazsaydım dediği kitabı anlattı.

Tüm Tenten kitaplarını birçok defa okudum. Tabii ki bazı maceraların bende daha özel bir yeri var. Her bir macera, bir diğerinden değişik bir atmosferde geçiyor. Tenten ve Pikaros’un kıvrak zekâsı, Kastafiore Emerald’ın oyunbazlığı, Ünikorn’un Gizi’ndeki gözükara maceracılığı… Fakat nedense Tenten Tibet’te’yi diğerlerinden daha mükemmel kılan başka bir özellik var…

Peki, eğer ben yazsaydım ya da yeniden yazmak gibi bir şansım olsaydı, Tenten Tibet’te macerasını nasıl yazardım?

Her şeyden önce kapağı değiştirebilirdim. Neden mi? Çünkü kapaktaki resim, ince bir ayrıntıyla, kitabın içinde resmedilen aynı sahneye ait resimden daha değişik. En önemli değişiklik, Yeti’nin ayak izleriyle ilgili. (Eğer okumadıysanız söyleyeyim, Tenten bu macerada, gizemli bir yaratık olan ve Yeti olarak adlandırılan, tüm insanlardan uzakta, dağlarda, gizlice yaşayan yaratıkla karşılaşıyor.) Kitabın içinde ayak izleri silik ve belirsiz. Bir yetiye ait olabilirler fakat karı yarıp ilerleyen irice bir başka hayvana da ait olabilirler pekâlâ. Hatta Kaptan Haddock izlerin bir ayı tarafından oluşturulduğunu iddia eder. Ancak, içerde net olmayan ayak izleri, kapaktaki resimde gayet net ve anlaşılır bir şekil almıştır. Öyle ki Yeti’den başka hiçbir şeye ait olamazlar. Artık ortada hiçbir gizem kalmamıştır.

Yani, evet, bu maceranın kapağını değiştirirdim, fakat bunun dışında kitapta hiçbir değişiklik yapmazdım. Nerede ve nasıl bir değişiklik yapabileceğimi de bilemezdim zaten.

Bu tabii kısmen, görsel sanatlarda uzmanlaşmamış olmamdan kaynaklanıyor. Hergé hikâyelerinin çoğunu sözler yerine resimlerle anlatır. Tenten kitapları her zaman birçok diyalogla doludur, fakat bu diyalogları okumaya ihtiyaç bile duymazsınız. Hikâyenin bütününü sadece resimlere bakarak anlayabilirsiniz.

ÇİZGİLERDE KELİMELER
Bense kendi kitaplarımda sadece kelimeleri kullanıyorum, resimleri değil. Görsel hikâye anlatıcılarına ve onların herhangi bir dil kullanmadan hikâyelerini aktarma yeteneklerine imrenerek bakıyorum. Çizgi filmciler, ressamlar, film yapımcıları… İnsanların beğenilerine, beyinlerinin mantık kısmını atlayıp hayal güçlerine seslenerek, daha doğrudan hitap ediyorlar.

Görsel dokunuşların bir kitabın bütününe yayılmasından gerçekten çok hoşlanıyorum. En beğendiğim sahnelerden bir tanesi, kitabın tam da başında yer alıyor: İkinci sayfada Kaptan Haddock ve Tenten satranç oynamaktadırlar. Kaptan hamle yapmak için o kadar uzun bir zaman harcar ki Tenten bu sırada uyuyakalır. Bir sonraki resimde, ki bu resim nerdeyse sayfanın yarısını kaplar, Tenten uyanır ve bağırır “ÇANG!”…

Etraftaki herkes bu gürültüye tepki verir. Küçük bir çocuk annesinin sırtına zıplar ve annesinin burnunun, içtiği kahvenin içine girmesine neden olur. Bir garson tepsisini düşürür. Kül tablaları, tabaklar ve bardaklar her yere dağılır. Herkes çıkan gürültüyle şoke olmuştur, sağırlığıyla tüm Tenten kitaplarında güldürü yaratan Profesör Kalkülüs dışında. Bir tek o, etrafındaki karmaşadan tamamen habersiz, sandalyesinde rahatça oturmakta ve kitabını okumaya devam etmektedir.

