İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Ben niye böyleyim?..

Ben niye böyleyim?..

Asuman Zeynep GÜNAYDIN

Laura Wolmer, Hiperaktivite ve Hayat adlı kitabında “masaldan eğitime bir yolculuk” yapıyor. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) adı verilen ve okul çağındaki çocukların yüzde 7’sinde gözlenen durumu hem çocuklar hem ebeveynler için anlaşılır kılıyor.

Bir klinik psikolog olan Laura Wolmer, Hiperaktivite ve Hayat adlı kitabına ebeveynler için eklediği önsözde şöyle diyor: “DEHB’li çocuklara ve ailelerine yıllarca uyguladığımız tedaviler sonucunda kazandığımız deneyimlere dayanarak, onlarla konuşmanın önemli olduğunu öğrendik. DEHB onların doğalarının bir parçası. Bu sendrom, hayatları boyunca onların kendilerini anlama, düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini belirler… DEHB’li çocuklara, yaşadıklarının kişiliklerinden değil, beyinlerinden kaynaklandığı anlatılmalıdır…”

Kitabın alt başlığı “Masaldan Eğitime Yolculuk”. İçinde masal yazan bir cümle, yetişkinliğimden evveline, çoğunlukla da çocukluğuma götürür beni.

İlkokuldaydık. Örnek bir öğrenci ve sınıf başkanıydım. Sayfa kenarları daima çiçeklerle süslü, ödevleri tam ve düzenli yapılmış defterlerim vardı. Dikkatli, özenli, akıllı, çalışkan, beş…

Pekiyi’lik bir öğrenci. Sınıfın en çalışkanı. Başkan…

Sınıf başkanının görevlerinden biri de dersleri zayıf olan arkadaşlarına ders çalıştırmaktı. Ders çalıştırmak zorunda olduğum arkadaşım Deniz’di.

Ben ne kadar çalışkansam, o da o kadar tembeldi. Daima kalemini silgisini kaybeder, bir şey anlatmak istediğimde sözümü keser ya da bambaşka bir şey söylerdi. Başlıkları kırmızı kalemle yazmayı, mendilini üçgen şeklinde katlamayı, sırasında düzgünce oturmayı bilmez; beyaz yakası boynunda bir türlü düzgün durmazdı. Kalem açma bahanesi ile çöp kutusunun başında dikilir, sırasına en uzun yoldan dolaşarak geçer otururdu. Otururdu demeyelim de, yeni bir bahane ile kalkmadan önce ilişirdi. Öğretmen hep ve en çok ona kızardı. Kısacık bir şiiri bile aklında tutamaz ama o sıralar en sevdiğimiz kahramanlar olan Lorel ve Hardy’nin taklidini öyle güzel yapardı ki! Bir Stanley olurdu, peşinden Oliver. Sesini, duruşunu, hatta tüm bedenini değiştirebilirdi. Kahkahalarla güldürürdü bizi. Çok eğlenirdik. Yine de Deniz “tembel”di ve beni çok yorardı.

Şimdinin pek önemli ekip çalışmalarının adı o zamanlar “küme çalışması” idi. Kümeleri kendimiz belirlerdik. Kimse Deniz’i kümesine almak istemezdi. Çünkü (ansiklopedi vardı o zamanlar) araştırma yapamaz, konuları vaktinde okuyamaz, özetini çıkaramaz, güzel yazı yazamaz, üstelik sıralı ve akıcı anlatamazdı.

GÖKKUŞAĞI YARDIMI
Anlayışsız ve acımasızdık. “Seni istemiyoruz, çünkü sen tembel, yaramaz ve aptalsın,” derdik aynı cümle içinde, ama Deniz değişmezdi.

Doktor, avukat, dedektif, mühendis, öğretmen ve astronot olacaktık… Bizim gibi uslu, dikkatli, zeki ve çalışkanların arasında yaramaz, dikkatsiz ve tembellere yer yoktu. Deniz mi? O Stanley Lorel ya da Oliver Hardy gibi bir şey olurdu herhalde. Hatırlamıyorum.

Şimdi artık kısaltmasıyla gayet yaygın bir kavram olan DEHB’yi, yani Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nu bilmiyorduk. “Düzen Ülkesi ve Karmaşa Ülkesi” masalını hiç dinlememiştik. “Uyuyan polisler”den haberimiz yoktu. “Gökkuşağı yardımı” ile yardım etmek neymiş; biz yardım etmeyi bile beceremiyorduk. Sadece bizim gibi olmasını istiyorduk.

Deniz DEHB sorunu yaşıyordu.
Ben eğitimci oldum. DEHB nedir öğrendim. DEHB yaşayan çocuklarla karşılaştım. Ancak bu kitabı okuduktan sonradır ki DEHB benim için bir yüzü tıbbi (haliyle anlaşılmaz), diğer yüzü klişe cümlelerle açıklanır (haliyle sıkıcı) olmaktan çıktı, eğlenceli ve kolay anlaşılır bir durum oldu.

Deniz’e ne oldu? Deniz’in bir oğlu oldu ve DEHB tanısı aldı. “Bu çocuk da benim gibi,” derken biraz endişeli ama gülüyor. Çocuğunun hissettiklerini anlayabiliyor ama ona nasıl anlatacağını bilemiyor. Çocuğunun öğretmenlerine, “Ben de böyleydim Hocam, bana çekmiş sanırım,” diyor biraz mahcup, anlayış bekleyerek, özür diler gibi.

İlk fırsatta bu kitabı ona hediye edeceğim. Gecikmiş bir özür notu da iliştirmem gerekli sanırım kitaba, tüm eğitim ve arkadaşlık hayatları adına…

Deniz bu kitapla çocuğuna, kötü bir çocuk olmadığını, farklı yöntemlere ihtiyaç duyan, farklı özelliklere sahip bir birey olduğunu anlatabilir.

“Birliktelik Ülkesi”ni birlikte inşa etmek için önyargı duvarına ilk darbeyi nasıl indireceğini gösterebilir.
Zorluklarla mücadele etmek için onu (kendisinin de pek sevdiği) mizahın yolundan yürütebilir.

Hiperaktivite ve Hayat
Laura Wolmer
Resimleyen: Erik Dyan
Çeviren: Arzu Birkan
Doğan Kitap, 117 sayfa
Show More