İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Adada tek başına…

Adada tek başına…

Betül DÜNDER

“Dişi Robinson Crusoe” olarak adlandırılan “Karana”nın bir adadaki tek başına yaşamı, Scott O’Dell’in Mavi Yunuslar Adası adlı kitabına konu olmuş. Kitap 19 dile çevrilmiş ve 1976 yılında, son iki yüzyılın en iyi on Amerikan çocuk kitabından biri seçilmiş.

Scott O’Dell, 19. yüzyılın ilk yarısında dünyaya gelmiş ve 20. yüzyılın maya tutmaya başladığı zamanları da yaşamış Amerikalı bir yazar. 91 yıllık hayatında 26 tane çocuk kitabı yazmış, çocuk edebiyatının en itibarlı ödüllerini almış. Yazarın Mavi Yunuslar Adası adlı eserinin kitapları arasında başka bir yeri var. Kitap 19 dile çevrilmiş ve kendi vatanında da 1976 yılında Çocuk Edebiyatı Derneği tarafından son iki yüzyılın en iyi on Amerikan çocuk kitabından biri seçilmiş.

Kitabın bunca dolaşımda oluşunda ve ödüllendirilmesinde yazarın gerçek bir hayat hikâyesini ele alarak işlemesinin de payı olmalı. Zira yazarın Mavi Yunuslar Adası olarak adlandırdığı bu adada, M.Ö. 2000’lerde yerlilerin yaşadığını, 1602’de İspanyol kâşif Sebastian Vizcaino’nun define kalyonlarının sığınacak bir ada ararken adayı keşfettiğini ve Los Angeles’in yetmiş beş mil güneybatısında olan adaya denizcilerin, gezginlerin ve tüccarların koruyucu azizi onuruna La Isla de San Nicolas adını verdiğini öğreniyoruz yine aynı kitaptan. “Dişi Robinson Crusoe” olarak 1835-1853 yılları arasında adada tek başına yaşadığı düşünülen ve tarihe “San Nicolas’ın Kayıp Kadını” olarak geçen bir kadın, Scott O’Dell’in bu romanına konu olmuş (O’Dell ona “Karana” adını vermiş). Kimsenin dilini bilmediği bu kadın bulunduğunda üzerinde karabatak tüylerinden yeşil bir etek varmış. Doğanın ona sunduklarını estetize edilmiş bir emeğe çeviren, yalnızlığın duygusunu da değiştirebilen bir kadın bu. Her ne kadar kitapta anlatılan, bir kurgudan ibaret olsa da o etek gerçek ve şu an Roma’da, tüketim toplumunun birer ferdi olan bizler için sergilenmekte.

Bu ada hakkında çeşitli rivayetler var. Bunlardan bizi ilgilendirenler elbette, 18 yıl tek başına okyanusun ortasında bir adada yaşayan bu kadının gerçekliğine dair olanlar. Kitabın kapağını çevirdiğinizde Lois Lowry’ nin kaleme aldığı bir önsöz ile karşılaşacaksınız. Yazarın kurgusunu gerçeklik ile sınayabilmek adına da önemli bir metin bu kanımca. Kayıtlara göre, bulunduğu zaman 30’lu yaşlarında olan kadını, yazarımızın bir “ada zamanı” çizerek genç okuru hedefleyip anlatmayı seçmesi ve tek karakterli bir eser oluştururken iç sesi öne çıkarması bu önsözde temellendiriliyor Lowry tarafından.

ADA SÖMÜRGELEŞTİRİLİNCE

18. yüzyılın başında bir AmerikanRus şirketi, derileri oldukça değerli olan su samurlarını avlamaları için Alaskalı Aleut’ları adaya yerleştirir ve ada yerlilerinin ölüm fermanı da böylelikle imzalanmış olur. Yerli Nikoleno kabilesi katledilir, yıllar sonra 1835’te kalan sağları almaya gelen gemi bir kişiyi adada bırakarak oradan ayrılır. Rivayete göre, kadın gemiye bindiğinde çocuğunun olmadığını fark eder ve denize atlayarak adaya geri döner.

Mavi Yunuslar Adası klasikler arasına girmiş bir kitap. Yazarın bir gerçekliğe soğukkanlı ve mesafeli bakışı, doğanın içinde mutlak bir yalnızlığın olamayacağını da güçlü bir duyguyla veriyor. Karana’nın kardeşinin ölümüyle başlayan “tek”illiği aynı zamanda bir “akıl oyunu” zamanını da başlatıyor onun için. Vahşi bir köpeği eğiterek mevsimlerce kendine yoldaş kılışı, yavru kuşları, hatta susamurunu evcilleştirmesi, tehlike anlarında sadece toprağı, denizi ve gökyüzünü dinleyerek insan kalabilmesi ve –bir sürpriz olarak– adaya avlanmaya gelen bir avcı grubundan ayrılarak, saklandığı mağarada onu fark eden Tutok ile iletişim kurması. İnsan sesi duyması yani…

Günlük hayatımız içinde debelendiğimiz ve her şeyi kolaylıkla çarçur ettiğimiz zamanları yüzümüze çarpan bir kitap bu. Hiç hafife almayalım. Okuyup bitirdiğinizde ne var canım bir adada da yaşayabilirmiş tek başına insan, dedirtiyor ama şiir gibi sonradan batıyor içinize o derin sızı. Carl Sandburg’un sözleriyle yani: “Şiir, karada yaşayan ve havada uçmak isteyen bir deniz hayvanının günlüğüdür.” Bu kadını o adada hayatta tutan şeyin bu cümle olduğunu düşündüm.

Mavi Yunuslar Adası Scott O’Dell  Çeviren: Yasemin Kahraman  Epsilon Yayınevi, 184 sayfa
Mavi Yunuslar Adası Scott O’Dell
Çeviren: Yasemin Kahraman
Epsilon Yayınevi, 184 sayfa
Show More