TENTEN TEMATİKLERİ
Tenten kitapları çoğunlukla hızlı bir şekilde başlar ve ilk sayfada Tenten genelde esrarlı bir kâğıt parçasıyla karşılaşır veya tuhaf bir yabancıyla tanışır. Tenten Tibet’te adlı maceranınsa daha yavaş bir başlangıcı var. Şöyle başlıyor: Tenten tatilde, Alpler’de sadık köpeği Milu’yla yürüyüş yapmaktadır. Dağa çıkıp sonra aşağı inerek enerji harcamak istemeyen Kaptan Haddock, otelde rahat bir gün geçirmeyi tercih etmiştir. Tenten otele geri döndüğünde, Kaptan’la gazetede okuduğu, Himalayalar’da yaşanan bir uçak kazasını tartışmaya başlar. Aynı akşam ilerleyen saatlerde Tenten, Çinli arkadaşı Çang hakkında bir rüya görür. Ertesi
sabah Çang’dan, yakında geleceğine dair bir mektup alır. Tenten bir anda Çang’ın kaza yapan uçakta olabileceğine dair bir paniğe kapılır. Hemen gazetelere bakar ve Çang’ın Patna’ya zamanında vardığını, fakat daha erken bir uçak bulamadığı için kötü kaderli DC3 uçağına binmek zorunda kaldığını okur.

Tüm hikâye boyunca Hergé bize ‘şansın’ muazzam önemini hatırlatır. Eğer arabamız sola kayıyorsa ve bir çivinin üzerinden geçip bize uçağımızı kaçırtıyorsa hayatlarımız çok farklı olacaktır. Aynı zamanda mistisizm ve kehanet yürütme dokularıyla da beslenerek, aslında hiçbir zaman gitmediği gizemli, büyüleyici bir ülke yaratmıştır. Bir rahibin Tenten’e dediği gibi: “Ne yazık ki burada Tibet’te dağ aldıklarını kendine saklar, genç yabancı.”

Çang’dan gelen mektuba bakan Tenten’in içinde arkadaşının hâlâ hayatta olduğuna dair bir his vardır. Bunun üzerine Nepal’e gidip kaza mahallini bulmaya karar
verir. Kaptan Haddock , sadece bir rüyayadayanarak böyle tehlikeli ve uzun bir yolculuğa çıkmasını çılgınlık olarak niteler. Alışıldık hırsıyla Tenten’e bağırır: “Ben de size diyorum ki, kalın kafalı, ister Nepal’e, ister Tombuktu’ya, ister Vladivostok’a gidin, bana vız gelir, çünkü yalnız gidiyorsunuz!.. Bana gelince, hayır, hayır ve hayır!.. Dediğim dedik!..” Tabii ki Kaptan aslında ‘evet’ demektedir ve ikisini kısa bir süre sonra beraberce Himalayalar’a giden bir uçakta görürüz.

Tenten Tibet’te, Hergé’in Tenten hakkında yazdığı yirminci kitaptır. Önceki maceraları basit klişeler ve ırkçı karikatürler üzerine kurulmuştur. Bu durum, Hergé Çin’de geçen Mavi Lotus adlı macerayı yazdıktan sonra değişmiştir. Hikâyenin araştırması sırasında Hergé, Zhang Chongren adlı, Belçika’da çalışan Çinli bir sanatçıyla arkadaşlık kurmuştur. İkisi yakın dost olmuşlardır.

Zhang Chongren’in, Mavi Lotus’taki Çang karakteriyle bütünleşmesiyle beraber Hergé tarafından ölümsüzleştirilmiştir. Yıllar sonra Hergé, Çang’ı Tenten Tibet’te kitabıyla beraber geri getirmiştir.

ÖLÜMSÜZ DOSTLUK
Belçika’daki çalışmalarını bitirdikten sonra Zhang Chongren gelecek elli yılını geçireceği Çin’e geri dönmüştür. Hergé, Tenten Tibet’te’yi 1960’da yayımladığında eski dostunu neredeyse otuz yıldır görmemiş ve büyük olasılıkla bir daha görmeyi de ummamıştı. Sonuç olarak 1981’de Zhang Chongren Avrupa’ya geri döndü ve iki eski dost sonunda bir araya gelebildi.

Kitapta Tenten, dostu Çang için sahip olduğu her şeyi riske atmaktan çekinmez. Kaptan Haddock da aynı şekilde davranır. Tenten’le Kaptan bir uçurumun kenarında, birbirine bağlı şekilde boşlukta sallanırken, Kaptan arkadaşını kurtarmak için kendini feda etmeye karar verir.

Kitabın verdiği mesaj açıktır: Dostluktan önemli hiçbir şey yoktur!

 

Show More