İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Her kızın en iyi sırdaşı günlüğüdür.”

“Her kızın en iyi sırdaşı günlüğüdür.”

Melisa Ceren HASMADEN

Geveze Prensesin Günlüğü, okura büyüme sancıları içindeki bir genç kızın iç dünyasına yakından bakma imkânı sunuyor. Gevezeliği abartıp ara ara işin dozunu kaçırsa da, Geveze Prenses kendisiyle, bedeniyle, ailesiyle ve arkadaşlarıyla yaşadığı sorunları pembe günlüğünde içten bir dille anlatıyor.

Büyümek zorlu bir yol. Bu yolda ilerleyen genç için de, ona tahammül etmek zorunda olan ebeveyn için de. Geveze Prenses İlayda, adına büyümek dediğimiz bu yolda sallana sarsıla ilerlerken, bize de onun günlüğünü dikizleyerek bu sürece tanıklık etmek düşüyor.

Ergenlik döneminin başında, annesiyle, kardeşleriyle, okuluyla, bedeniyle, aşkıyla, kısacası sahip olduğu her şeyle kavga eden bir genç kızın dünyasının kapısını aralıyor Geveze Prensesin Günlüğü. Günlük tutma fikri Geveze Prenses İlayda’nın aklında, arkadaşı Ece’nin, “Her kızın en iyi sırdaşı günlüğüdür,” diye tutturmasıyla yer ediyor. Ediyor etmesine de, kolay mı yazmaya başlamak? Alışveriş merkezinde o “pesbembe, üstelik de kilitli defter” İlayda’ya göz kırpana kadar belki bu iş ona çok güç görünüyor, ama ondan sonra…

Pembe defterin kilidinin açılmasıyla İlayda’nın dünyasının kapıları da aralanıyor. Bu dünyada en baskın ruh hali çatışmadır elbette. Ablalık, genç kızlık, acemi âşıklık, öğrencilik, arkadaşlık… Tüm bu roller arasında şaşırıp kalmış İlayda’nın hayatı da kolay değildir hani. Annesi modadan anlamaz, moda olanı aldırmaz. Ayda hep ilgi ister, aklı fikri oyundadır. En yakın arkadaşı Ece ise aşk sarhoşudur, gözü sevgilisinden başka bir şey görmez. Sınıfa yeni gelen kız Melisa ise tam bir
baş belasıdır. Bir de bunlara İlayda’nın tek aşkı, sınıfın yakışıklısı ve basketbol takımının kaptanı Oğuz’un gelgitli ruh hali eklenince, işler iyice çığırından çıkar.

KURMACA GÜNLÜKLER
Kurmaca günlükler, edebiyatta bir anlatım türü olarak yazara pek çok olanak sağlıyor. Yazar bu anlatım türünü tercih ederek, karakterini okura daha yakın, tabiri caizse daha gerçek, dokunulabilir kılabiliyor. Okurla kitap kahramanı arasındaki perde böylelikle biraz daha inceliyor. Karakterlerin iç dünyalarına, olayları algılayışlarına, maskelerinin ardında saklı olana derinlikli bir bakış fırsatı sunuyor bu tarz. Kurmaca günlüklerden söz açmışken, ortaokul çağlarımda okuduğum
ve aklımda yer eden iki kitaba değinmeden edemeyeceğim. İlki Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu. Bir diğeri de İpek Ongun’un Bir Genç Kızın Gizli Defteri. Apayrı hikâyeler anlatsalar da, hayatla didişip duran Feride ile kendini arayan Serra utançları, arayışları, yalpalayışlarıyla ete kemiğe bürünen son derece gerçek karakterler. Bu gerçekliklerinde, onları kendi kalemlerinden, günlüklerinden okumamızın da payı olsa gerek.

Koray Avcı Çakman, bir anlatı türü olarak günlüğü seçmesine rağmen, günlük türünün sağladığı bu olanaklardan yeterince faydalanmamış. Çakman’ın kaleminden İlayda’nın hikâyesini okurken, yetişkin yazarın gölgesi sayfalardan silinmiyor ne yazık ki. Yer yer, İlayda’nın satırlarının ardından yazarın öğüt veren sesini duymak, karakterin gerçekliğini zedeliyor. İlayda ergenlik döneminin tipik bir modeli olmaktan öteye geçip bir karaktere dönüşemiyor. İlayda’nın sürekli aynı sorunlar/sorular çevresinde iki ileri bir geri kalem oynatması da bu duruma tuz biber ekiyor. Yazarın hikâyenin içinde İlayda’nın gündelik yakınmalarını esas alması, Geveze Prenses’in arayışlarının bu hengâmede boğulup gitmesine neden olmuş. Hal böyle olunca da, ne Melisa ile yaşanan gerginlik ne Oğuz ile parçalı bulutlu seyreden flört denemeleri, ne de evdeki anne-kız, ağabey-kardeş çekişmeleri bir zemine oturuyor.

Yine de, Koray Avcı Çakman’ın sürükleyici anlatımı, kıvrak dili ve İlayda’nın gevezeliği kitabı kurtarıyor. Birbirinin peşi sıra gelen vukuatların yarattığı tempo, Oğuz ile İlayda arasındaki yanıtı hep daha sonraya ertelenen seviyor-sevmiyor ikilemi ve yazarın mizahi diliyle eğlencelik bir okumaya dönüşüyor.

Ece’nin öğüdü üzerine başladığı günlük, İlayda’nın hayatında bir vazgeçilmeze dönüşüyor. Son sayfanın verdiği ipucuna bakılırsa, bu İlayda’nın son günlüğü olmayacak. Bakarsınız İlayda, yeni bir günlükte, büyümek yolunda birkaç adım daha ilerleyen ruhunu okura biraz daha açar. Baksanıza, bu kızın anlatacak daha
çok hikâyesi var gibi.

Geveze Prensesin Günlüğü
Koray Avcı Çakman
Turkuvaz Kitap / 162 sayfa

 

 

Show More